Defter kaplama olayı çok akılda kalıcıydı. Sınıf kavramını o zamanlar yeni yeni sorguluyorduk. Burjuva çocukları renkli kaplıklarla varoş mahalleliler gazete kağıtları ile kitaplarını kaplardı.
SiMiT OYUNU VE BiR DÜZiNE KEKO iLE AYNI ORTAMDA OKUMAK. DAHA DOĞRUSU OKUMAYA ÇALIŞMAK. * ŞiMDi BiR KISMI SANAYiiDE KAPORTACI, BOYA USTASI, MOTORCU, KAFE iŞLETMECiSi FALAN FiLAN iŞTE. ARADA DENK GELiR KONUŞURUZ.
iSMAiL YK VE CANKAN DiNLEYEN KEKOLARDI ÇOĞU. YARANAMADIM YAVRUM YARANAMADIM DiYE DOLANIYORLARDI ORTALIKTA.
Her renk tebesiri bulunan ayşe hoca, güzelliğiyle herkese ingilizceyi sevdiren zeycan hoca, anlattığı guzel hikayelerle matematik dersini sevdiren ve öğreten fatma hoca ve insanı günaha sokan kıyafetleriyle akılda kalan ismini unuttuğum din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenimiz.
Yarım gün eğitimden tam gün eğitime, mavi önlükten jile üniformaya, sınıf öğretmeninden, branş öğretmenlerine ve eğitimdeki çaylaklıktan eğitimdeki bireyliğe geçiş. Akılda kalan o kadar çok şey var ki, çoğu da olumlu. Güzel yıllardı.
Fenciydim ben. Benim konular gelince en yüksek puanları ben alırdım. (Şimdi ise hiçbir dersi kafam kaldırmıyor. Yoğunlaşamıyorum. Uğraşmak istemiyorum)
Okumam çok güzeldi. Ders kitaplarını sırayla okuduğumuz zamanlarda sıranın bana gelmesi için can atardım. (Şimdi ise yuvarlıyorum. Hoca bana okutmasın diye kafamı çeviriyorum. Heyecanlanıyorum)
Babam elektronik tamir dükkanı kapattığı için evde çok elektronik malzeme vardı. Bu fırsatı değerlendirip kendi çapımda icatlar çıkartıyordum. Hatta bir keresinde tubitak ın bu benim eserim yarışmasına gitmişti projem. Türkiye 68. Si olmuştum sanırım. Acaba o zamanlarda hangi sikimsonik proje birinci olmuştu? Papaz eriğini imam eriğine çeviren aparat o zamanlarda da var mıydı acaba? Eminim saçma şeyler 1.2.3. Olmuştur. (Şimdilerde tek başarım tuvaletin deliğine sürttürmeden, kesmeden sıçmak)
Bedavasitem vardı o zamanlar. Tr.gg alan adlı site yapabiliyorduk ücretsiz. Konuyu tam hatırlamıyorum ama bir konu hakkında web site yarışması vardı galiba. Heh hatırladım. Bulunduğumuz şehri tanıtmaktı. Belki de sadece tanıtmaktı ama ben web sitesi seçmiştim tanıtım yolu olarak. Boktan boktan projeler dereceye girmişti ama benim projem piç olmuştu. Hocaya vermiştim ama muhtemelen unuttu. Geç getirdin falan demişti diye hatırlıyorum. Arada kaynadım. Gönüllerde birinciydim. Ben de kendimi 1. Olarak kabullenmiştim. Sikimde değil ulan 1. Yim.
Bulunduğumuz şehirde 65 bin dev öğrenci projesi vardı. Onun kapsamında kitap falan satılıyordu destek olarak. Hocalar bize bu kitaplardan kitliyolardı. O kitaplar hala duruyor bende.
Fen dersindeydik yine bir gün. Masalar u şeklindeydi ve mermerdi. Sandalye ile arkama yaslanırken masanın altına kayıp düşmüştüm. iyi daşşak muhabbeti olmuştu. Bu olayı hala hatırlayan arkadaşlarım var.
Yine fen dersindeyken u masanın bi ucunda ben bi ucunda tunahan vardı. Karşılıklı birbirimizi güldürüyorduk ama konuyu hatırlamıyorum. Hoca tahtaya çıkartıp ikimize de birer tokat atmıştı. Hocanın eli resmen suratıma işlenmişti. Yansımasını suratımda saatlerde gezdirdim.
Ortaokul değildi, 4. Ya da 5. Sınıftaydık galiba ama bunu da anlatmam lazım çünkü aklımdan çıkmayan bi olay. Serdar hoca bilgisayar dersindeyken bilgisayarları açmayın bekleyin demişti sanırım. Gökhan ise bilgisayarı açtığı için dayak yemişti.
Not : eğitimde yerine göre dayağı destekliyorum. Şimdiki öğrencilere baktığınızda neden desteklediğimi anlayacaksınız. Saygı falan kalmamış. Ulan üzerinden seneler seneler geçmesine rağmen ilkokul, ortaokul hocalarımı görünce sigaramı saklıyorum ben.
Şimdi bana gelip senin çoluğunu çocuğunu öğretmeni döverse o zaman görürüm seni diyecek tipler olacak. Çocuğum olur da hak ederse öğretmeni vursun. Biz de yedik. Gerçekten nesil farkı ortada arkadaşlar. Şiddet bazen gerçekten çözüm olabiliyor.
ingilizce öğretmenimin sınavlarda beni kendi masasına oturtarak kem gözlere karşı beni utandırması, sürekli her derste düşecek gibi duran pantolonunun kemerini çekiştirip duran sosyal öğretmenim, bir de tahtada arkadaşımın yazdığı ayıplı bir yazıya karşılık verirken onun yüzünden benim öğretmene yakalanışım veee tüm bunlardan sonra bir tek güzel olanın internetsiz, sosyal medyasız sokakta oynama zamanları olması.
Turuncu kafa bir çocuk vardı.. arkadan kafama kalemle vs. Vurur dururdu çok uyardım ama dinlemedi.. çaktım kafayı buna kanlar aktı, ağladı vs.. ne gerek vardı buna serdar? Bak unutulmuyor yıllar geçse de ..
Bir keresinde de okulun balkondan atlamıştım.. kışın kar nasıl yağıyor.. kürekle karları biriktirdim balkonun altına çıktım balkona bir atladım.. ahah yok böyle bir zevk çakıldım kaldım karın dibine.. kürekle çıkardıydı okulun hademesi... sene 1997..
Asker uğurlamalarında yapılan havaya atıp tutma hareketlerini ortaokuldayken yapardık. Birgün ben de denemek istedim, beni havaya attılar ama tutamadılar sırt üstü düştüm. Yaklaşık bir dakika nefes alamama ve ölüm hissiyle geçen uzun bir süre kendime gelemedim. Bu olaydan sonra panik atak denen meretle tanıştım. Zamanla kontrol altına aldım; ancak sağı solu belli olmuyor bu hastalığın. Her an yırtık dondan çıkan organ gibi ortaya çıkabilecek potansiyele sahip.
dünyanın en bok insanlarıyla ortaokul okudum. hocalar beni severdi, hocaların çocuklarıyla iyi anlaşırdım ama onun dışında kös kös oturur ve takılır dururdum. bi sefer de bir çingene ile kavga etmiştim herif tam bana vuracakken yere düşmüştü, burnuna bi kapattım tak dedi kırıldı. o da güzel bir anımdır.