orhan kotan

entry15 galeri0
    15.
  1. çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
    çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum
    ve kederin
    ve solgun yüzlü işçilerin üzerine
    dağbaşlarının hırçınlığı savruluyor benden.
    çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin
    çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak
    miting afişleri
    cesur pankartlar
    ve binlerce militan
    derin denizlerin aydınlığı
    zorlu sabahlar
    gökyüzü ve lâle
    sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata.

    çünkü ben sevdiğim kızı
    yaşamak gibi
    ki şiirini yazamayan
    ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi
    binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi
    zincirlere vurulan
    savaşlara yollanan
    vergilere bağlanan halkım gibi
    felç olmuş yalnızlıklara bırakarak
    büyük acıların ve gözyaşının içine bırakarak
    şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı
    devrim türkülerini
    ve başkaldırmayı öğreten dudaklarını
    bir kere olsun öpemeden
    bir kere olsun tutamadan kaygısızca
    serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini
    hatta boynunu ve ayak bileklerini
    bilemeden bilemeden bilemeden
    vurdum yüreğimi şanlı kavgaya
    barışın ve özgürlüğün dağlarına yürüyorum işte

    yiğitsen uslandır beni
    ey yasakların
    kahpeliğin
    ve soygunların koruyucusu
    türkü çağıran kızlarımı sustur
    ve kahraman oğullarımı,
    mezar kaza kaza kederli, kızgın
    tohum serpe serpe hünerli
    ve sömürüle sömürüle bomboş
    ve açlığın
    ve zulmün izlerini
    derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
    nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
    mavzerlere sarılan ellerimi
    zincirlere vur gücün yeterse.
    ama adına yaşamak dersen
    re-zil-ce

    çatlayan tomurcuğun
    doğan çocuğun çığlığını duymadan
    gül benizli sevgilinin

    titreyen göğüslerini öpmeden doya doya
    korka korka
    yana yana
    her gün biraz daha derinden
    her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
    aç ve arkasız
    köpekleşerek
    yaşamak dersen
    bu yürek
    çat diye çatlasın be!

    kirsiz passız arı duru özümüz
    namussuza kanlı hançer sözümüz
    çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
    bulana yürüyene bin selam olsun

    gelgelelim parlayan güneşi
    emekçi halkların
    kahraman halkların güneşini
    şehvetle içine dolduran toprak
    şimdi sımsıcak
    şimdi ulaşılmaz
    şimdi olgun meyvalarla dolu
    bahar bahçelerini salmaktadır dünyaya,
    ve gül benizli sevgililerin dudaklarında hayat
    bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır,
    bıçak kemiğe dayandığı
    ok yaydan fırladığı için değil
    bu bezirgan saltanatı
    bu zulüm bitsin diye

    ağaran günler için
    yeni bir dünya uğruna
    yüzlerinde cesaretin onuru
    ve imanlı gücü dövüşen dünyanın
    emperyalizme karşı dövüşen dünyanın
    ve ölüme
    gülerek koşan genç savaşçıların
    al bayrakları dalgalansın
    dalgalansın dalgalansın
    kinle boğuşan yorgun yüreği
    aydınlansın diye anamın.
    felaketler geçirmiş anamın
    dişleri dökülmüş kederli ağzı
    ağlamaya hazır gözleri
    safrası
    ve sonsuz
    ve dağlar eriten sabrı,
    merhameti
    yani bir bütün halinde insanlığımız
    yunsun, arınsın diye duru pınarlarda
    alın terinin namusu kurtulsun diye
    kurtulsun diye sıcak somun
    acı soğan
    ve çiçekli basmalar
    ahdettik
    vefa ettik
    kelle koyduk
    ölen ölür dostlar
    düşmanlar heyy
    kalan sağlar.
    0 ...
  2. 14.
  3. mecrada kan duyuruları dışında uzun zamandır yazmıyordum.
    bakıyorum herşey bıraktığımız gibi aynen devam ediyor.

    çalışırken, youtube'dan rastgele şarkılar dinliyorum.

    eskilerden ahmet kaya'dan Gururla Bakıyorum Dünyaya çalmaya başladı.

    şarkının Sözlerini, çoğu şarkıda olduğu gibi ahmet kaya veya yusuf hayaloğlu sanıyordum.
    google'dan bir dolu şarkı sözü sitesinde birşey yazmıyordu.

    burda ne varsa, sözlüklerde var. Uludağ ve ekşi'den orhan kotan'a ulaştım.

    https://eksisozluk.com/orhan-kotan--263743?p=2

    kürt hareketinin içinde, pkk cesurca karşı durabilmiş namuslu mütevasi sessiz bir şairle karşılaştım.
    kemalist sol bir yurtsever olarak, kalksa gelse otursak konuşsak belki çoğu konuda anlaşamazdık.
    ama şüphem yok karşımda namuslu bir adam var.
    ekşi'de be burda hakkında yazılanlara eşinin yazdıklarına baktım.
    tek şiir kitabını da bir şekilde bulacağız artık, farz oldu.

