yapılmaması gerek eylemdir. mesela ben george r. r. martin'in A Song of Ice and Fire yani game of thrones serisini d&r'dan almak istersem -ki istedim ama alamadım- toplam 112,5 tl'ye ihtiyacım var. ama aynı kitapları gidip bi sahaf'tan veya korsancıdan almak istersem muhtemelen 30 tl'ye tüm seriyi almış olurum.
peki ben neden 30 tl vermek varken gidip ufak parlayan bi bandrol yüzünden aynı kelimelerle yazılmış seriye 112,5 tl vereyim? vermem. gitsin d&r da, o seriyi 30 tl yapsın ordan alayım.
cem yılmaz'ın gösterisinin maliyeti de toplasanız 10 tl değildir, fakat en az 300 kişiye kişi başı 50 kağıttan hitap eder. bu da demek oluyor ki, emeğin hakkını maliyet hesabıyla ölçmek ancak ve ancak bizim türk milletine ait bir özellik olarak kalacaktır.
2,8 lirasını vergiye vermektir.
ama konu kitap orijinal kutsal kitap ise 0,35 lirasını vergiye vermektir.
oku! diye emredilmiş ama bizim ülkemizde neyi okuman gerektiğinle ilgili bir yönlendirme mi var sanki?
- yok öyle bişey, değildir, kedidir kedi diyorsanız eksi'ye.
- adam haklı beyler dağılın diyorsanız artı'ya basınız.
sevdiğin yazarın yazmaya devam etmesini, sevdiğin yazarların kitaplarını basan yayınevlerinin hayatta kalmasını istiyorsan ve paran varsa 4 paket sigara parası karşılığı rahatça yapabileceğin şey. senede alacağın kitap onu geçmez diyeceğim de şu kafadaki adam senede iki kitap alsa kafi.
"kitabın maliyeti..."
vay arkadaş. yazar, emek, eser, entelektüel değer? yok.
ne var? kağıt mürekkep. tamam. madem soluduğun oksijenin ederince ağaç dikelim de maliyetini karşılayalım, ayrıl aramızdan.
35 tl' yi hak etmeyen kitaplar okuyorsanız bu sizin sorununuz. daha kaliteli yapıtlar ve yazarlar okuyun o zaman içiniz acımaz.
para kazanmak isteyen kimse de kitapçı açmaz zaten, çünkü gerçek bir kitapçı vampir serisi satarak mutlu olmaz, gerçek bir yayıncı vampir serisi basarak mutlu olmaz. kitapların maliyeti, vergisi vs. ile karşılığında istenen fiyatlar normaldir. hayatınızda hiç bir kitapçıda çalışmadan, bir kitapçıyla sohbet etmeden dahası bir kitapçıya girmeden d&r' dan kitap satın alarak zaten anlayamazsınız bir kitabın neden 35 tl olduğunu.
iş bankası, yapı kredi yayınları gibi yayınlar banka destekli olduğundan -iyi ki de öyle- daha ucuzdur mesela can yayınlarına göre, ama kaliteli kitaplar o etiket fiyatlarını ediyorlar zaten inanın. sen orhan pamuk' u okuyup anlayamıyorsan ve sonra da ''abi yea ermeniler kesildi dedi diye nobel verdiler yoksa bok gibi yazıyor'' diyorsan zaten git korsan al nasıl olsa bir halt okuduğun yok senin.
bu arada orhan pamuk' u okuyup anlamamak sorun değildir, çok farklı, çok zor bir yazardır zaten ama anlamadığında eksikliği kendinde aramak yerine orhan pamuk' ta aramayadır benim tepkim.
eğer kitap bir seriye ait ise genelde yazarın deli gibi 2 haftada bir kitap çıkartmasına neden olur. Yeni kitapları eskisinin yanından bile geçemez.
paranın insana neler yaptıracağını görmemizi sağlar.
içeriği değicekse verilir çünkü bir emek vardır. boş şeylerse içindekiler beş kuruş etmez emekte yoktur. o kitabın size yararları yanında o para bir hiç gibidir.
bir yazar emek veriyor, bilgi birikimini, tecrübesini, anılarını okurlarla paylaşıyor, eyvallah. Ama bu ülke türkiye. Burada herkesin maddi durumu iyi değil. Herkes bir kitaba 35 lira veremez. Kiminin blr haftalık harçlığı, kiminin fatura parası bu para.
Adam tezgaha gidip bakıyor, 35 lira. Daha sonra durumunu göz önüne getirip kitabı almaktan vazgeçiyor. Oysa kitap 15 lira olsa 10 lira olsa düşünmeden alacaktı.
şimdi şöyle bir soru gelir insanın aklına, eğer bir yazar gerçekten adam gibi bir yazarsa daha çok kitleye ulaşmak mı ister, yoksa 1 kişiye ulaşıp parasını kenara atmak mı?
15 lira olsa belki 10 insan olacak ama 35 lira olsa 2 insan alacak. Hem daha fazla okura hitap edecek, hem daha çok kazanacak. Bir de bu yönden bakılmalıdır.
yayınevlerinin .kme politikasının sonucudur. çoğu yazar kitabın haklarını satıp para peşin kırmızı meşin der. bu sebeble ki piyasaya çıkalı 20 yıl olmuş Şahbaba kitabı bir türlü ucuzlamadı.
iç acıtır. bunda suç devlette midir yoksa kar marjını yüksek tutan yayın evi veya satıcıda mıdır bilinmez ama insanı korsana kendi elleriyle sürüklerler.
kitaba verilen paraya acımak, okuma alışkınlığına ters bir düşüncedir. her öyküde başka dünyalara dalmak ve hayal gücü zenginliği sadece kitapla can bulur. bu sebepten piyasada bulunan rakamlar bence azdır bile.. neticede emek var.
bu arada eğer istanbul veya ankara'da yaşıyorsanız, direk yayınevinden gidip alarak da bu durumu çözebilirsiniz. aradan kitabı satan aracıyı kaldırdığınızda daha indirimli fiyatlara kitaplara ulaşmak mümkün.
