1 kasım 2017
kavala hem "gezi olayları"nın, hem "15 temmuz darbe girişimi"nin baş organizatörü olarak iki davadan birden tutuklanıyor.
11 ekim 2019
savcı kavala'ya "15 temmuz darbeye teşebbüs" davasındaki tutukluluğunu kaldırıyor. ama "gezi olayları" davasından da tutuklu olduğu için, tahliye olamıyor.
yani verilen tahliye kararı tamamen taktik icabı. "tutuklama haklarımızın hepsini harcamayalım da sonra lüzum olunca kullanırız" şeklinde kötü amaçla alınmış bir karar. (ne işe yarayacağını bir sonraki adımda göreceğiz)
18-19 şubat 2020
kavala gezi davasından beraat ediyor. ama hani hemen bir yukarıda savcının "15 temmuz darbeye teşebbüs" davasından vermiş olduğu, yedekte tuttuğu tahliye kararı vardı ya. savcı aynı gün o tahliye kararını kaldırıyor! bu müthiş teknikle tutukluluğunun devamı sağlanmış oluyor. (!!)
erdoğan'ın aynı günkü açıklaması: "soros'un türkiye ayağı malum içeriderideydi. bir manevrayla dün onu beraat ettirmeyle çalıştılar." (!!)
9 mart 2020
"15 temmuz darbeye teşebbüs" davasından da beraat edeceği belli oluyor. bunun üzerine 9 martta "15 temmuz casusluk" davası diye paralel yeni bir dava açılıyor. "15 temmuz darbeye teşebbüs" dosyasında üç beş değişiklik yapılıyor, oluyor "15 temmuz casusluk" davası dosyası.
20 mart 2020
tahmin ettikleri gibi "15 temmuz darbeye teşebbüs" davasından da beraat ediyor. ama 11 gün önce açtıkları "15 temmuz casusluk" davası vardı ya. ordan tutukluğunun devamını sağlamış, yine başa dönmüş oluyorlar.
(süreçteki büyük hukuksuzlukları (!!) ile işaretledim)
bazı arkadaşlarımız laf ebeliğini pek seviyorlar.
aynı arkadaşımız dün de "apo'nun heykelini dikeceğiz" diyen, "biji serok apo" diye tweet atan selahattin demirtaş'ın tutukluluğunun devamını "hukuksuzluk" olarak görüyordu...
ortada görünen bir şey var değil mi?
selahattin demirtaş'ın apo'nun heykelini dikmek istediği video var.
sen hala buna "hukuksuzluk" diyorsan senin maksadın bellidir.
aynı şekilde osman kavala'ya gelelim...
osman kavala fetö'nün has evladıdır. aynı zamanda akp'nin de has evladıdır. yarın bir gün akp ile araları düzelir, ne olacağını bilemeyiz. ama biz doğru bildiklerimizi dün de söyledik, bugün de söylüyoruz, yarın da söyleriz...
osman kavala adlı şahıs, son derece masumane ve haklı bir sebeple başlayan, toplumun her kesiminden destek gören (sağcı+solcu+ülkücü) gezi eylemlerinde akp'nin kıçını kurtarmak için, fetö'den aldığı talimatla sahaya inmiş, gezi eylemlerinin marjinal gruplar tarafından forse edilmesini ve gezicilerin pkk'lılarla aynı yolda yürüyor olduğu algısı yaratılmasını sağlamıştır.
hatırlayın.
apo ile atatürk posterleri açıldı aynı anda.
işte bunu yaptıran bu osman kavala denilen soros beslemesiydi.
bu osman kavala denilen soros beslemesinden bu ülkenin tüm evlatları alacaklıdır.
haklı olan ve bir halk hareketine dönüşmekte olan gezi eylemlerini fethullah piçinden aldığı talimatla sabote etmiş, türk gençliğine zarar vermiştir.
gezi olaylarına gerçekten canı gönülden katılan ve bu ülkenin iyiliğini düşünen herkes benim dediklerimi onaylayacaktır.
dönelim 15 temmuz darbe sürecine.
osman kavala'nın iddianamesinde cia danışmanı henry barkey ile 93.5 saat telefon görüşmesi yaptığı yazmaktadır.
henry barkey kimdir?
