sadece eşşek dense....
türkler osmanlı devletinde sosyo-ekonomik bakımdan en alt sınıf milletti..
türk halkı için osmanlı dönemi karanlık bir dönemdir. türkler osmanlı boyunduruğu altında 600 sene boyunca kültürsüz, hizmetsiz, sefalet içinde yaşayıp gitmiştir. sadece savaş zamanında hatırlanmış, o savaştan bu savaşa koşmuş, kâh şu cephede kâh bu cephede heba olup gitmiştir.
evet osmanlı devletini sahip olduğu görkemine ulaştıran türk evladıdır ancak bu devletin zenginliğinden, imkanlarından, yönetme hakkından mahrum bırakılmış, ne idüğü belirsiz frenk tohumlarının istibdadı altinda 477 yıl boyunca (fatih'in "kul sistemi" kanunundan sonra) sefil bir hayata mahkum edilmiştir.
Kahve ağzıyla vay efendim sen ne diyorsun, aman egendim biz nasıl milletiz biliyor musun demeden, ezberlediğinin tersi konuşulunca kolaya kaçıp küfür ederek hainlikle suçlamadan önce biraz araştırmak gerekir.
Peşin editimi not düşeyim ki ben Türküm, şans verilse yine türk doğardım. Şansım vardı ama hiç başka ülkede yaşamayı da düşünmedim.
Ancak, elek dendiğini ilk kez duysam da özünde ikinci sınıf muamele görüldüğü doğru. Osmanlı'da türkler genellikle göçebe kültürün etkisiyle eğitimsiz, vahşi, adapsız olarak bilinirdi. Bununla ilgili en sık kullanılan terim (türkler için) "etrak-ı bi idrak" yani idrak edsmeyen, "kafası basmayan (kafasız) türk".
Yine ağırlıklı kırsalda ve dağda yaşayan türkler için kullanılan atasözü şöyleydi,
"Türk ne bilir adabı, lak lak içer ayranı"
Burada amaç kendi etnik kökenimi yermek değil, osmanlı'ya dönme hayallerindeki kişilere işlerin lise kitaplarındaki kadar parlak olmayabileceğini anlatmaktır.
burda bir konuyu iyi anlamak lazım. kendini üstün gören bir kesim; alt tabakayla sürtüşüyor ve onu aşağılıyor.
bu durumun günümüzde örneği; kendini aydın gören okumuş kesimin, iktidar partisi oy tabanına "cahil, okumamış, makarna yiyici, kömürcü" diye hitap etmesidir.
osmanlı aydınının türk'e "anlama kıtı, eşek" gibi tabirler kullanmasıyla , türkiye aydınının türk'e "cahil, makarnacı, göbek kaşıyan adam" demesi arasında hiçbir fark yoktur.
doğrudur efendim. kimse kusura bakamsın. özellikle iran'a yollanan mektuplarda iran şahları ve oradaki türkmenler için "har tork" * lafı sayısız defa geçmiştir.
yalnız ve yalnız savaşlarda hatırlanmış padişah o zaman çıkıp "bende kayı boyundanım ehe" demiştir.
celali isyanlarının asıl sebebi ekonomiktir, ancak artık yüzyıllardır yönetimde olamayan türklerin de bir "yeter artık" deyişidir.
zaten yere göğe sığdıramadığınız Fatih, samimi söylüyorum, en azılı türk düşmanlarından biridir. Fatih geldikten sonra yönetimde çandarlı * dışında türk neredeyse kalmamıştır.
entrymi Anadolu Türkmenlerinin * yazdığı şu dizelerle sonlandırıyorum
atalarını, büyük anne ve büyük babalarına yavşak kesilen veled-i necise ait başlık. bazı morongutan zekâlı ahmaklar anlamamaktadır ki osmanlı ortaasya steplerindeki şamanist olan tek uluslu türkleri yönetmemektedir. ütopik tarih anlayışlı ahmaklar işte. bu adamlar tam manasıyla ırkçı ve faşisttir.
