benim adım kırmızı romanını okuduktan sonra yazar olmanın yanında araştırmacı bir kişiliği oldugunu bir çırpıda irdak ettiğim yazar. nitekim talihsiz açıklamalar yaparak türk milletini hayal kırıklığına uğratmıştır. aile içindeki meseleler aile içerisinde çözülmeli dusturunu kazanamamış olması büyük ayıptır. tamam içinde bulunduğun topluluktan, beraber yaşadığın mensubu olduğun milletten rahatsız olabilirsin ama bunu yurt dışında "deklare" ederek neyi ele geçirdiğini dusunuyorsun? hiç kimse kendi hanımıyla çocuğuyla yaşadığı sorunları ulu orta yerlerde "deklare" etmez herşeyin bir yeri zamanı ve uslubu vardır, eğer yersiz ve zamansız yapıyorsan bunun adı reklam kokan hareketlerdir.
orhan pamuka edecek küfürüm kalmadı artık, sadece nihat genç in konuşmasından şu satırları aktarmak istiyorum.
"...bu bir kenara ama adamna gıcık oluyorum kardeşim. sen nasıl bir yazarsın.. halk senle dalga geçiyor, halk sana sinir oluyor, böyle de bir gıcık tipin var. televizyona çıkıyorsun konuşamıyorsun, yaz diyorlar yazamıyorsun, halka iki laf anlatamıyorsun!!"
istihbarat dünyasında "kuş yumurtası üretmek" diye bir değim vardır. Diyelim ki X ülkesinde bundan 20 sene sonra yapmak istediğiniz uzun vadeli bir operasyon var. Bu operasyon için size çeşitli provakatörler lazım ve en güvenilir provakatör kendi yetiştirdiğinizdir. Bu iş için yetenekli ama geleceği parlak olmayan zayıf karakterli bir "yumurta" bulunur. Mesela bu genç üniversitede devşirilir ve aşama aşama önce öğretim görevlisi daha sonrada medya parlatmaları ve şirket sponsorluklarıyla ülkede sözü dinlenen bir Profesör haline getirilir. Gerekirse tüm araştırma ve kitapları da eline hazır olarak verilir. Ülkedeki insanlar bu kişinin yazdığını sandıkları muhteşem eserleri okur ve ona olan saygıları artar. Böylece yumurta kuluçka aşamasını bitirmiş ve çatlayıp güzel bir kuş olma zamanı gelmiştir. Belirlenen zamanda bu profesör medya yoluyla müthiş radikal açıklamalar yapmaya başlar ve tüm ülkeyi karıştırır. Aynı anda kendisi gibi yetiştirilen diğer yumurtalarda farklı faaliyetlere girişirler..
Ferit Orhan Pamuk Beyin (kimsenin bilmesini istemediği göbek adı Ferit'tir) ülkesine bu kadar muhalif olmasını hiç anlayamamışımdır. Hani fakir ve hayatını zorluklar içinde geçirmiş birisi olsa belki anlayacağım ama Orhan Pamuk sülalece aristokrat tabakasına mensuptur ve bugün eleştirdiği devletin çok ekmeğini yemiştir. Mesela dedesi Cumhuriyetin ilk mühendislerindendir ve özellikle Atatürk, inönü dönemlerinde yapılan demiryolu hamlesinde büyük ihaleler alıp kısa zamanda zengin olmuştur. Oğulları bu koca servetin büyük kısmını sefahatle tüketseler de Orhan Pamukun zengin bir hayat sürmesine yetecek kadar servet kalmıştır. Babası deseniz Türk özel sektörünün duayenlerinden Gündüz Pamuk. Amerikanın IBM şirketinin Türkiye'ye atadığı ilk genel müdürlerden. 1959-1964 yılları arasında IBM firmasının tüm devlet birimlerine ve silahlı kuvvetlere sattığı cihazları pazarlayan kişi. 1964 yılından sonra Koç Holding'de Aygaz Genel Müdürlüğü, Koç Holding Plan Grubu Başkanlığı, Arçelik müdürlüğü yapmış ayrıldıktan sonra iki senede PETKiM'in başında bulunmuştur. Yani Orhan Pamukun babası Türkiye'nin başarılı özel sektör yöneticilerinden biri. Bu kadarda değil Gündüz Pamuk ismet Paşanın yakın dostudur ve SODEP'in kurucularındandır. Kısacası Pamuk ailesi dönemlerinde zengin oldukları Halk Partisine büyük bir sadakatle bağlı.
Orhan Pamukun hayatının ilk evrelerine baktığımız zaman koca bir başarısızlık olduğunu görüyoruz. 30 yaşına kadar iki okul değiştirmiş ve sırf askerliğini kısa dönem yapmak için Gazetecilik okumuş bir insan. ilk başlarda ressam olmak isterken sonra yazarlığa sarıyor. Yıllarca evinin odasına kapanarak ödüller alan ama kimsenin para vermek istemediği romanlar yazıyor. Tam artık buraya kadarmış aşamasına geldiği anda sihirli bir değnek değmiş gibi Orhan Pamukun kitapları satmaya ve yurtdışında tanınmaya başlıyor. Peki bu sihirli değnek acaba nerede değmiş olabilir.
