külhani tavırlarıyla halkla anında iletişime geçerek, meramını çok kolay anlatabilen "aslan marka" ekonomi profesörüdür..
kadir çelikin objektif programında osman altuğa sorulur,
-hocam bu ülke nasıl kalkınır?
-adam gibi üreteceğiz, adam gibi paylaşacağız!! gerisi büyüklere masallar küçüklere gerçekler. salla gitsin!!! **
alıntılamaya doyamadığım profesör..
(evet kopi pest, evet hem de her satırı her virgülü kopi pest)
***Türkiye'de demokrasi adeta parakrasiye dönüşüyor. O zaman parası olanlar siyaset yapıyor. Parası olanlar konuşuyor. Ben buna üç kağıt ekonomisi diyorum. Bu üç kağıt ekonomisi üç şeyden oluşuyor:borsa, faiz ve dolar. Pekiyi üretim nerede. Yok.
***Efendim, herkesten vergi alacaksınız. Ama herkesten az vergi alacaksınız. Küçük esnafta büyük esnafta nefes alır. Biraz öncede belirtim; en küçük esnaf defter tutar; ama siyasi partilerin sadece genel merkezlerinde -sözüm ona- bir hesap vardır, il, ilçe, belde yönetimleri katiyen hesaba, kitaba, makbuza falan tabi değildir.
***Türkiye'de yepyeni bir hak var. Oda götürme hakkı. Götürücüler arasında adaletsizlik var. Kimisi az götürüyor, kimisi çok. Türkiye'de vergi kaçırmayan adam yok. Vergi kaçırmak bir hoşgörü ve centinmenlik suçu haline gelmiş. Vergi kaçırmak büyük bir maharetmiş gibi anlaşılır hale gelmiş. Adeta suç olmaktan çıkartılmış. Af üstünü af gelince vergi kaçırmak özendirilir hale getirilmiş. Herkesin suç işlediği bir ülkede suç, suç olmaktan çıkar.
***Ekonomiyi hamiline yazılılıktan nama yazılı hale getirmedik. Müteşebbisin önünde en büyük engellerden birisi olan enflasyon muhasebesi sistemine geçmedik. Bütün serbest pazar anlayışını allak bullak eden bir uygulama içerisine girdik. Serbest pazar ekonomisi iki ayaklıdır: Birinci ayak, serbest bırak. ikinci ayak, kontrol ayağıdır. Türkiye birinci ayağı çalıştırdı; ama ikinci ayağı reddetti, ne kadar kontrol tedbiri varsa kaldırdı. Bunun anlamı, vergi almayacağım, isteyen versin, istemeyen vermesin.
***Türkiye'de tek bir parti var; o da Menfaat Partisi. Halka hizmet değil, parası olanlara hizmet... Nisa Suresi'nde Yüce Rabbim diyor ki, ''işi ehline ver.'' Bunun bir anlamı da, ey işe talip olan kişi, o işin ehli değilsen sakın ola o işe talip olma demektir. Şimdi, bizim siyasetçi bu işin ehli mi? Bir adam mesleğinde başarı kazanamıyorsa, ya o meslekte iş yoktur, ya o adamda iş yoktur. Şarkılarla, türkülerle, şiirlerle memleket yönetilmez. Siyaset bir meslek değildir. Türkiye'de seçilen de gırgır, seçmen de gırgır.
Türkiye'de milletvekilliğini fahri hale getirmek gerekir. Kanada'da milletvekilleri milletin menfaati doğrultusun da bu işe fahri olarak yapıyorlar. Biz Kanadadan daha çok mu zenginiz ki, Milletvekillerimiz en yüksek maaşı alıyor. Milletvekillerine maaş vermeyeceksiniz. işini bilen, mesleğinde başarılı olanları milletvekili yaparsanız, ülke kalkınır. Hiç meziyet olmayan adamı milletvekili yapıyorsunuz, sonra da para vererek ödüllendiriyorsunuz
***iki Almanya birleşti. 5 milyon işsiz vardı. Almanya işsizliği önlemek için; az vergi, az bürokrasi uyguladı. Başarılı da oldu. Almanya ekonomisi kayıtiçi ekonomide kalmak şartıyla başardı. Ne bavul ticaretine izin verdi ne de Nataşa ithal etti. Bizde 10 milyon işsiz, çok bürokrasi ve çok vergi ve kayıtdışı ekonomiyle kalkınma olur mu?
""Bir ülke düşününki 100 yumurta üretsin ve bunun karşılığında da 100 lira para bassın. Yumurtaların değeri 1 liraya gelecektir. 200 yumurta üretirseniz yumurtanın tanesi 50 ykr olacaktır. Tavuklarınıza iyi bakmaz ve gerekli önlemi almaz, onları çeşitli hastalıklardan öldürürseniz 50 yumurta üretirsiniz ve yumurtanın tanesi 2 liraya gelir. Türkiye büyüyor. Evet büyüyor. Hırsızlıkta büyüyor, adaletsizlikte büyüyor, suç oranında büyüyor. Büyüme oranının % 10 olduğunu söyleyerek övünenler, borçlanma oranının da % 50 olduğuna dikkati çekmiyorlar. Ekonomi bir arz talep dengesidir. Bu kanunun dışına çıktığınızda dengeler şaşar. Biz yıllardır borçlanıyoruz. Zaten bizim sağlam borç ödeme gibi bir alışkanlığımız da yoktur. Türkiye’ nin cebinde bulunan para, dış ülkelerden borç aldığımız paraların teminatıdır. Hamiline yapılmış senetlerin karşılığıdır. işte hamiline yazılmış bu senetler nedeniyle Türkiye hamile bırakılmıştır.""
