hayattan aldığın tat eti form'un samandan farkı olmayan püsküvüleri ısırıyormuşcasına kuruduğunda. eğlence sana bir eziyet gibi gelmeye başladığında. eğer bu, okuyorsan hala kendini biraz olsun şanslı hissetmelisin. çünkü, daha bunalıma giremeyecek kadar meşgul insanlar var bu hayatta. sırtında bir ailenin geçim kaygısı yüklü haldeyken bunalıma girmeye pek vaktin olmaz, olmamalıdır da. ellerinin nasırlandığını, allah'a dua ederken görürsün. eğer yetişebilirsen haftada bir kez cuma namazına, umudun yeşerir içinde, cemaatle birlikte amin derken, vardır aklında, aslında hayalini hiç kurmaman gereken onlarca düşünce. bunalım senden çok uzaklardadır.
üstadım bana şöyle dedi;
"insanin kendini berbat hissetmesi, mutlu olup olmadigina önem verecek kadar bos zamani olmasindan ileri gelir."
hayatın bir doğru çizgi, üzerine işaretlediklerin, ya en tepe noktaları, ya da dibe vurduğun anlar.
ne zaman zevksiz gelir hayat bilir misin?
umudunu kaybettiğin zaman, gücünü toparlayamadığın zaman. aşkı tatmadıysan, ya da aşkın azabını tatmadıysan hayatın tatı sana acı ve ekşimsi gelir. aldığın nefes ciğerlerine inerken yakar boğazlarını, yutkunamasın rahatça konuşurken arkadaşlarının arasında. konuşamazsın geçekleri, cesaretin kalmamıştır aslında birşeyler için.
öyle değil mi? yaşamı yaşamaya değer kılanları gerçekleştirmek için var olan tek duygun cesaret değil mi? yaşamın kanını kıpkırmızı capcanlı yapan, korkuları dize getirip avazın çıktığı kadar, sokağın ortasında, umarsızca, duyarsızca bağırmak değil mi?
eğer 21 yaşında ve hayattan soğumuşsanız, ve bunun farkındaysanız, kendinize bir kaç tokat atın ve kendinize gelin.
daha soluyacağınız milyonlarca metreküp zehirli hava var.
daha sahilden denize girdiğiniz zaman kanser olabileceğiniz bir ülkeniz var.
daha yüzlerce yılda yetişen ormanları bikaç saatte yakıp üzerine otel yapacağız.
okula gittiğinizde kampüste birileri size silah sıkacak.
sevgiliniz sizi üç kişiyle aldatacak.
en yakın dostunuz arkanızdan kuyunuzu kazacak.
daha sizin çocuklarınız olacak, 21 yaşına kadar öpüp koklayarak yetiştireceksiniz,
sonra sizi terkedip gidecek, o da bunları yaşacak geri gelecek.
sizse soğuk ve karanlık bir mekanda, sessiz, sakin, sonsuz uyuyacaksınız.
bu dünyada en acımasız olan şey hayat değil mi? daha elinden canlı kurtulan olmadığı gerçeği varken...
yüz emo ya sorduk,iskoçyadaki merkezimizde üzerlerinde arastırma yaptık ve aşağılarda belirttiğimiz sonuclara vardık.
orta yas bunalimina 21 yasında giren bir kişinin,22 yasında bu bunalımdan çıktıgı,23 ünde askere gittiği,24 ünde teskeresini alıp helal süt emmiş biriyle evlendiği,25 inde araba taksidine girdiği ve tek bunalımının ayın 15 i ile 1 i arasında maaş hesabı yapmak oldugu gözlemlenmiştir..
netice ve kanaat..
bunlar gelir gecer seyler..ılık süt iç temiz bir uyku çek..bunların hepsi gecer..
- moralim çok bozuk.
+ niye? ne oldu ki?
- daha ne olsun, 30'uma 9 sene kalmış. yaşlanıyorum. çok kötü, çok.
+ 9 sene demek ha? ne diyim, allah başka dert vermesin.