pikniğe ya da yeşillik bir yere gidildiğinde yerden bir sopa alınır ve amaçsızca elde tutulur. ara sıra yere vurulur, ara sıra da bir yeri işaret ederken bu sopa kullanılır. aslında hiçbir amaç yoktur.
sanırım iç güdüsel bir olay. daha 4 yaşında piknikte çekilmiş fotoğraflarda bile elimde bir ağaç dalı ile geziyormuşum. ormanın içinden gelecek tehlikelere karşı insanın kendini savunmasına yardımcı olabilecek bir refleks sonucu gerçekleşiyor olabilir. yılanlar için birebirdir mesela.
şimdiye kadar fark etmediğim bu şekilde ifade edildiğini görünce de şaşırıp heyecanlandığım hastalık. evet bende de var. yere vuruyorum sallıyorum filan. bi su birikintisi, kuyu bulursam derinliğini ölçüyorum. babamda da var. onda daha çok var.
çok eski ve dna'mıza işlemiş bir eylemdir ve bu nedenle yarı bilinçsiz bir harekete yol açar. binyıllar boyunca ormanlarda yaşamış olan atalarımız elbette kendilerini savunmak için böyle bir strateji geliştirmiştir. diğer hayvanları ürküten yanan bir ateşin karşısında insanın kendini güvende hissetme duygusu da buradan gelir.
"biraz tarihimizi bilelim" dendiğinde sadece iki toprak ağası ve çöl kabilesinden ötesini bellememiş kafalarda soru işareti yaratır.
tamamen insanın yapısıyla ilgili bir durum. vahşi doğada güenliğini sağlamak ve kendini iyi hissetmek adına yapılan bir davranıştır. bu kapalı bir mekana girdiğinizde herhangi bir tehlike karşısında ordan kurtulmanın yollarını planlamak gibi bir şey.
her orman gezintisinde nükseden hastalıktır. sebepleri belirlenmelidir.
ayrıca adına çok güldüğüm ve muzdarip olduğum hastalıktır. ilk düşüncem bi hayvandan korunmak değil dağ taş tırmanırken destek olması için, otların çalılıkların aralarına uzaktan uzaktan bakmak için kullanmak olur. bi de ne bileyim böyle bi güven, bi anlam katıyor gibi aynı zamanda.
ama hayvan çıkarsa, topuk! şövalye değilim neticede.