ebesinin amında yaşamış hititlere Anadolu Türklüğünü bağdaştırıp, Ortaasya Türklüğüyüle Türklüğü bağdaştırmamaktır.
anadolu tarihi 10 bin yıllık tarih rahat vardır peki Cumhuriyet tarafından karadenizdeki Rum Nüfusun çoğunluğunun temizlenmesi veya temizlenmesine de neden olacak koşulları ekleyelim kaç yıl aldı? en fazla 30-40 yıl binlerce yıllık tarihi olan coğrafyada 30-40 yıl küçük bir değer. Şimdi bir bölgeden 30-40 yılda bölgedeki hristiyan çoğunluğu temizleyebilecek olaylar silsilesine neden olabiliyorsan götüne koyduğumun hititlerinin yok olması, o kadar da zor değil.
Aynı hikayeyi Ermenilere de uygulayabiliriz. Şu topraklardan ermenileri olayların gelişmesiyle beraber 30-40 yılda defettik. iyi de ettik.
Ayrıca müslüman oldular eridiler geyiği de çok eğlenceli geyik, Lan Acarlar, Kürtler Müslüman olup erimiyor da Türklerin arasında o garip kültürleriyle etniklik yapıyor da Rum ama erimiştir değil mi? Lan Rum dediğin Kürte Acara Kürte benzemez, iyi kötü bir kültürleri vardır, bilinçleri vardır. Yok ama ben anlıyorum sizin Karadenizden bir rahatsızlığınız var neden acaba? zamanında Çepnilerden çok dayak yediğinizden olmasın. En son da Ahmet Türk'ün burnunu bir güzel kırdık.
Nüfusumuzun yüzde 10-15i ortaasyadan gelmeymiş, Kırgızları, özbekleri koy bir kenara bu gelen yüzde 10 Doğu Türkistanlılarla,uygurlularla hemen hemen aynı dili bugün 10 milyon kürt'ü siktiret nerden bahsan 60 milyon kişinin anadili olarak baskıyla öğretmişler he? Lan oğlum sayı saymayı bilmiyorsun bari konuşma. Zaten bir insanın kendi soyu türk olmayınca herkesi Türk yapmama refleksi türüyor insanda. Ha bir de Türklüğün Türkçe'yi yayma gibi bir tarzı olmaması da tarihi bir gerçektir, doğallaşarak anadili türkçe olanlar bir kenara yine de Anadolu'da anadilin Türkçe olması yüzde 10luk dilimin baskınlığıyla açılanabilecek bir şey değildir. Açıklamaya çalışan basit bir matematik fonksiyonunu çözmekten aciz zavallılardır.
ek: Bir de gerizekalılar Ortaasyadan gelenlerin islam Kültürünü egemen kıldığını iddia etmez mi. Türkler islam'ı Ortaasyada öğrendi haklısın. Hz Muhammed de ötüken yişinin büyük bilgesiydi.
efsane olan şey orta asya'dan bir kısım türk boyunun gelmesi, ve islam kültürünü bu topraklarda egemen kılması değildir. Efsane olan şey, "hepimiz orta asya'dan gelen etnik türkleriz" masalıdır.
etnik anlamda bu topraklardaki insanların çoğunun ataları anadolu yerlisi hititler v.b. halklara, rumlara, ermenilere dayanır. bizans döneminde kilisenin, ruhani-siyasi lider olan bizans imparatoruna halkın müslümanlaşmasından yakındığı raporlar hala elimizde. Hatta osmanlı döneminde dahi, vergi gelirleri azalmasın diye zaman zaman toplu halde müslümanlığa geçişlerin yasaklandığı biliniyor. Bir örnek gerekirse, bugün dünyada, antik dönem yunancasına en yakın dili konuşan grup, karadeniz dağ köylerinde yaşayan ve müslüman olan bir avuç 'pontusludur'.
Dolayısıyla bu topraklardaki 'etnik' türkler %20'yi geçmez. Öyleyse neden bize anadolu tarihinden çok türk etnisitesinin tarihi, hunlar, uygurlar, özbekler v.s. anlatılıyor? çünkü ülke birliğinin etnik birlikten geçtiği varsayılıyor.
yanlıştır. anadoluya binlerce türk akını olmuş bunun sonucunda da kitleler halinde türkler anadolu'ya girmiştir. toprakları büyütme amacı, kuraklık vb genel sebeblerin dışında, hulagu han'ın adaletinden ve baycu noyan'ın öfkesinden kaçan birçok türk'Te anadolu'nın içlerine doğru kaçmıştır.
