ortadoğu'da domino etkisiyle diktatörlük rejimlerinin tehlikeye girmesi sonucu oluşabilecek bir durumdur.ilk önce tunus'ta başlayan isyanlar ve neticesinde devlet başkanının ülkeyi terketmesi daha sonra mısır'daki protestolar sonucunda hüsnü mübarek'in gitmesinin yakın olması, yemen'de 30 yıldır ülkeyi yöneten devlet başkanı ali abdullah salih'in 2013 te seçimlerde aday olmayacağını açıklaması, ürdün'de kral abdullah'ın hükümeti değiştirmesi, beşar esad'ın suriye'de reform sözü vermesi gibi nedenler ortadoğu'da demokrasi geleceğine azda olsa inandırmıştır. fakat arapların demokrasi kültürlerinin olmayışı, eğitim seviyesi düşüklüğü ve gelir azlığı gibi sebeplerden dolayı demokrasi gelse bile nasıl kaldıracakları bir şüphe konusudur.
bu durumda türkiye nin ve akp nin büyük bir öneme sahip olduğunu görebiliriz.
akp gibi kökü islamcı bir partinin rte nin liderliğinde demokrasiyle iktidar olması ve bunu demokratik yollarla 8 yıl üst üste koruması gerek arap siyasetçiler gerekse arap halkı üzerinde kanıksanmayacak derecede etki etmiştir.
diktatörlerin dışında neredeyse bir lider ve yönetim biçimi tahayyül edemeyen araplar akp ve rte gibi bir modeli gördükten sonra referans alabilecekleri bir olguyla karşılaştılar ve kıyas yapabilme olanağını yakaladılar.
demokrasinin araplara gelmek istemesi kadar arapların demokrasinin gelmesi için mücadele etmesi, daha fazla mücadele etmesi lazım geliyordu ve bugünlerde tüm arap dünyasını kıyam ettiren bu direnişin sonucunda demokrasiye fazlasıyla yakınlaştılar.