siyasi görüşüyle ilgilenmem. insanlığını da bilmem. ama zamanın birinde "benim kanser olduğuma inanmıyorlar. kullanıyormuşum ben bu hastalığı." gibi bir şeyler demişti bir röportajında. içim acımıştı. vefat haberini duyunca o röportajdaki üzgün adam geldi gözümün önüne.
bir çok sanatçı öldüğünde göz yaşımı döktüm, sakınmadım. ama ne yalan söyliyeyim, üzülmedim be osman abi. içim cız dahi etmedi gitmene. yok hayır, sevinmedim; ama üzülemiyorum da.
dün gece haberlere bakarken "gene hastanede" yazısını gördüğümde, "neden reklama ihtiyacı var ki bu adamın, milletvekili de oldu işte" diye düşündüm. sallamadım senin hastanede oluşunu. ama doğruymuş. reklam falan değilmiş. yoğun bakımdan çıkamadın ayrıldın gittin bu dünyadan.. şok mu oldum? olmadım.
üzülemiyorum osman abi. tonton abim. yok sana karşı bir his yok içimde. sen mi bitirdin, hiç mi başlamadı bilmiyorum.
mekanın cennet olsun diyelim, ne diyelim ya başka? türkiye'de ki bütün iktidarların yanındaydın, orda da bulursun sen yolunu.
muhteşem bir şey söylemiştir, öğrencilere, "siz önce okulunuzu okuyun" nasihatini etmiştir. siyaseti okul sonrasına bırakın demiştir. kimdir bu gençler? %90'ı reşit olan, oy kullanma yeterliliği olan insanlar. yani anayasamıza göre siyasi hakları ve ödevleri olan kişilere diyor bunu! siyasi hakkınız var ama siyaset yapmayın. bu nasihati eden kişi kim, demokrasinin 3 yıldızından birinin genel başkanlığını yaptığı bir partinin mlletvekili. ondan sonra bir de demokrasiden ahkam kesmeye kalkmaz mı öldürür adamı.
osman yağmurdereli, çok muhteşem bir sanatçıysa, başbakan onu kültür bakanı yapsaydı!
bilimum emrah dizileriyle, memolilerle sanat icra edilmiş sayılıyorsa, kendisi varsın kendi sanatını icra etsin.
kendisi siyasetten zerre anlamamaktadır, buna rağmen meclis çatısına siyasetçi adı altında bulunmaktadır. ama gençlere ahkam kesebilmektedir "okulunuzu bitirin önce"
zaten kendisinin çok sevdiği turgut özal apolitik bir ülke gençliği yarattı, gençler yavaş yavaş ülke yönetimine ilgi duyunca -ilgiden kasıt, takip etmek, yorumlamak- vay efendim siyaseti sonraya bırakın...
dondurmam gaymak'taki bir repliği hatırlattı... "içki sofrasında siyaset yapma, kavede siyaset yapma, okulda siyaset yapma, nerde yapcez lan biz bu siyaseti?"
sevgi pıtırcığı, göz yaşı zart zurt. bu ülkede ağlayan para ediyor.
osman yağmurdereli'nin milletvekilliğinin ülkeye 5 kuruşluk faydası yoktur. kendisine istanbul'da yıkılmak istenen tiyatroları sorsak, neden yıkılıyor desek, tek kelime cevap veremez... hayır kendisi hem sanatçı(!) hem de istanbul milletvekili de ondan diyorum. hatta 2. bölgeden milletvekili şu akm projesi hakkında ne kadar bilgisi var?
işi tuhaf tarafı, yapımcılığın adı ne zamandan beri sanatçılık oldu tuhaf. ha pardon ya, 90'ların başında "biri biri biri birilerine, bakar bakar bakar dururum" diy bir şarkı söylemiş, 1-2 dizide de oynamıştı...
dobra dobra isimli, işin içine siyasette sokalım da saçmaladığımız anlaşılmasın tarzı magazin programına katılarak, zamanında "yılan hikayesi" isimli adlı bir dizi yaptığını ve bu dizi sonrasında polislik mesleğine olan saygının arttığını, hatta öğrencilerin bile polislik mesleğine karşı olan sempatisinin çoğaldığını söylerek bu mesleği tercih ettiklerini vurgulamıştır.
be birader, sen zamanında köpek diye bir dizi yapmadın mı? bu diziyi millet mafya olmaya özensin, zaten dünaydan bihaber olan gençler alsın silahı birbirine sıksın diye mi yaptın?
noel baba kıyafetinin üzerine çok yakışacağı tombul*. fazıl say piyano başında kendisini de sahnede noel baba kılığıyla jingle bells'i söylerken hayal ediyorum mütemadiyen.
siyasi birikiminin yetersiz olmasından dolayı Genç Bakiş programinda rezil olan milletvekili. kendisine sorulan her soruyu "sevgi tohumları ekelim" şeklinde yanıtlayarak siyasetçi kıvraklığına ulaştiğini göstermiştir.