şu an bizim sahip olduğumuz tarzdaki türk kimliğinin 1923'ten itibaren tasarlanmış ve tanımlanmış bir ulusun kimliği olduğu bilincine varınca zihinlerdeki önemini kaybedecek olan orta asya göçü ile ilgili bir iddia.
1923'ten önce de türk kimliği vardı. türkçe vardı. ancak bu kimlik, şu andaki kadar üzerine vurgu yapılan bir kimlik değildi. türkî lisanı resmi dil olarak kullanan osmanlı'nın anadolu'ya hakim oluşundan önce farsça olan anadolu'nun baskın ortak dili, osmanlı'nın gelişi ile birlikte türkçeye dönüşmeye başladı. ırk anlamındaki türk kimliği ise, esasen türkçe konuşan yörüklerde karakterize olmuştu. en başlarda bir yörük beyliği olan osmanlı hanedanı da, beylikten sultanlığa yükseldiği zaman kendi lisanını bırakmadı ve imparatorluk resmi dilinde türkçe gramer ve kelimelerin kullanımına devam etti. osmanlı devrinde de türkler, osmanlı halklarının merkezde yaşayanlarından ve kültürel anlamda baskın olanlarındandı. ancak bu devirde türk kimliği şu anki gibi vurgulu olmadığı için türkçe konuşan şehir elitleri bile "türk" denildiği zaman "dağda yaşayan bedeviler ve yörükleri" anlardı.
bu bir hakaret değildi, hakaret kastı da yoktu bunda. yani "aman türk milletini şöyle ezelim, böyle hor görelim" diye bir dünya yok orada. en fazla, benzer dil konuşan bir şehirlinin köylüyü ezmesi vardır sadece ki bu devirde bile tüm dünyada var aynı durum. türk ismi ise şimdiki zamanın aksine, orada, sadece köylüler ya da yörüklerle özdeşleşmiş haldeydi.
yine türkiye'de çoğu insanın zannettiği gibi 3000-4000 senedir aynı şekil ve vurgu ile var olan türk milleti diye bir millet ve bu kimliğin etrafında toplanma şeklinde bir bilinç yoktur. bu bilinç, atatürk'ün ulus devletini oluşturmak ve bunu daha önce var olmamış tarzda bir türk kimliği üzerine kurmak için giriştiği, çoğu yönden hastalıklı ve faşizan bir çabanın ürünü olarak insanımızda mevcuttur. yani bizim 86 senedir okuyup, kavradığımız resmi tarih mentalitesi aslında tamamen yalan dolan. 4000 yıldır var olduğu zannedilen o kimlik, aslında 86 sene önce yoktu. 86 sene önce var olan türk kimliği, bizim anladığımızdan çok farklıydı.
dünyada iç asya kökenli olan türkî kavimler vardır. bu kavimler çok eski bir tarihte aynı atadan geliyor olabilirler ancak birbirlerinden -herhangi bir gafillik ya da düşman kastı olmadan- o kadar ayrılmışlardır ki artık neredeyse başka kültürler haline dönüşmüşlerdir. bugün kazakistan'a, tataristan'a, vs. gidin ve sorun "siz türk müsünüz" diye. bu kimliği reddedecek ve garipseyeceklerdir. çünkü türk değiller. ırk olarak türk kimliği, yunan veya iskoç kimliği gibi homojen değildir. türk denilen dünyaya yayılmış tektip bir millet yoktur, olamaz da. çünkü değişik coğrafyadakiler, değişik kültürlerle kaynaşmış ve değişmiş olmalıdır. ancak geçmişte aynı atadan geliyor olmaktan, yahut aynı atadan gelmese de yoğun etkileşime girmiş ve kaynaşmış olmaktan kaynaklanan kültürel benzerlikleri ve ortak noktaları olan türkî kavimler vardır. türkiye halkı da bu türkî kavimlerden bir tanesidir.
