insanların dünyadaki birkaç tane var olduğuna inandıkları ve kutsal diye adlandırdıkları yerlerin bulunduğu bu yüzden de tanrının lanetlediğini düşündüğüm coğrafya. kimsiniz lan siz?
şu günlerde akla gelen ahmet kaya şarkısı.
''ardından yine soğuk
ardından yine tipi
yine palto, yine gocuk, yine odun, yine kömür,
yine sövgü kara kışa yine bahara selam.
''
amerika odaklı olmak üzere avrupanın terminolojimize kattığı terimdir. ortadoğu, yakındoğu ... bu terimlerin kullanım amacı amerikaya uzaklığı ve amerikan hakimiyetine uygun olup olmamasıdır. zira bir zamanlar balkan topları içinde yakındoğu terimi kullanılmıştır.
ortadoğu kelimesi müthiş bir eurocentrism örneğidir. kime göre ortadoğu? batı'ya göre. bu coğrafya insanının kendi topraklarına oryantalist olmasında da etkili olmuştur. bu kelimeyi kanıksamamak gerek. tehlikeli ve kalleşçe.
kendimi bildim bileli düğümü bir türlü çözülemeyen, savaş çıkmazında ki insanların acıklı öykülerine bürünmüş, hakimiyetin sürekli gerilla güçlerinden sorulduğu, bombalı eylem şampiyonu bölge.
Orta Doğu ya da Ortadoğu güneybatı Asya'da, tarihsel ve kültürel yakınlığı olan ülkelerin oluşturduğu coğrafi bölge. Akdeniz'den Pakistan'a kadar uzanır ve Arap Yarımadası'nı kapsar. Orta doğu kavramı Avrupa merkeziyetçi yaklaşıma dayanır ve ingilizlerin 19. yy. da kullanmaya başladıkları bir kavramdır. Bu tanımlamada ingiltere ve Avrupa ülkeleri merkez kabul edilmiş; doğu, Uzak Doğu, Yakın Doğu, Orta Doğu gibi kavramlar buna göre tayin edilmiştir.
Bu tanıma göre Orta Doğu ülkeleri Suriye, Irak, Katar, Kıbrıs, Ürdün, israil, Lübnan, iran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Mısır, Afganistan, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya, Sudan, Fas ve Türkiye'dir..
Orta Doğu, batılı devletler tarafından bazen Yakın Doğu olarak adlandırılır. Oysa ki Yakın Doğu, Orta Doğuyla beraber Balkanları da kapsar .
Bu adlandırmadaki değişiklik, Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasıyla başlamıştır. Osmanlı imparatorluğu döneminde Balkanların Osmanlı egemenliği altında olması ve farklı bir kültür motifini barındırması nedeniyle, Balkanlar ve Doğu Akdeniz sahilleri "Yakın Doğu", mezapotamya dahil olmak üzere mezapotamya ile Hindistan arasındaki bölge "Orta doğu" olarak adlandırılmaktaydı.
Balkanlarda özgür devletlerin ortaya çıkması "ötekiler" kavramını ortadan kaldırmış ve Yakın Doğu kavramının yaygın olarak kullanılmamasına yol açmıştır. Yakın doğu kavramının kullanılmamaya başlamasıyla Orta Doğu kavramı, Hindistan arasındaki bölge için kullanılmaya başlanmıştır.
zamanında, orta doğudaki komünist eğilime karşı amerika birleşik devletlerinin sarıldığı aşırı islamcı yaklaşım abd'nin elinde patlamaktadır. sovyetlerin ekonomisini doğru analiz edememiş, sovyetlerin en az bir yirmi yıl daha dayanabileceğini düşünüp bölgeye insanların en güçlü afrodizyağı olan dini sokmuştur. sovyetlerin dağılmasından sonra mutlak dincilerin eline geçmiş olan orta doğunun üstünden kalkan komünizm "tehlikesi", yerini amerikanın bizzat elleriyle yerleştirdiği mutlak dincilere teslim etmiştir. el-kaide tarzı örgütlerin kurulmasında en büyük etkendir, bu tür örgütlerin alt tabanındaki abd düşmanlığı bu nedenle gülünç durmaktadır. şimdilerde ise bu aşırı dinci devlet yapılarından yılan halklar isyan etmektedir, bu nedenle de orta doğuda yeni bir strateji geliştirmek zorunda kalacaktır. bu strateji de ılımlı islam, akpvari bir iktidar anlayışı olacaktır. özetle; buralar hep akp olacak ne yazıkki. bu yüzden bölgedeki sosyalistlere önemli bir görev düşmektedir. örgütlemek, eğitmek ve mücadele etmek.
osmanlı hakimiyetinden çıktı çıkalı siyasi istikrardan mahrum kalmış bir bölge.semavi dinlerce kutsal kabul edilen, buna rağmen elli yılı aşkın süredir toprağı kan kokan bir çoğrafya.
avrupa'ya göre doğu'nun ortada kalan kısmı. yakın doğu, orta doğu ve uzak doğu bu şekilde belirleniyor. tarihteki en kanlı savaşlara tanıklık etmiş, 3 büyük dinin merkezini içerisinde barındıran, suyun petrolden daha pahalı olduğu, insan canının ise hepsinden ucuz olduğu bölge.
tarihçi bernard lewis'in hıristiyanlığın başlangıcından günümüze kadar geçen iki bin yıl içinde gelişen tarihi ve siyası olayları, bölgedeki demografik değişimleri ve bunların günümüze kadar süregelen etkilerini kendine has uslubuyla ele aldığı kitabı.
ortadoğu denilen bu kaynayan kazanı daha iyi anlamak ve tarihsel süreç içerisinde geçirdiği çoğu zaman sonu kanlı biten evreleri açık ve tarafsız bir dille anlatması bakımından günümüze de ışık tutan bir eserdir..