cok heyecanlidir. özenle hazirlanmis ramazan sofrasindaki yemeklere acaip bakis ve sabirsizlik arasinda gider gelir insan. o an icin göz baska bir seyi görmez, kafa baska birseyi düsünemez.
"ulan unutulur mu hiç oruç tutmak? o nasıl iş" diye ahkam kesen ben, şaşırıp da oruç tutabilirim diye azmettiğim bir gün top patlamasına 2 dk kala masada oturulmuş beklenirken kendimi ramazan pidesi yiyor bulunca, suratımdaki şapşal ifadeyle kalakalmıştım.
açlığın tavan yaptığı dakikalardır efendim o dakikalar.
Herkesin birbirine baktığı, ezan sesi duyulunca yemek için acele etmemeye çalışıyor gibi görünmeye çalışılsa da herkesin gizliden hurma, ramazan pidesi, çorbayı hızlıca yemeye / içmeye çalıştığı geçmek bilmeyen dakikalardır.
- yahu ne yaptı bu imam unuttu mu acaba
+ okur şimdi acele etme
- aç aç şu televizyonu allah allah
+ aa sakin olsana iki dakika
- tövbe tövbe pencereyi aç duymadık mı yoksa.
imam: alla...
- uzat hurmayı uzat uzat...*
spa pistinde son tura girerken en yakın rakibe 60 saniye fark atmış.ve damalı bayrağı görebilmek için biraz daha hız yapmayı düşünen ancak yorgunluktan eski hıza geri dönen f1 pilotu gibi hurma veya suyu yemek için can atan insanların olduğu bir kaç dakika.
manevi hazzın doruklarında ki dakikalardır, melekler canlı şahitlik eder niyetlerinize, o mis kokulu yemekler karşınızdadır ve siz sabredersiniz, nefsinizi terbiye edersiniz, beklemenin ne olduğunu daha iyi idrak edersiniz, şükredersiniz, aracısız ricasız kulluk edersiniz. ne güzel bir iki dakikadır o.