ülkeyi yönetenlere üç kağıtçı diyecek kadar dürüst ve cesur, parakrasinin hayranlarının zil takıp oynadıklarını söyleyecek kadar gerçekçi, borsa döviz faizin üç kağıt ekonomisi olduğunu söyleyecek kadar kör gözüne parmakçı bir zatı şahane...
geçen günlerime yanıyorum şimdi dinleyemediğim, hemen youtube da bugünkü konuşmalarını bekemeye başlamışımdır.
15 ekim 2008 abbas güçlü ile genç bakış programında tayyip erdoğan' a resmen "hıyar" demiş insan üstü profesördür. ayrıca "yabancı sermayenin kucağında striptiz yapıyoruz" sözleri bir o kadar trajikomiktir.
namert vergisi,nataşa ekonomisi,üçkağıt ekonomisi gibi terimleri sıkça kullanan,olayları herkezin anlayacağı şekilde anlatıp sıkmayan,dinlemekten en fazla zevk aldığım ekonomi profesörü.
görünen o ki, osman efendi de artık sevgili süperzekalı halkımıza bazı şeylerin serinkanlılıkla anlatılamayacağını anlamış olduğudur. sabrında derman kalmamış, dilinin kemiği çoktan kırılmış ve nihayetinde ayartör profesör osman altuğ'a dönüşmüştür.
şu anda sansürsüz programında koyun çanı sallamaktadır! ithal hayvanı protesto etmenin garip bir yolu. ama burda bile adını duyurabildi, demekki başarılı.
yeri geldiğinde iksitatı tam bir doktrin şeklinde profosyonelce, yeri geldiğinde kahvehane muhabbeti şeklinde halkın diline uygun anlatan profesör. kime neyi nasıl anlatacağını çok iyi biliyor. gerisi dinleyenin kapasitesine kalmış.
bu akşam sansürsüz programında yine döktüren ekonomi profesörü. 1946 yozgat doğumludur
özetle söylediği şudur: kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına al, makineleri çalıştır, fabrikalara ucuz kredi sağla, devleti tefecilere borçlandırma, faize, borsaya, tahvile, bonoya, dolara halkın kanını emdirme, sıcak paraya dur de, çalışana, üretene kıymet ver.
ekonomik krizlerin sonucunda kapitalist sistemin yok olmayacağını ancak üretimin hiçe sayıldığı sistemlerin varolduğu ülkelerde çöküşün yaşanacağını ve dengelerin bozulup sıcak savaşa neden olacağını savunan gayette haklı bulduğum değerli ekonomist , baskılara aldırış etmeden halkın gözünü açmak için sözünü sakınmadan söyleyen değerli bilim adamıdır.
tüketicinin kredi manyağı yapılıp üreticinin de tüketici moduna sokulması ve yine kredi manyağı yapılması.. üniversite mezunlarının %95 inin sosyal bilimler ile ilgili alanlardan mezun olması %5 lik geri kalan kısmın üretim yapabilecek yetiye sahip olmasının sonucu olarak 5 kişinin üretip 95 kişinin yemesi.. (TÜKETEN BiR GELECEK) gibi güzel tespitlerde bulunmuştur.
düşük kur yüksek faiz sisteminin ve kayıtdışı ekonominin düşmanı , üçkağıt ekonomisi yerine üretime dayalı reel ekonominin , alınterinin savunucusu ekonomi üstadı , günümüzde erbakan'la özdeşleşen havuz sisteminin mucididir. en zor terimleri , en ağır ekonomik sistemleri ilkokul mezunu adamın bile rahatlıkla anlayabileceği dilde izah edebilen , bütün o havalı ve karmaşık sistemin aslında insanları mutlu etmek için yapılmış basit bir hesaplamalar bütünü olduğunu kavramış aydın insandır.
mevcut iktidara oy vermiş birisi olarak tayyip erdoğan'ı ve uyguladığı ekonomi politikalarını yerin dibine sokuşunu zevkle izlediğim ekonomi profesörüdür. günümüzde bütün dünya'da geçerli olan "dolar , faiz , borsa " sistemini yıkacak tezlerini zevkle takip etmekteyim.
yıllar önce bu ülkeye bir şeyler katmak için beraber yola çıktığı adnan kahveci ve recep yazıcıoğlu'nu ülke olarakçok erken kaybettik , umarım osman hoca'mızın değerini kaybetmeden anlarız.
özel hayatı kendini ilgilendirir o ayrı, fikirleri, bilgi birikimi ve yaptıklarıyla türk iktisat tarihine geçmiş marmara üniversitesi işletme bölümü eski başkanı. herşeye rağmen saygılar hocam.