Ortadoğunun muasır medeniyet seviyesine gelmesine, gelişmiş bir uygarlığa kavuşmasına, aynı zamanda batının hâlâ ortaçağ kafasında kalmasına sebep olmuştur.
Antik düya derken aklına hemen platon ve ahalisi geliyorsa bilemeyecegim tabi.
Çok ünlü materyalist filozoflar da var. ilahiyatçı/filozoflar da. Felaefesini inancını doğrulamak için yapan insanları yok saymayacağım elbette ama o bile düşüncede bir gelişime vesiledir.
Antik dünyayı bir ele alalım. inanmayan ne kadar önemli felsefeci vardır o dönemlerde. Kimi inanan da inancının doğruluğunu sorgulamak için felsefe yapar. Kimisi neden inanmadığını açıklar.
Aklı kullanmak vardır orada... doğrusuyla yanlışıyla akıl müthiş bir biçimde kullanılır.
bir taraf inanmak istiyor ve çok romantik, öyle ki inancı için yaşar, hayatının odağı inandığı şeydir...
diğer taraf inanmak değil, bilmek anlamak istiyor ve çok nesnel...
nesnel olan kazanır her zaman..
Orta doğuya din inerken antik dünyada felsefe yapılıyor olması durumudur.
Romada yunanda adamlar varlığı, anlamı, dini, onu, bunu sorgularlarken bizimkisinin orta doğuya din indirmekle meşgul olması hep bir ilginç gelir bana.
Romada olsun yunanda olsun ne büyük düşünce adamları hayatın gerçeklerini yüzümüze taa o günden çarpıyorlar.
Tanrı geç kalmışların derdine düşmüş.
Sonra Öyle bir kavgaya girişmiş ki anlatılamaz.