var olan yanlış anlaşılma şudur: türkî(turkic) ve türk(turkish) birebir aynı kimlik değildir. isim benzerliğini ayırt etmek gerekir. bizim sahip olduğumuz türk (turkish) kimliği, daha geniş olan ve millet kastı olmayan türkî (turkic) kimliğin alt kollarından birisidir. yani rusya'da çin'de türk kavimleri yaşıyor diyemezsiniz. türkî kavimler yaşıyor diyebilirsiniz. çünkü türk ismi türkiye'deki türkî kavmin kendisine seçtiği ve kendisiyle özdeşleştirdiği isimdir. bunun üzerine tutup "rusya'daki, yakutistan'daki türkler" derseniz oraya gitmiş türkiye vatandaşları anlaşılır. ama ısrarla bu ifadeyi kullanarak ordaki türkî kavimleri kastediyorsanız, anlaşılacak tek şey, zihninizin aşırı kemalist mentaliteye bulanmış olduğudur.
bu yazdıklarım, bu türkî kavimler arasında ileride yeni bir kültürel ve politik etkileşimin gerçekleşemeyeceği ya da gerçekleşmemesi gerektiği şeklinde algılanmamalıdır.
bu bilince sahip olduktan sonra, bilimsel araştırmalar ışığında ortaya çıkan anadolu halklarının ancak %10-15'inin orta asya'dan gelmiş olduğu gerçeği çok daha komplekssiz, kimlik bunalımsız, saldırıya uğramış hissiyatına kapılmadan, rahat ve aklıselim şekilde karşılanacaktır.
esasında bu yazı dizisinde timuçin binder'in röportajının tamamını okuduğunuzda çok da fazla tarihi bir hata ya da marjinal bir mantıksızlık söz konusu değil. adama açıkça genetik olarak türklük sorulmuş adam da doğal olarak böylesine bir durumun söz konusu olmadığını varsa bile binlerce yılın üzerinden geçtiğini, türklerin anadoluyla 1071 yılında tanışmadığını, farklı kavimlerle etkileşimleri falan bahsederek, türklüğün kültürel bir kimlik olduğuna falan değinmiş. yalan da söylememiş. tabi ilgili yazının sadece taraflıca bir kısmı işlendiği için istemsizce kişi timuçin'e serzenebiliyor, sadece uludağ sözlükteki işlenen kısmını okuyarak, yukardaki entrydeki gini bir açıklama gereği duyuyor. işin aslı öyle değil. adam da zaten aynı şeyleri söylemiş esasında. arada uygularda türk kelimesi geçmiyor, türklük yeni icad edildi falan diye saçmalamış ama sonra göktürkler diye toparlamış. ne sorulduysa ona cevap vermiş. bir de işin linguizm boyutu, filoloji boyutu var. tabi yazıda hepsine deyinilmemiş bu bakımdan akademik bir açıklamadan ziyade üstün körü ve basitçe bir ulusa sesleniş tadında.
ama bizim acar yazarlarımız yine yapacağını yapmış , magazin muhabirleri gibi koca yazıdan bir paragrafı sündürmüş, kendi zihniyetine meyillendirmiş.
bu bakımdan özetle şunu diyor diyerek bir paragraf kullanılmaz. kullanılmamalı. hayır efendim özetle şunu falan demiyor. bu roman mı ki lan özetle şunu diyecek.
masterını amerikada yapmış bir adam(!)dan da ancak böyle bir yazı beklenirdi zaten. türkiye türklerinin orta asyayla bağını kesmek de ancak amerikanın işine gelir ancak.
bir avuç türk geldi de bütün anadolu'yu zorla türk mü yaptılar? orta asyadan gelen bir çok geleneğimiz hala var. veya bir avuç türk nasıl oldu da koca anadoluya orta asya'dan getirdikleri gelenekleri yaydılar. bu itü profesörü türklerin (oğuzların) çekik gözlü olduklarını mı sanıyor acaba. hiçbir belgeye dayanmadan böyle bir iddaayı nasıl söylebilir. oğuzların orta asyadan akın akın geldiği aşikar. bununla ilgili de birçok belge var.
halk olarak paranoyaklaştığımızın bir akademisyen tarafından nihai ispatı şeklindeki başlık.
bir nev i bokumda boncuk buldumculuk.
vay efendim orta asya göçü bir efsane zaten % 15 i gelmiş onların da ne olduğu belli değil, kısrak başıymış, ata kafam girsinmiş falan. çok bilimsel bu teoriyi gelin beraber inceleyelim.