    ömrünü kürt hareketine vermiş bir adam, içinde katılmadığım dizeler olsa bile
    türkçenin en güzel kelimelerini bir araya getirmiş.
    Başka bir kürt güzel, burdan gitmek zorunda bırakılarak gurbette yiten güzel adam ahmet kaya'da seslendirmiş bu güzel sözleri.

    binlerce yıllık anadolu toprağının gücü bu. öyle veya böyle kardeşce yaşayacağız bu topraklarda.
    başka bir yol yok.

    iki namuslu ve güzel adam ahmet kaya ve orthan kotan'ın önünde saygı ile eğiliyorum.



    Gururla Bakıyorum Dünyaya

    birer birer biner biner biner ölürüz
    yana yana ahh döne döne yine geliriz ay canım
    biz dostu da düşmanı da elbet biliriz
    vurulup düşenler canım darda kalmasın ay gülüm

    çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
    çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum
    ve kederin
    ve solgun yüzlü işçilerin üzerine
    dağbaşlarının hırçınlığı savruluyor benden.
    çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin
    çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak
    miting afişleri
    cesur pankartlar
    ve binlerce militan
    derin denizlerin aydınlığı
    zorlu sabahlar
    gökyüzü ve lâle
    sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata.

    çünkü ben sevdiğim kızı
    yaşamak gibi
    ki şiirini yazamayan
    ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi
    binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi
    zincirlere vurulan
    savaşlara yollanan
    vergilere bağlanan halkım gibi
    felç olmuş yalnızlıklara bırakarak
    büyük acıların ve gözyaşının içine bırakarak
    şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı
    devrim türkülerini
    ve başkaldırmayı öğreten dudaklarını
    bir kere olsun öpemeden
    bir kere olsun tutamadan kaygısızca
    serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini
    hatta boynunu ve ayak bileklerini
    bilemeden bilemeden bilemeden
    vurdum yüreğimi şanlı kavgaya
    barışın ve özgürlüğün dağlarına yürüyorum işte

    yiğitsen uslandır beni
    ey yasakların
    kahpeliğin
    ve soygunların koruyucusu
    türkü çağıran kızlarımı sustur
    ve kahraman oğullarımı,
    mezar kaza kaza kederli, kızgın
    tohum serpe serpe hünerli
    ve sömürüle sömürüle bomboş
    ve açlığın
    ve zulmün izlerini
    derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
    nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
    mavzerlere sarılan ellerimi
    zincirlere vur gücün yeterse.
    ama adına yaşamak dersen
    re-zil-ce

    çatlayan tomurcuğun
    doğan çocuğun çığlığını duymadan
    gül benizli sevgilinin
    titreyen göğüslerini öpmeden doya doya
    korka korka
    yana yana
    her gün biraz daha derinden

    her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
    aç ve arkasız
    köpekleşerek
    yaşamak dersen
    bu yürek
    çat diye çatlasın be!

    kirsiz passız arı duru özümüz
    namussuza kanlı hançer sözümüz
    çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
    bulana yürüyene bin selam olsun

    gelgelelim parlayan güneşi
    emekçi halkların
    kahraman halkların güneşini
    şehvetle içine dolduran toprak
    şimdi sımsıcak
    şimdi ulaşılmaz
    şimdi olgun meyvalarla dolu
    bahar bahçelerini salmaktadır dünyaya,
    ve gül benizli sevgililerin dudaklarında hayat
    bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır,
    bıçak kemiğe dayandığı
    ok yaydan fırladığı için değil
    bu bezirgan saltanatı
    bu zulüm bitsin diye

    ağaran günler için
    yeni bir dünya uğruna
    yüzlerinde cesaretin onuru
    ve imanlı gücü dövüşen dünyanın
    emperyalizme karşı dövüşen dünyanın
    ve ölüme
    gülerek koşan genç savaşçıların
    al bayrakları dalgalansın
    dalgalansın dalgalansın
    kinle boğuşan yorgun yüreği
    aydınlansın diye anamın.
    felaketler geçirmiş anamın
    dişleri dökülmüş kederli ağzı
    ağlamaya hazır gözleri
    safrası
    ve sonsuz
    ve dağlar eriten sabrı,
    merhameti
    yani bir bütün halinde insanlığımız
    yunsun, arınsın diye duru pınarlarda
    alın terinin namusu kurtulsun diye
    kurtulsun diye sıcak somun
    acı soğan
    ve çiçekli basmalar
    ahdettik
    vefa ettik
    kelle koyduk
    ölen ölür dostlar
    düşmanlar heyy
    kalan sağlar