Amerika'ya gitmeden önce Orhan Pamuk üzerinde derin etkileri olduğu anlaşılan birisinden bahsetmek lazım. Bu kişi Orhan Pamukun erkek kardeşi Şevket Pamuk. Şevket Pamuk Orhan Pamuğun ilk dönemlerinin aksine oldukça başarılı bir insan. Amerika'da Yale,Berkeley gibi sağlam üniversitelerde ekonomi okuduktan sonra Türkiye'de bir çok üniversitede ders veren Şevket Pamuk Osmanlı ekonomisi üzerinde tanınmış bir uzman. Kendisi pek çok yabancı üniversitede Osmanlı ve Türkiye ekonomisi üzerine dersler vermiş. Bu üniversitelerden en ilginci israil'de bulunan Negev Ben Gurion üniversitesi. ismini israil'in ilk başbakanı,israil'in kurucularından ve hatta anarşik faaliyetleri yüzünden Osmanlı tarafından Filistin'den kovulacak kadar fanatik siyonist olan David Ben Guriondan almıştır. Üniversitenin derslerini MOSSAD'ında ilgiyle takip edip raporlar hazırlattığı bir "Ortadoğu Çalışmaları" bölümü bulunmakta. işte sayın Şevket Pamuk böylesine kaliteli bir bölümde ders verebilecek kadar yetenekli bir ekonomi uzmanımız. Ben Gurion üniversitesinin başında 14 sene Dünya Bankasında çalışmış ve daha sonra bu başarılarından ötürü Rotary ve Lions klüplerinin 2000 yılının adamı olarak seçtikleri Prof.Avishay Braverman bulunmakta. Böylesine başarılı bir ekonomistin yönettiği üniversitede ekonomi dersi vermenin önemini anlamışsınızdır. işte Orhan Pamukun kardeşi Şevket Pamuk bu kadar değerli bir hocamız.
Orhan Pamukun en büyük başarılarından biride dünyaca ünlü IMPAC Dublin ödülünü almış olması.IMPAC tüm dünyada yaygın yönetim danışmanlığı hizmetleri veren bir Amerikan şirketi. Yönetim danışmanlığı adı altında güzel istihbarat hizmetleri verdiği de bilinir. Şirketin başındaki Dr James Irwin irlanda'yı ve kitapları çok sevdiği için böylesine güzel bir ödül ortaya çıkarmış ve her sene başarılı bir yazara bu ödül veriliyor. James Irwin bunun dışında Washintonda bulunan "Center for Democracy" derneğinin de üyesi. Tüm dünyaya Amerikan demokrasisi getirme amacındaki bu derneğin en ilginç siması artık hepimizin tanıdığı Henry Kissinger. Kissinger dendi mi o demokrasinin nasıl geleceğini hepiniz tahmin edersiniz herhalde.
hakkındaki intihal suçlamaları hat safhada olan(ama ben bunu metinlerarasılık olarak yorumlamak isterim), yazar yalçın küçük tarafından acımasızca eleştirilen, sabetaist olduğu idda edilen iyi bir yazar.
dün hardtalk ta fikirlerinin hala arkasında olduğunu , türkiye de hala demokrasi ve fikir özgürlüğü bulunmadığını , muhafazakar ve milliyetçi kesimden nefret ettiğini , bu kesimlerin türkiye nin yolunu tıkadığını öne sürmüş yazarımız ..
romanlarını gerçekten severek okuduğum ve romanlarında gerçekten bana göre inanılmaz bi dil kullanan türk yazar.istanbulda doğup büyümüş bi ara robert koleji bitirdikten sonra amerikada yaşayıp dayanamayıp geri istanbul a dönmüştür.romanları gayet güzeldir işlediği konular olsun üslubu olsun.yalnız çoğu kişi eline 1 tane romanını alıp okumadan hakkında atıp tutmaya devam etmektediryzarın özel hayatıyla hiç ilgilenmedim ve ilgilenmeyi düşünmüyorum.zaten hakkındaki yorumlarım da hep yazar kişiliği hakkındadır kişilerin özel hayatlarında yaptıklarının hiçbirimizi ilgilendirmediğini düşünüyorum bize zarar vermedikçe
sanatçı tarafını beğenmesem de son dönemde demokratik hakkını kullanıp bir şeyler söylemiş olmasından dolayı iğdiş edilmemesi gerktiğini düşündüğüm adamdır. zira niye böyle bir şey söylediğinin açıklaması oscardır , bugüne kadar suya sabuna dokunmamış bir adamsın ne sağa ne sola bulaşmışsın pat diye bir ödül için koca ülkeye bok atılmaz ki! ama attıysa da özgür iradesiyle atmıştır.
önce patavatsızlğından sözde ermeni soykırımı hakkında ileri geri konuşmuştur. sonra gelen tepkiler sonucu özür dilemeye kalkmış, ama arkasını döndüğünde ona arkadan dayanan ab ve ermeni lobilerinin desteğiyle söylevlerinin gerçek olduğuna kendide inanmaya başlamış, ülkede suni gündem yaratarak birilerinin ekmeğine çok güzel yağ sürmüş. ülkemi düşünüyorum deyip avrupalarda türkiye'ye karşı demeçler verip "artık türkiye'ye dönmek istemiyorum avrupada yaşamak istiyorum" diyen sözde aydın