içinde bulunduğumu düşündüğüm bunalım. Hep eski günleri anımsıyorum. Her hangi bir olayda hep eskiye gidiyorum. O durumla o anla ilgili mutlaka eskiye dair bir şeyler aklıma geliyor ve iç çekiyorum. Okul bahçesinde koşuşturan ilkokul öğrencilerini gördüğümde "vay be bir zamanlar biz de böyleydik" diyorum. Lise ve üniversite öğrencilerini görünce ayrı bir duygulanıyorum. "Nasıl hızlı geçirmişiz o yılları be. Vay be o kadar olmuş mu biz liseyi bitireli" diyorum. Hüzünleniyorum.
Çayın bile lezzeti yok eskisi gibi. Off be yine vurdu bana ay başım. Efkarlandım. Hep böyle oluyorum bu zamanlarda. Geldi sonbahar. Ben yine mutsuz.
Safiye, ilaçlarımı getir hatun.
ikinci yaş bunalımı bitmeden ergenliğe adım atan genç, kendini toparlayamadan orta yaş bunalımını kafa ile karşılar. antropoz-menopoz ile göğüsledikten sonra, imam efendi ile ruh çıkarma seansı sonunda attaaaaaa.
bunalımların bittiği yeri hepimiz biliyoruz. önünden geçilirken hani selvilere bakılarak ıslık çalınır.
hah işte orası.
Yolun yarısına kalan üç yaş. Ama ben bunalıma girdim sayılır. Uyumadan önce kedi videoları izliyorum bebek videoları izliyorum. Az önce dondurma reklamında duygulandım. Ne beter bişeymiş ulan bu.
ölüme her saniye biraz daha yaklaştığını düşünerek te oluşabilir. bu entry'i girerken bile kalan ömrümden giden saniyeleri düşünmek. an itibarıyla içinde bulunduğum çok boktan durum.