öncelikli olarak orta asyadan kalkıp avrupaya kadar göç eden türkler yalnızca tek sefere mahsuben, tek bir tarihte, tek bir boy mudur?
bakınız efendiler ortaasyadan yapılan bu türk akınları belki de 1000'lerce yıl sürmüştür. bir dönem hun türkleri ile, bir dönem selçuklular ile, bir dönem osmanlılar ile vesaire. bu bakımdan evet, kanda değişim olmuştur belki de ama türk derken tek bir topluluktan bahsetmiyoruz. 10 larca farklı türk boyundan bahsediyoruz. anadoluda osmanlı devleti kurulmazdan evvel, onlarca türk beyliği zaten anadoluda kendilerini muhafaza etmiştiler.
kimse türklerin uzay sıçramasını keşfedip kendilerini edirneye ışınladığını söylemiyor. elbette binlerce yıllık bir göç ve devamlı süren akınlar var. tek bir türk devleti de yok onlarcası böylesine. günümüzde hala iran'da, avrupa'da, rusya'da değişik türk kökenli toplumlar yaşamakta. göz esnasında topyekün bir geçiş söz konusu değil. bazı bölgelere de yerleşerek ilerlemişler.
ayrıca zaten az bir kısmı gelmiş onlar da gelirken yolda s.kişmişler zaten demek, bir tarihçi bakış açısına sığmaz. bu düşünceyle tüm kavimler göçünü hiçe saymış oluruz.
ama doğrudur, sevişken bir millettir, yolda gelirkken g.tlerini, çüklerini avuçlarıyla kapatarak gelmemişlerdir. elbetteki sevişmişlerdir. yani böyle olunca ne oluyor? türklükten bir şey mi yitiyor.
antropoloji diye bir şey var gözümün nuru. kaldı ki "türklük" genetik bakımdan safkan bir ırk değildir, türklük bir milliyettir. hissiyattır. hissediştir. bu bakımdan neyle neyi ispatlamaya çalışıyorsun diye sorarım ben.
bu tipler önce anadoluda türk yok, herkesle düşüp kalmış ibneler açıklaması yaparlar, sonra da biri çıkıp kafatası ölçünce, kafatasçı, ırkçı, yavşak damgası vururlar. halbu ki aynısını kendileri de yaparlar.
allah akıl fikir ihsan eylesin, profosörü böyle olan ülkede, cahilini tahayyül edemiyorum.
zamanında yarım kan yunanlı bir arkadaşımın, "siz ortaasyadan gelip, yollarda kurtlarla çüküşürken; biz burda ekip biçiyorduk" diyerek açıkladığı olay.
o zamanin kosullari dusunuldugunde mesafe bakimindan gercekten uzak, e savaslar da var, pek de mantiksiz durmuyor. orta asya'dan goc dogru olsa bile zaten, arada onlarda degisik kavim var illaki bir kaynasma olmustur.
itü profosörü timuçin binder'in sabah gazetesine manşet olmuş ve resmi tarih'le oldukça çelişen tespiti.
özetle şunu söylüyor:
"Orta Asya'dan bu topraklarda yaşayanların yüzde 10-15'i gelmiş ve nüfus yapısını da değiştirememişler. Hiç de Orta Asya'dan Anadolu'ya 'bir kısrak başı gibi uzanan'bir durum söz konusu değil. Orta Asya göçü bir efsane. Zaten gelen az sayıdaki insanın geni de çok daha kalabalık yerli toplulukların içinde kaybolmuş. Ayrıca gelenlerin Türk mü, iranlı mı veya Afgan mı olduğunu da bilmek çok zor."
işin en ilginç tarafı , türkiye'de yaşayan pekçok insanın kökeninin türk'ten çok, pers'e ve rum'a dayandığı sözkonusu olmasıdır sanırım. dolayısıyla, yükselen ırkçılığa bakınca, kendisini red eden bir ironi çıkıyor olması bu topraklara has bir durumu ifade ediyor olabilir. bir düşünelim bunu. çok ilginç hakkaten!