oruç aruoba

    119.
  1. Her satırıyla bambaşka bir şiirin, fikrin, yalnızlığın kapısını açabilen yazar, düşünür ama insan...

    "Kendimi haklı görüyor değilim;
    ama kendimi savunuyor da değilim
    –hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de dünyayı da…
    –Dünya ne ise oydu; ben de ne isem o oldum
    –uyuşamadık. Hepsi bu."
    18 ...
  2. 158.
  3. KENDi OLARAK SANA GELEN

    Kendi olarak, sana gelen-
    sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-
    sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-
    kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
    O, işte...
    16 ...
  4. 178.
  5. Felsefe direnmektir dünyaya derdi, belki de yorulmuştu...

    “Yaşamın sana açıkça söyleyebileceği tek şey, ölümdür.”*
    12 ...
  6. 160.
  7. kitabını okurken geç kavuştuğumuzun farkına vardığım yazar, şair, felsefeci.

    "yaşamda kimse paylaşmayacak -paylaşamayacak- senin tutkularını : onları, hep, yaşayıp yaşayıp unutacaksın.

    yalnız, yaşayacaksın;
    yalnız yaşayacaksın."
    11 ...
  8. 5.
  9. kimse
    aramaz seni işte-
    sen de kendini ararsın.
    diyen kesinlikle okunası yazar.
    9 ...
  10. 188.
  11. Hakkında bundan önce özel bir yazardır yazmıştım, iyi demiştim o da gitti...
    Rahmetle...

    "Yeni bir söz bulsam, neye yarar ki? Söyleyemediklerimiz, ince bir sızı gibi..."

    Sen de bir sızı daha ekledin şimdi asla söylenemez söz.
    10 ...
  12. 23.
  13. "özlediğin, gidip göremediğindir;
    ama, gidip görmek istediğin

    özlem, gidip görememendir;
    ama gidip görmek istemen

    özlediğin, gidip görmek istediğin
    ama gidip göremediğin

    özlem, gidip görmek istemen-
    ama, gidememen, görememen;
    gene de, istemen"
    9 ...
  14. 2.
  15. 9-Özlem, örneğin, işitmeyeceğini bildiğin birisine--- yalnızca ona; ama kendi kendine--" neredesin?" diye seslenmendir. (özlem çekene kılavuz)
    9 ...
  16. 197.
  17. Felsefeci kim deseniz Oruç Aruoba derim.
    Saffet Babür.
    9 ...
  18. 174.
  19. "El ele tutuşma edimini düşün - bunu, en başından başlayarak, kendiliğinden, doğallıkla, hiç yadırgamadan yapmıştık: benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, iç içe, sımsıkı… Öyle olurdu ki, sokağa, yürümeye çıktığımızda ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirleri tutuşmaları gerektiğini; aynı anda, karşılıklı, birbirlerini bulup, kavuşurlardı."

    Hayatını kaybetmiş, üzüldüm.
    Toprağı bol, mekanı cennet olsun.
    11 ...
© 2025 uludağ sözlük