15 temmuz öncesi büyükada splendit otel toplantısını tertipleyen, 15 temmuz darbesinin üst aklı olan isim.
tabi şimdi tatlı su solcusu arkadaşlara göre bunlar suç teşkil eden şeyler değil.
ama benim nazarımda görünen köy kılavuz istemez.
osman kavala, henry barkey ile tam 93.5 saat "ne olacak bu dolar kuru ya" diye görüşmedi değil mi?
bakın tutukluluk sürecinden bahsediyorsunuz.
osman kavala'nın 18 aralık'ta görülen davasını kimler takip etmiş yazayım;
Almanya, Hollanda ve isviçre Başkonsolosları, ABD, Danimarka, Norveç ve isveç konsolosluk temsilcileri, Uluslararası Af örgütü temsilcisi ile CHP istanbul Milletvekili sezgin tanrıkulu...
18 aralık'taki duruşmada, yanındaki bu isimlere güvenip mahkeme heyetine artislik yapan sezgin tanrıkulu, o gün duruşma salonundan kovulmuştu.
bugün de anayasa mahkemesi osman kavala hakkında hak ihlali olmadığına, tutukluluğun devamına karar verdi.
o gün mahkeme salonundan kovulan pkk destekçisi sezgin tanrıkulu, bugün koştura koştura silivri'ye gidip osman kavala ve fetöcü ahmet altan'ı ziyaret etti.
sezgin tanrıkulu gibi birinin, osman kavala'ya destek olup, sürekli peşinde olmasından rahatsızlık duymuyorsan, zaten sana göre osman kavala saf ve temiz bir anadolu delikanlısıdır. diyecek bir şey yok.
evet dün selahattin demirtaş'ın yargılanmasındaki çarpıklıkları yazdım. bugün osman kavala'nın yargılanmasındaki çarpıklıkları yazıyorum. lazımsa yarın da rahip brunson'un yargılanmasındaki çarpıklıkları yazayım.
bunların üçü erdoğan'ın çevirdiği "bakın türkiye'de adalet nasıl bitti. bakın mahkemeler nasıl benim oyuncağım haline geldi. alışın buna" filminin figüranları. üç davada da inatla "ben bu mahkemeye karışıyorum. ben bu mahkemeyi yönlendiriyorum" diye bağırıyor. niye yapıyor bunu? hukuk devletlerinde siyasetin mahkemelere karışmasının kusur olduğunu bilmiyor mu? bunun türkiye aleyhine olduğuna kafası ermiyor mu?
18 aralıktaki duruşmaya oo ne heyetler gelmiş, ne heyetler gelmiş. okuduk entry'den, öğrendik. o davada olanı anlatayım mı? mahkeme heyeti mikrofonu açık bırakıyor. başkan ortalıkta yok, aralarında konuşuyorlar, bütün salon dinliyor: "başkan nerede?" "başkan cumhurbaşkanı danışmanıyla görüşüyor". heyetler anlamışlardır anlayacaklarını. https://odatv4.com/mikrof...-gorusuyor--13122052.html
üç davada da insanın suratına çarpan, suçluyu mağdura çeviren usul hataları var. usulünce yargılamayacaksan o adamın hakkı beraattir.
gezi döneminin akp'nin istanbul'a atadığı gezi döneminin valisi fetöcü, akp'nin istanbul'a atadığı gezi döneminin emniyet müdürü fetöcü, akp'nin istanbul'a atadığı gezi döneminin belediye başkanı fetöcü. ama olayın fetö organizatörü olmak kavalaya kalmış. ona uygun kimleer kimlerle beraber fotolarımız yok mu?
bugün anayasa mahkemesi osman kavala hakkında hak ihlali olmadığına, tutukluluğun devamına karar vermiş. oh ne güzel. yalnız aklıma takıldı. anayasa mahkemesi osman kavala hakkında hak ihlali olduğuna, tutukluluğun kaldırılmasına karar verseydi ne olacaktı acaba? kavala tahliye mi edilecekti? yoksa erdoğan ve yardakçıları aym'yi linç mi edeceklerdi? kolay yolu seçmişler, yediye sekiz erdoğanın suyuna gitmişler. yalnız onun aihm aşaması da olacak.
ülkedeki hukuk öldürülmüş. bu yıl "ben aym'yi tanımıyorum" diyen 2 yıl sonra "ben ysk'yi tanımıyorum" diyecek, onun yolunu yapıyor. burda yok "demirtaş heykel dedi", yok "kavala tanrıkulu'yla aynı kareye girdi". madem suçları sabit, 1 videodan 2 fotoğraftan çözüyoruz olayı. versin mahkeme kararını. niye dönüp duruyor davalar? adamın davadan beraat edeceği gün yeni dava açılıyor. adamın o davadan beraat edeceği gün yeni dava açılıyor.
