bugün eminönü'ne giderken vapurda şahit olduğum ve esefle kınadığım o içler acısı hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum. bu vesileyle buradan hadisenin baş kahramanları olan martılara allah'tan uzun ömürler diliyorum, umarım 2023'te beraber gökyüzünde uçarız...
velhasılı; bugün, kimler bedava iftar için çadırlara hücum ediyor, kimler gerçek mümin, kimler sahtekar diye eminönü'nde araştırma yapmak üzere plan yaptım. başıma güneş geçip yataklara düşmeyeyim diye takkemi başıma geçirip, boynuma da 99'luk tespihimi takıp vapur iskelesine doğru yola koyuldum. yolda bir-iki tane oruçsuz görsem de ses çıkarmayıp başbakana havale ederek bindim vapura...
en üste çıkıp püfür püfür rüzgara karşı takkem uçmasın diye kafamı tutarak serinlerken, iki tane o biçim gencin konuşmalarıyla irkildim:
genç: hakan sen oruç tutuon mu he? al simit ye gevrek.
diğer genç: oruç mu? what is oruç panpa? ver ver yeriz.
genç: akoyim bu havada oruç tutuyolar ayar oluyorum tam mal bunlar he.
diğer genç: hiç sorma ya. bak ne dicem lan aklıma bi piçlik geldi versene şu simitlerden bitane daha gel bak benle.
kamer genç: gel gel bak. bak şimdi şu salak martılara bak. eehıueheuh
hiç sesimi çıkarmadan izledim bakalım napıcaklar diye. bir de ne göreyim... gençlerden biri gariban gariban uçan martıların önüne simit atıyor. onlar da hiç oralı olmuyor ama denize düşen simitlere doğru bakarken dikkatleri dağılıp havada birbirlerine çarpıyorlardı. simide karşı büyük bir zaafları olan martılar, oruca alışık olmadıkları için dengeleri altüst oluyordu haliyle.
heyhat! işte orada anladım ki bu martılar oruçluydu,
heyhat! işte orada anladım ki bu gençler o.ospu çocuğuydu...
hemen tespihimi boynumdan çıkarıp sallayarak yanlarına vardım:
gençler: ne napıyoruz? simit atıoz martılara sevaptır ehehehe.
etu: geri zekalılar görmüyor musunuz bu martıların oruçlu olduğunu. yazık değil mi hayvanlara bak havada birbirlerine çarpıyorlar garipler. günah lan günah akoyim ayıp be. hem ayrıca bize de yazık değil mi önümüzde gevrek simitleri yiyonuz.
gençler: aa sana ne bea hacu? ne istersek yaparız. hani özgürdük hani demokrasi vardı. sizin özgürlük anlayışınız oruç başınıza vurana kadar mı?
etu: lan sus tamam sus tansiyonum düştü sus. tamam gidin başbakana havale ediyorum sizi naparsanız yapın.
oracığa çöktüm kaldım... şekerim düşmüştü. uzun uzun martılara baktım göz kırptım onlara. boş verin dedim... boş verin onları. biz ölünce cennete, onlar cehenneme gidecekler dedim. beraber konacağız cennet ağaçlarının dallarına dedim içimden...
eminönü'ne kadar ayrılmadılar çevremden. anlamışlardı adamın hasından. çok üzülmüştüm ama... bir canlının nefsiyle oynamak çok abesti.
martıların sabrı da olur muydu hiç? olurdu...
ııh yok, ne uzatılırsa uzatılsın kabul etmiyorlardı; ya rab, ne kadar da gururluydular...