bu kafada olanlar "ben türküm. " demesin. ben ermeni kanı taşıyorum, ama karabağ'daki ermenilerle aynı ruhu taşımaktadır bu çürük zihniyetli budalalar. bunlar türk mürk değil, türk düşmanı ve türk tarihi soykırımcısı ecnebilerdir. kendi tarihine, toprağına ve atalarına ecnebi olmuş yobaz takımı.
hristiyan kültürlü milletlere yaranmak için milliyetini ve dinini reddedenler budaladır. avrupa pekala kilisenin yobazlığına karşıdır, ama avrupa hristiyan bir tarihe ve kültüre sahiptir. ateistiyle, deistiyle, hristiyanıyla buna sahip çıkar. bunu hâlâ anlayamamış insanlar bulunmaktadır ülkemizde. eğer türkiye diye bir devlet olmasa, türk halkının sonu da ırak ya da suriye gibi olurdu. ateist olmuş, müslüman olmuş hiç farketmez. avrupa'nın gözünde bu coğrafyada yaşayanlara verilen ad bellidir.
resmi belgelere, osmanlı dönemindeki şairlerin şiirlerine bile yansımış durumdur.
evet osmanlı ırk olarak türk kültür olarak araptır. öyleki araplara kavmi necip denip üstün kılmışlar kendi kanından olanları köpekten bile değersiz görmüşlerdir.
bunun tek sebebi ise türklerin islamiyeti kabul ederek milli benliklerinden uzaklaşmasıdır.
selçuklu döneminde bile türklere bu hakaretler edilmiştir.
edit: hayatında hiç osmanlıca belge okumamış bir kez olsun osmanlı tarihi kitaplarında türklerle ilgili kısımlara bakmamış kişilerin inanmayacağı ama gerçek olan durumdur.
Resmi belgeler diye atıp tutan arkadaşlar ben tarihçiyim o belgeler nerede? Osmanlı ile ilgili kaç tane kronik okudunuz kaç tane tevarihi ali Osman okudunuz? Savuncusu olduğunuz Atatürk'ün Nutuk'unu bile okumadığınıza eminim.
(bkz: osur osur ipe diz) osmanlı döneminde türk diye bir konu yoktu
osmanlıcı değiliz hele akabenin kuracağı osmanlısız osmanlının damına koyam da
g*tünden bir şeyler uydurmakta fazla oldu.
Bazı Osmanlı tarihçilerinin eserlerinde Türkler için etrâk-ı bî-idrâk, yani idrâksiz Türkler denilmesinden hareket eden bir kısım araştırmacılar, Osmanlı imparatorluğu’nun Türk Devleti olmadığını iddia ederler. Bu tutarsız bir yaklaşımdır. Osmanlı tarihçilerinin eserleri incelendiğinde Türkler’le ilgili bu tür ifadelerin etnik kimliği değil, sosyolojik ve siyasi bir durumu belirtmek için kullanıldığı görülür. Ayrıca bu ifade ile kötülenenler, genellikle devlete karşı çeşitli hadiselere karışmış veya Şah ismail’e katılmış olan Türkmenlerdir. Düşman olarak görülen bir devlete yapılan bu katılımları aşağılamak için Osmanlı tarihçileri bu tür ifadeler kullanmışlardır.
Türk ve Türkmen isimlerinin olumsuz ifadelerle anılması sadece Osmanlı dönemi tarihçilerine özgü bir davranış değildir. Selçuklu tarihçilerinin de Türkmenler hakkında bu şekilde olumsuz sözleri vardır.
