orhan pamuk un delikanlı bir adam olduğu gerçeği

entry14 galeri1
    1.
  1. sikko tanzimat romanlarından, bilumum burjuva evladının yazdığı proleteryayı yüceltme temalı köylü-işçi romanlarından, milliyetçilik ve tarih temalı romanlardan, cumhuriyetçi-bürokratik milliyetçi kafayla yazılmış romanlardan sonra, hasılı atsızlardan, orhan kemallerden, namık kemallerden, peyami safalardan sonra orhan pamuk'un büyük yazar olduğu hakikatinin dışavurumudur. *

    bir türkçü olarak söylüyorum, bi' sessiz ev, bi' yeni hayat okuduğum en iyi on roman arasındadır anasını satıyım. bir insanın, hayattaki ufak ayrıntılara dair vurgulayabileceği şeyleri mükemmel bir şekilde anlatması, kişinin iç dünyasını nasıl anlatacağını çok iyi bilmesi; bir de sikik kült roman ağzının dışına çıkmasıyla orhan pamuk delikanlıdır arkadaş. altını çiziyorum bir türkçü olarak.
    4 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. (bkz: delikanlılığın kitabını yazmış yazar)

    o kadar değilse de, çok iyi bir romancı olduğunu düşünüyorum ben de.

    ekleme: son bir ikisi hariç bütün romanlarını okumuş birisi olarak...
    1 ...
  5. 4.
  6. biliyor musunuz, orhan pamuk hiç müzik dinlemezmiş müzikle alakası yokmuş, ama suzanne vega'yı ve özellikle 'tom's diner'ı çok severmiş. hem romancı, hem müzikle alakası yok... hem vega seviyor, hem de favorisi tom's diner...

    adam hakikaten çok severmiş tom's diner şarkısını. şarkıyı sevme sebebi de, hayat hikayesiyle kesişmesi… şöyle ki; orhan pamuk tom's diner'da, daha bu şarkı yokken, aynı şarkıda anlatıldığı gibi otururmuş. orada akşam ve öğle yemekleri yermiş. tom's diner, new york'ta columbia üniversitesi'nin civarındaki en ucuz lokantadır. broadway'de ana cadde üzerindedir. orhan pamuk 1985'te new york'taymış ve günlük harcamasını on dolar olarak hesaplarmış. bunun içinde kitap ve sinema giderleri de varmış. karısıyla birlikte böyle yaşarlarmış. “kara kitap"ı yazıyormuş o zamanlar. bu tom's diner'a yürüyüş mesafesi dört dakika olan kütüphanede çalışıp saat 3 civarı bir mola verirmiş. anlattığına göre o molalar çok eğlenceliymiş. bir new york times alıp tom's diner'a gidermiş. masasına da bir tane sütlaç söylermiş. tom's diner'ı işletenler rum oldukları için menüde sütlaç bulunurmuş. bir de 45 sentlik kahve içermiş. kendisini memleketinde hisseder ve çok mutlu olurmuş.

    bugünkü gibi meşhur bir yazar hayatı yaşamadığı zamanlar tabii. kimse kendisini aramıyor, röportaj, söyleşi vesaire şeyler için kapısı zırt pırt çalınmıyor. karısı doktora yapıyormuş. orhan pamuk da karısı ve bir-iki türk hariç kimseyi görmezmiş. columbia üniversitesi kendisine çok kibar davranırmış. türkçe pratik yapmak isteyenlerin geldiği bir ders varmış ve kredi alınmayan o dersin karşılığında orhan pamuk'a iki metreye bir metre hücre gibi bir oda vermişler. kara kitap'ın çoğunu orada yazmış. karısıyla her gün akşam yemeklerine de tom's diner'a giderlermiş. zamanla şarkıdan haberi olmuş, suzanne vega'yı da çok sevmiş. orhan pamuk, vega'nın sözlerini çok şiirsel bulduğunu söyler. cinsel olarak kafasındaki -herhalde bilinçaltına gömülmüş- kadın tipine denk düştüğünü belirtir. orhan pamuk'un tarif ettiği kadın tipi şöyle bir tarife denk düşüyor: “hafif oğlanımsı, ince ve uzun boylu, entelektüel kadın tipi.”

