ne zaman aklıma bir fikir gelse,
önce onun dizelerini, kaleme aldığı satırlarını okuyarak kendime açtığım yolun sağlamlığından ve emin adımlar ile ilerleyerek yürümemi sağlayan insan,
hiç bir sıfat eklemiyorum, çünkü ne yazsam eksik kalacak..
ilk koşuludur bu: yolunu kendin yürüyebilmek için, yönünü kendin koymak zorundasın. yönsüz yol yoktur—yol, ancak, bir yön ve bir yürümeden oluşur; yeni bir yol, yeni bir yön demektir. yürünmemiş yol, yol değildir.
bugün vefat etmiş olan, büyük şair, filozof. onun denginde bir yazar, felsefeci var mıdır ülkede bilmiyorum. sorsan her haneye bir yazar düşüyor, youtube'ta felsefe yayınları yapılıyor ama hikaye. o yazarlar oruç aruoba'nın binde biri kadar düşüneniyor, o felsefe yayını yapanlar bu işe sadece bir iki günlerini veriyor, o da internetten gördükleri yüzeysel bilgileri paylaşmaktan ibaret. oruç aruoba'yı, elif şafak kadar okutamadığımız için kendimi suçlu hissediyorum. youtube ergenlektüellerinin oruç aruoba yayınlarından fazla izlenmesine tahammül edemiyorum.
Bendeki tüm kitaplarını önüme dizip bir dakikalık saygı duruşunda bulunacağım az sonra. Gerçekten büyük kayıp, kafası açık kaç kişi kaldı ki şimdi ülkede?
kimdir diye araştırırken ne kadar şansız olduğumu anlayıp hem3n kitaplarını sipariş vermek için sepetime ekledim. araştırırken bulduğum kitabından bir cümle...
"yaşam ne denli gecikirse geciksin,
ölüm hep zamanında gelir.
ölüm gecikmez"
"El ele tutuşma edimini düşün - bunu, en başından başlayarak, kendiliğinden, doğallıkla, hiç yadırgamadan yapmıştık: benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, iç içe, sımsıkı… Öyle olurdu ki, sokağa, yürümeye çıktığımızda ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirleri tutuşmaları gerektiğini; aynı anda, karşılıklı, birbirlerini bulup, kavuşurlardı."
Hayatını kaybetmiş, üzüldüm.
Toprağı bol, mekanı cennet olsun.
Felsefe ve edebiyat yönü kuvvetli bir şahsiyet olduğunu birkaç dergide okumuştum. Felsefe kafamı baya bulandırdığı için herhangi bir eserini okumadım. Ancak yazılanlara göre Türkiye çapının baya üstündeymiş. Okuduklarımın gerçekliği beni yanıltmıyor ise.
10 yıl kadar önce yazılarıyla tanıştığım, farklı bir yazım tarzı olup her okuyuşunda farklı yere takılmayı sağlayan, güzel sözleriyle başka diyarlara alıp götüren kişi, yazar.
kitaplarını ve felsefe söyleşilerini zevkle ve hayranlıkla takip ettiğim filozof, şair, yazar.
"yürüme" en sevdiğim eseridir. özellikle yol'a dair özdeyişlerini okuduğumda epey etkilenmiştim. hem felsefi hem de edebi açıdan çok zengin bir kitaptır.
"yürüme" kadar olmasa da, "de ki işte", "ile", "hani", "sayıklamalar" adlı eserleri bende iz bırakmışlardır.
“yaşamı düğümlemeden çözemezsin” diyen yazar. ve anlatır neden böyle olduğunu. güne, yazarın yaşamakla ilgili yazdığı detayları okumakla başlanılabilir. bilinçli yaşamak, yaşamanın önce ne olduğunu bilmek güzel yaşamanın ilk şartıdır bence. ayrıca yazarın felsefeyi bu boyutla yaşaması ve yaşatması, ben seviyorum ama felsefeden nefret eden insanlar için önyargılarını kırarak okumaya başlamaları için çok güzel bir ayrıntıdır.
sonsuz teşekkürler oruç aruoba.
iki çakmağım var: birisinin gazı bitmiş ama hala çakıyor; ötekinin taşı bitmiş ama hala gazı var: çakanıyla gazı olanını yakıyor, sigaramı öyle yakıyorum- hep bir ayarlama ve uyarlama değil mi ki zaten, yaşam?*