"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.
Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür. Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.
Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..
Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru. Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".
aynı zamanda aya elia yani gümüşlü kümbet manastırına gömülmesi için vasiyet bırakmıştır:
Bursa merkez Osmangazi ilçesi Hisar semtinde, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin bulunduğu yerde idi. Aktarımlara göre ardı ardına gelen hastalıklar nedeniyle at binerek sefere çıkamayan Osman Gazi, sekiz yıldan beri kuşatma altında olmasına karşın fethedilemeyen Prusa (Bursa) hisarında, günbatımında kubbesi parıldayan manastıra bakarak oğlu Orhan Gazi'ye, "Beni şol gümüşlü kubbenin altında koyasın" diye vasiyet etmiş. Neşri, manastırla ilgili olarak şunları yazmaktadır:
"Ol vakit kâfirler manastın yeni örtmüşlerdi. Gümüş gibi yalabırdı. Iraktan gören gümüş sanırdı." (Bak. OSMAN GAZi TÜRBESt)'
Osman Gazi , Manastırın vaftizhanesi-ne, Orhan Gazi de şapele gömülmüştür. Manastırın günümüze kalan iki resmi, 1820lerde C. G. Lövenhielm tarafından yapılmıştır.
Arkeolog Dr. Bedri Yalman, Saint Elia Manastırı'nın şapeli olarak tanımladığı yapının, 8.30 metre genişliğinde, duvarlara bitişik çift sütuncuklarla ayrılmış, yarım yuvarlak nişli ve sekizgen planlı olduğunu bel i ilmektedir. Yalman, XI. yüzyıl yapısı olduğu belirlenen bu şapelin planının, Roma döneminden beri uygulanmaya başlanan başka örneklerle benzerlik gösterdiğini belirtmektedir. Şapelin narteks bölümünün olduğu yerdeki bazı mezarlar, batı cephede açıkta kalmıştır.