    bir gün suzanne vega konseri olduğunu görüyor ama konserine gitmek istemiyor. kendisi ilginç bir şekilde bu tür şeylerin çok mahrem olduğunu, eğer bir konuda çok bilgi sahibi değilseniz, oradaki sevgileriniz bilgiden, denenmiş, sınanmış tecrübelerden çok, kişisel saplantılarla sahiplenmek olduğunu düşünüyor. suzanne vega'ya sevgisinin irrasyonel mahrem bir yanı olduğunu söyleyip bu sevginin açık, aydınlanmış bir sevgi olmadığını belirtiyor. bu orhan pamuk'a göre başka bilgilerle desteklenen ve düz bir mantıkla başkalarıyla paylaşılabilecek bir şey değil... bu yüzden onu bir konserde kalabalık içinde görmek kendisine tuhaf geldiği için konserine gitmemeyi tercih ediyor. ama daha önemli sebebi, bir konsere gitmek için nereden bilet alınacağını, saatinin nereden öğrenileceğini, kiminle temasa geçileceğini bilmemesi. konser bileti almak, vakko'dan gidip dondurma almak gibi korkutucu bir şey kendisi için!

    hayat orhan pamuk'tan vakko'dan dondurma almaya korkan bir adam yaratmış! zenon'un paradoksları gibi bir adam orhan pamuk. hayal gücü korkunç bir şekilde hareket halinde, ama fiziksel olarak bilet alamayacak kadar yerinde ve sabit.
    0 ...
  7. 5.
  8. orhan pamuk için pencere açana teşekkürler.
    0 ...
  9. 6.
  10. orhan pamuk için pencere açana teşekkürler.
    0 ...
  11. 7.
  12. orhan pamuk aslında dünyayla ilgisi olmayan takık bir otistik kafayı bir zamanlar romana takmış onun dışında her şeye dünyası kapalı. normalde bir insan ben müzik dinlemem dese ya geri zekalı ya akıl hastası yada saçmalıyor dersin. bu zevksiz yazıya takık bir nerdi aldılar bir hemingway yapmaya kalktılar olmadı tutmadı sıçtı. bu tekerleksiz hawkingin yazdıklarından ne bir zevk alıyorum ne okuyorum boşa vakit kaybı.
    0 ...
  13. 8.
  14. orhan pamuk' un çoğu insan gibi bakmak yerine görmeyi başarabilen ender insanlardan biri olduğuna inanıyorum. bazılarının aksine görebildiği ve anlayabildiği için her zeki ve usta yazar gibi varoluşsal sorularla dolu olduğunu düşünüyorum.
    ve evet, delikanlı bir adamdır gerçekten de.
    1 ...
  15. 9.
  16. ohhoo etraftaki detayları uzun uzun betimleyerek her yazan çok büyük bir yazar oluyorsa ve siz türkçe okuduğunuz için bunu ilk orhan pamukta görüyorsanız böyyük yazarmı olunuyor.
    0 ...
  17. 10.
  18. 11.
  19. Demek ki bu tanımlayamadığım şahsiyet ödül almak için her şey mübah ama yine de tırıvırı, geçecen bunları dayı.!
    1 ...
  20. 12.
  21. 13.
  22. batının kiralık kalemiyle tehciri soykırım gibi göstermeye kalkıp nobeli kapan biri benim gözümde adam bile değildir yazar olsa nolur olmasa nolur. böyle zibidilere bide aydın diyorlar. git Refik Halit karay'ın 100 sene önce kaleme aldığı memleket hikayelerini oku bu heriften bin kat daha iyidir. adam gibi kitap okur hiç olmazsa bari memleketini tanırsın..
    1 ...
  23. 14.
  24. Konunun delilanlılıkla bağı ne zaten bu boktan kelimeye ne anlam verir ne kullanırım da düzenli olarak edebiyat okuyan ve takip eden biri olarak ve tüm romanlarını okumuş biri olarak diyebilirim ki Orhan pamuk yaşayan en büyük 3 yazardan biridir. (Diğerleri llosa ve coetzee)
    Nobel aldıktan sonra bariz vitesi düşse de tam da tanım entrysinde örnek verildiği gibi yeni hayat, sessiz ev bunlara ilave yapayım cevdet bey ve oğulları, masumiyet müzesi büyük romanlardır.
    Nedense batıda ünlenmiş benim adım kirmızı ve edebiyat çevrelerince en baba eseri görülen kara kitap'ı bunlar kadar sevmedim.
    Nobel sonrasında kafamda bir tuhaflı iyi.
    Son iki kitabı çöp
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük