Müslümanların bu en mübarek 3 aylarından sonuncusu olan, 11 ayın sultanı olarak kabul edilen ve oruç ibadeti ile geçirilen Ramazan ayına girmek üzereyiz. 10 Ağustos Salı günü ilk teravih ve ertesi gün de ilk oruçlu günümüz.
inanan müslümanlar için, manevi iklimi yoğun bir ay geçecek. Orucunu samimiyetle tutanlar için, herhangi bir şekilde yenilip içilmesine şahit olmak çok da önemli olmaz. ama yine de oruçlu insana saygı duyulması gerektiğini ve aşırılıklardan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.
Mesela aşağıdaki davranışların yapılması bence tasvip edilemez:
- Sigara içmeyen kişilerin, Ramazan ayında ellerinde sigara ile dolaşmaları (üniversitede bizzat senelerce şahit olduğum durumdur)
- Meyhane, birahane tarzı yerlerin diğer aylarda içeride olan masa sandalyelerinin Ramazan ayında dışarıya çıkarılması ve müşterilerin bir kısmının dışarıda ağırlanması ( ankara'da şahit olduğum ve ankaralılara sorduğumda onayladıkları durumdur)
- işyerlerinde oruçlu olan çalışanlara 15-20 dakikalık oruç açma süresinin çok görülmesi (eski çalıştığım kurumda şahit olduğum durumdur)
Örnekler uzayıp gider. Ben şahit olduklarımı yazdım. Elbette buna mukabil gayrimüslüm olan bir çok vatandaşın anlayışlı davranışlarına, bir çok işletmenin anlayışlı politikalarına da şahit oluyoruz.
Sizlerle paylaşmak istediğim özetle; aynen oruçlu olmayan müslüman ya da gayrimüslim vatandaşlara saygı duyulması gerektiği gibi, oruçlu olana da saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.
Trafik kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım!.. (lan mesaj manyağı oldum, her yerden mesaj veriyorum )
her ramazan olduğu gibi çocuklar arasında sen tutuyon mu tuymuyon mu muhabbetleri olucak.tutmayanlar hor görülecek 1 ay boyunca. fakat bu iş gençlik ve yetişkinlik çağında olunduğunda sokaklarda koca koca ekmek arası köfteleri hamburgerleri çeşitli meşrubatlarla birlikte götüren insanlar cirit atıyor.kısacası küçüklükte tutan tutmayana yetişkinlikte ise tutmayan tutana büyük saygısızlık gösteriyor.
(bkz: ramazan geldi hoş geldi)
türkiye'nin hala gelişmiş bir ülke olmadığının kanıtı da bunun gibi tartışmalar. gelişmiş bir ülkede, donanımlı insanlara sahip bir toplumda zaten lafı bile geçmemeli bu konuların.
birey, kendisi ile ilgili tasarruflarda özgürdür. başkasının inancı da, diğerinin hareket alanını kısıtlama hakkına sahip değil. yani sokakta tereyağlı iskender de yiyebiliriz. bu saygısızlık değil.
oruçlu olanada olmayanada saygılı olunması gerektiğini hatırlatan bu saygıyı gündelik yaşantımızla birlikte vaktimizi geçirdiğimiz sözlük ortamında da yapılması gereken eylem.
oruçlu olanın tutmayanları kınayan başlıklar açmamasını, oruç tutmayanların aşağılar dalga geçer başlıklar açamaması gerektiğini (bkz: orucu sevişerek açmak) hatırlatan bir başlık.çok değil biraz saygı lütfen.
nedense, normalde aç, fakir, gariban bir insanın yanında yemek - içmekten çekinen ve canı çeker diye düşüncelilik yapan şahıslardan bazıları, sırf inanç babında gıcık oldukları için ramazanda binlerce oruçlunun arasında yiyip içmekten büyük haz duyarlar. bazıları bunu yapıyor ve bunun adını "oruçsuza saygı, oruç tutmayanın özgürlüğü" koyuyor. burada halbuki oruçlu kişi zorunlu ve mecburi bir haldedir kendi inancına göre.
ye de , iç de sigara da kullan alkol de al canın istiyorsa ama biraz daha hassasiyet ne kaybettirir ki? bir restaurantta yemek yerken yanına gelip melûl melûl bakan kediye dahi acıyıp, yediği boğazına düğümlenebiliyor kimi zaman insanın.
senin özgürlüğünün başladığı yerde, başkalarının özgürlüğü elinden alınıyorsa bunun adı başka bir şey oluyor. *
ingiltere dışişleri bakanlığının, kendi internet sitesinden, müslüman ülkelere seyahat edecek ingiliz vatandaşlarına yaptığı uyarıdır. Bakanlık, ramazan ayında müslüman ülkelere seyahat edecek vatandaşlarını, açıktan yeme içme konusunda daha hassas davranmaya davet etmektedir.
geleneklerimiz, yetiştirilme tarzımız bize normal şartlarda da kalabalık yerlerde bir şeyler yemenin çok uygun olmadığını söyler.
en azından ben öyle yetiştirildim. bugün, ne bileyim bir döner ekmek dediğimiz alamet-i farikayı alıp sokakta yiyemem. sabahları çok erken okula giderken midem bulandığı için otobüse binmeden yediğim bir poğaçayı dahi güç bela bitiririm, çekinirim. saçma gelebilir, ama rahatsız olurum. o sırada birinni canı çeker mi acaba diye telaş ederim.
haliyle ramazanda oruç tutmuyor olsaydım, ya da tutamıyor olduğumda aynı özeni gösteririm.
altını çiziyorum; özen.
saygı sözü çok bayatladı, her şeyde bir saygı saygı saygı. içi boşaldı.
ben buna özen diyorum.
normal şartlarda da dikkat etmemiz öğretilen bir şeye, ramazanda da biraz daha özen göstererek bağlı kalırsak sorun çıkmayacaktır.
pek tabii ki bunun tersinde de "hoşgörü" esastır. yine saygı demiyorum, hoşgörü...
bunların ikisi de geleneklerimizde olan şeyler. islam öğretilerini de dışarıda tutun, insani şeylerden söz ediyoruz.
çok ilginç bir şekilde iş yerimizdeki annesi hollandalı babası belçikalı %100 frank olan katolik bir kadının gösterdiği saygıdır. ramazan boyunca sigara içmek için göz ününde bulunan ve her zaman çıktığımız balkonu değil üst katta kimsenin uğramadığı bir odayı seçmiştir. yemeğini genelde ofise söyleyen kadın yemek yemek için istisnasız ramazan bitene kadar dışarı çıkmıştır. Doğru düzgün dilimizi bile bilmemektedir kendisi. Şirketin verdiği ramazan yemeğine katılacağı gün hiçbir şey yememiştir... bu yüzden başı döndüğü için aracını kullanamamış ve bir arkadaşın aracı ile iftara gelmiştir.
ben daha önce böyle bir insan evladına denk gelmedim...