Osmanlı döneminin bazı tarihçileri bu olumsuz ifadeleri Türk kimliğini değil köylü ve göçebeleri kötülemek için kullanırlar. Özellikle yarı göçebe hayat yaşayan Türkmenler devlet düzenine ayak uyduramamaları ve yerleşik hayata zarar vermeleri sebebiyle eleştirilmektedir. Osmanlı tarih yazarlarının eserlerinde bu tür ifadeleri başka milletler için de görmek mümkündür. Örneğin, göçebe Araplara, Arab-ı bed-fial (kötü işler yapan Arap), Arab-ı bed-rey (düşüncesi kötü Arap), Arab-ı şekavet-şiar (eşkiyalığı adet hâline getirmiş Arap) denilirdi. Buradaki millet isimleri etnik bir mana ifade etmekten ziyade bu toplulukların yaşam tarzını gösterir. Nitekim Fatih Kanunnâmesi’nin bir ceza bahsinde geçen “Türk veya şehirli olsa” ifadesi Türk kelimesinin göçebe Türkmenler ve köylüler için kullanıldığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Osmanlı tarihçilerinin eserlerindeki Türkler’le ilgili olumsuz ifadeleri gündeme getirenler, aynı kitaplardaki olumlu sözleri görmezden gelmektedirler. Aslında hiç kimsenin bir şeyi incelediği yoktur. Yıllardan beri hiçbir araştırma yapılmadan, Osmanlılar, “etrâk-ı bî-idrâk” diyerek Türkler’i aşağılarlardı, sözü tekrarlanır. Tarih kitapları incelendiğinde Türk ve Türkmen isimlerinin aleyhine olan ifadelere genellikle Osmanlı yönetimine karşı mücadelelerde rastlanır. Fetret Devri’nden, Şeyh Bedreddin ayaklanmasına, Safevi Devleti’nin Anadolu’daki faaliyetlerinden, Celali isyanlarına hadiseler anlatılırken Osmanlı tarihçileri “Kaba Türk veya Türkmen, cahil Türkmen,hilekâr Türk (Türk-i bed-lika), çirkin Türk (Türk-i sütürk)” gibi tanımlamalarını kullanırlar.
En önemli Osmanlı tarihçilerinden olan ve uzun süre şeyhülislâmlık yapan Hoca Sadeddin, Tacü’t-Tevârih isimli, kendisinden sonraki tarihçilere büyük tesirlerde bulunmuş eserinde Osmanlı fetihlerini anlatırken “Türk yiğitleri”, “Zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” gibi ifadelerle Osmanlı ordusunu över. XVII. yüzyıl tarihçilerinden Solakzâde Mehmed Hemdemi de tarihinin birçok yerinde Türk ismini olumlu olarak kullanır ve Cem olayını anlatırken onu “Kostantiniyye’yi feth eden Türk’ün oğlu” diye anar. XVI. yüzyılın en büyük tarihçilerinden Gelibolulu Mustafa Âli ise Künhü’l-Ahbâr isimli dünya tarihinde Türk boylarını anlatırken bunları “seçkin millet, güzel ümmet” olarak zikreder. Bunlardan başka pek çok Osmanlı tarihçisinin eserlerinde bu tür ifadelere rastlanılır.
Osmanlı tarihleri incelendiğinde Orta Asya’dan geldiklerinin ve Türklüklerinin farkında oldukları görülür. Bu kitaplarda Osmanlı hanedanı Oğuz Han’a bağlanır. Osmanlılar Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı tarihi Türk tarihinin bir parçası olarak ele alınır. Nitekim Şehzâde Cem’in oğluna Oğuz Han, II. Bâyezid’in oğluna ise Korkud isimlerinin verilmesi tesadüf değil, dönemin siyasi yapısı içerisinde bilinçli bir tercihtir.
arap kültürüne bulanarak kendi kimliklerini kaybedenlerin söyledikleri şeydir, evet. bu yüzden asırlar kaybedilmiştir. 1923'te kurulan ulus devletimiz 1800'lerde kurulabilmiş olsa, şu anda dünyadaki süper güçlerden biriydik...
nevzat tandoğan tarafından dillendirilmiştir: ulan öküz anadolulu, sizin milliyetçilik'le komünizm'le ne işiniz var. milliyetçilik lazımsa biz yaparız. komünizm gerekirse onu da biz getiririz. sizin iki vazifeniz var: birincisi çiftçilik yapıp mahsül yetiştirmek. ikincisi askere çağırdığımızda askere gelmek.