birkaç gün önce... Büyük Doğu Yayınlarının idare yerine birer meşale kıvraklığında üç genç geldi. Oturdular ve tek kelime söylemeden bana bir dergi uzattılar: AKINCI GÜÇ... Bunlar bu dergiyi çıkaran ve güden gençler...
En telâşlı anımda, dergilerine bir göz atmak imkânından mahrum bulunduğum şartlar altında, ancak bir çay içebilecek kadar kısa bir zaman içinde temas edebildiğim ve büyük teması Ankara’dan dönüşüme ertelediğim bu gençler, benim, bugünkü islâm gençliğine musallat ayrılık ve aykırılık mikropları üzerindeki görüşlerimi dinlerken öylesine müteessir oldular ki, içlerinden biri hıçkırıklarını tutamadı ve başını ellerine gömerek ağlamaya başladı...
Dondum ve acıyla doldum...
Gece yatağıma uzanıp dergilerini açtığım zaman ne görsem iyi?.. Bir baştan öbür başa Büyük Doğu idealinin destanı... Hem de en derin fikir tabakalarına kadar nüfuz edici ve bugünkü aydın islâm gençliğini Büyük Doğu mihrak ve istikametinde gösterici bir tahlil, terkip, tefekkür ve tahassüs ifadesiyle... Alkol kokulu cenaze çelenklerinden daha adi pohpohlamalarla değil... Duyarak, düşünerek ve yaşayarak...
Hayatım ve davamın en acıklı inkisar ve ıstırabını heykelleştiren MSP devşirmesi bu gençler, şimdi demetlerinin bağını çatlatıyor, yepyeni bir demetlenme hasretiyle öz kaynaklarının adını veriyor; ve bu, kendi kendisini tayin ve tespit işinde en soylu ve şahsiyetli çile hakkını tüttürüyordu.
Karanlık bir zindan odasında nabzını sayan bir adama «kalk ve toplan! Yanlışlıklar ilâhî adaletle kendi kendisine patlak verdi!.. Artık açık hava ve güneş senin!» hitabına ermiş gibi oldum ve ben de o genç gibi ağladım.
15 yıllık oluşunun harcı içinde alın terim, hummalı nefesim ve olanca kımıldama gücüm yatan «Millî Türk Talebe Birliği»nin nihayet ölü kalıplar içinde donduruluşu, tek ümit halinde yöneldiğim Ülkücü gençliğin de henüz ruh adelelerine büyük vecd ve tefekkür cereyanını vermeye henüz fırsat bulunmayışı önünde, bu, en beklenmedik yerden kendi kendisine yükselen ses, bana müjdelerin müjdesini getirdi:
Onlar benim ardımdan gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım!
* 10 Haziran 1979, Ortadoğu Gazetesi
Necip Fazıl Kısakürek
üstad bu yazıyı 1979'da Ülkücülerin hala devam eden "Orta Doğu" gazetesinde kaleme alıyor. Yazıda bahsi geçen "Akıncı-Güç" dergisi Salih Mirzabeyoğlu tarafından çıkartılıyor.
Dergi kadrosu daha sonra Üstad'ın "Büyük Doğu" dan sonra çıkarmaya başladığı kitap-dergi "Rapor"a dahil oluyor. Salih Mirzabeyoğlu'nun yazıları " Yeni Dostlar" takdimiyle 7. Sayıdan sonra yayınlanıyor. (Sadece ilk baskılarda mevcut, yenilerde yok.)
suskunluğumuz vefamızdandır gibi birşeyler yazmışlar web sitelerinde.
haksızlık varsa susmamanız gerekirdi. kendi gazeteniz için bile haksızlığa karşı durmadıysanız ülke için de durmazsınız. zaten yıllardır haksızlığa karşı birşeyler yapmış olsaydınız ülke de bu halde olmazdı. siz de ceket satarız sizi yaşatırız diyenlerden yardım beklemek zorunda kalmazdınız.
tiraj kaybı yaşayan 'gazetedir'. balgat mükimlerinin gazetesidir. 15 bin tirajdan 4 bin'e kadar gerileyen bugünlerde kendisiyle çelişen yazarlarının genel merkezin ağzına göre yazdığı muhtemelen il ve ilçe teşkilatları dışında ülkücüler adına yok hükmünde olan olan gazetedir.
Okumakla okutulmak arasındaki farkı en güzel dille okuyucusuna yansıtabilen Okunabilir Milliyetçi ruha sahip muazzam yazarların kalemlerinden dökülen yazıların fark kattığı değeri çokta bilinmeyen gazetelerden biri dersem doğru olur.
Sinan Oğan'a hunharca saldıran gazete, bizi bizden olanlar vurmasa çok daha güçlü olacağız aslında... Muhalif gazeteler bu kadar haber yapmadı sn. Oğan'la alakalı.
nasıl köşe yazarı olunmaz bu gazetenin köşe yazarlarını okuyarak görebilirsiniz. hatta iletişim fakültelerinde ders olarak okutulmalıdır.
bu kadar uzun ve sıkıcı yazmayı nasıl beceriyorlar anlamak güç. hele hele yıldıray çiçek gibi bir facia var popüler yazarlara sataşarak prim yapmaya çalışıyor ve bu adam genel başkan danışmanı.
5 bin dolaylarında tirajı olan mhp seçim afişi. gazete demek zorlama bir yorum. yeni mesaj okursanız haydar baş'ın tek başına iktidara geldiğini görürsünüz, ortadoğu'ya bakarsanız bahçeli gelecek akp'nin anasını sikecek zannedersiniz. hiçbir şey olmaz. ülkücü bir gazetenin adının ortadoğu olması başlı başına bir oksimorondur.
Cemaat evlerinde sofra, yer bezi gibi amaçlarla kullanılmadığı, sırf tiraj için aynı eve dört-beş tane gönderilmediği için tirajı düşük olan, sadece okuyanların aldığı gazetedir.
Tanım2: Herkese ve her şeye rağmen milli duruşunu bozmayan gazetedir.
