Arkasında şu zamanlara nazaran daha değişik duyguların ve niyetlerin olduğu tekliflerdir.
Zamane gençleri;, "çok hoşlanıyorum, ölüyorum, bitiyorum" vs vs. diye başlar, Teklif eder, kabul görür veya görmez. Kabul görürse;
aradan 1-2 ay geçer ve "yok elektirik alamadım, yok tenlerimiz uyuşmadı" vs vs. Bu zamana kadar olan olmuş, tenler uyuşmadığı halde(!) hacetler giderilmiş, nefis denilen olgu doyurulmuştur. Ayrılınır. Yeni baştan "ölüyorum, bitiyorum, geberiyorum".....
Peki eski zamanlarda nasıldı?
Aşık olunur, çeşitli kişiler vasıtası ile (komşu, ortak arkadaş, kız kardeş, kuzen vs.) haberler gönderilir, karşı tarafın da gönlü var ise mektuplar ile konuşulur, bir uyum söz konusu ise isteme, evlenme düğün vs. vs.
Hani köroğu demiş "delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu" diye, buna benzer şekilde "internet yayıldı, kültür bozuldu, nefis bozuldu, gençlik bozuldu".
karşı çıkacak olanlara not: Anneniz-babanıza sorun nasıl evlenmişler? el-ele kol kola gezmeleri kolay mıymış?
istanbul ve izmir şehirleri dışında anadolu genelinde pek de gözlenen bir eylem değildi doğrusu. nezaket ön planda tutulmak koşulu ile çok çeşitli biçimlerde gerçekleştirile-bilirdi. bugün olduğu gibi o zamanlar da belli söz kurguları nerede ise klişeleşmişti ve ufak-tefek değişikliklerle şöylesi bir söylem ile başlardı;
"Gayem zat-ı alinizi taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede muhabbet kurmaktır. Cevabı müspetiniz kalb-i hazalimi tamir-i temin edeceğinden, desti muhabbetinize talibim..."
osmanlı tokatını duyunca ''allah beni bir daha seviştirmesinki kötü niyetim yoktu. sadece, ikiz yatak alacaktımda tek yatılmaz diye.....'' saldırayvari bir savunma yapmak lazım.
bir adam bir bayanın karşısına geçer ve der ki ;
"-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz etmek değildir.. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir.. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet zevc-i izdivacınıza talibim!.."
Bayanın cevabı;
"-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz..." *