    Orhan Kutan
    0 ...
  4. 13.
  5. düşünsel bir resmi müthiş imgeleme gücüyle, sözcüklere giydiren, öyle vurucu, sarsıcı bir anlatım. insanın nefessiz dinledigi, bulundugu ortamdan baska dünyalara yolcuk ettiren bir sair. ne mutlu bir insanın böyle derin izler bırakıp gitmesi. birde ahmet kayanın sesi ile.. müthis
    1 ...
  6. 12.
  7. --spoiler--

    Nabzım Bir Devrim Sabahında

    Asi karagahların uğultusudur
    Sabahın seher vaktide
    ilk tomurcuk çiçeğe durur
    Doğrulunca arkadaşlar sığınaklardan
    Kıpırdanınca dünya
    Ve halklar
    Sırtsırta vurunca
    Davranırım
    Davranırım coşkuyu omuzlayarak.
    Hücrelerimde volkanik zelzeleler
    Ve gözlerim ışıltısında
    Taze bir fidandır yaşamak
    Mağrur, ılımlı, taze bir fidan.

    Kahrın penceresini aralayarak
    Hınçla giriyorum dünyaya
    Yaşlı küre çatırdıyor ağırlığımdan
    Ve karşı koyuyor bana
    Adi masallar anlatarak
    Saray artıkları
    Oysa anamın ak saçları şahidimdir
    Şahidimdir doğumdan giden gelinim
    Ve karanlık fatihalarıyla
    Çocuk mezarlıkları.
    insan yumuşacık cinayetler düşüne bilir
    Allahı düşüne bilir
    Ve meczup kralları
    Mihrapların derin manasına oturabilir
    Ama acayip gelir nedense
    Gökyüzü böyle sonsuz
    Toprak böyle bereketli dururken
    Cesetlerle dolu muhaceret yolları
    Açlık
    Ve insan soyunun sefaleti.

    işte oyüzden işgal ordularından çözülen müfrezeler
    Kahraman milislere bağlar atardamarlarını
    işte bu yüzden korkusuz dolaşır
    Militanlar başşehrin sokaklarında
    Ve çekilmiş bir hançer gibi ışıldar
    Ve bana kanayan yaralarından
    Onikiye çakılmış bir kurşun olarak
    Devrim
    Her günün yirmidört saatinde.

    Eyy günahkar dünyanın yüzakı
    Sevdalıyım sana.
    --spoiler--
    3 ...
  8. 11.
  9. --spoiler--
    " ... ubeydullah nehri derler adıma
    acılıdır birinci yanım
    ikinci yanım cinayet
    üçüncü yanım zinadandır
    işkencedir
    dördüncü yanım akıl sır ermez
    göz görür
    dil söylemez
    beşinci yanım bebeğimin kaderi
    altıncı yanım bir cehennemdir
    umuttur
    sevdadır yedinci yanım
    sekizinci yanım bilinmez
    dokuzuncu yanım kölelikten
    onuncu yanım ihanettendir. "
    --spoiler--
    2 ...
  10. 10.
  11. ölümünün 15. yılında eşi mehtap bora kotan'ın (-ki benim de teyzem olur) kaleme aldığı bir yazı ;

    "değerli dostlar,

    orhan kotan’ı kaybedeli 15 yıl oldu. bu süre içinde orhan hakkında yazılar yazıldı, yorumlar yapıldı ve bir dolu dedikodu da üretildi ve ben hep sustum. 25 yıllık evliliğimiz sürecinde yalnızca onun eşi olarak değil aynı zamanda bir dava yoldaşı olarak, hiç kimse onu benden daha tanıdığını iddia edemez diye düşünüyorum.

    bizim evliliğimiz öyle alışılmışların da dışında bir şeydi. benimle tüm düşüncelerini paylaşırdı… uzun ama yorucu olmayan tartışmaların sonunda (ki orhan’ı tanıyan herkes bilir) o uzun ve noktasız konuşmalarına başlayınca kapıyı kapatıp odayı terk ettiğim çok olmuştur; çünkü beynim yorulurdu sanki ama o saatler sonra yeniden kaldığımız yerden başlardı... sinirleri yatışmıştır... tez aynıdır... ama sunum şekli başka olmuştur.

    orhan’ın benden gizli hiçbir şeyi olmamıştır. her zaman dürüst, her zaman açık sözlü (acımasızdı o noktada) lafı evirip çevirerek söylemesini hiç bir zaman beceremedi... dobra dobra… bu yüzden de gerçek dostları çok azdı.

    orhan kotan çok farklı bir insandı. şu 60 yıllık yaşamımda onun kadar dürüst ve yürekli bir başkasını görmedim.

    orhan ile beraber yaşamak onu anlayarak yaşamak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey de değildi. çünkü gündelik olaylar, çocuk, geçim gibi konulardan kendini soyutlamıştı ve onun için yalnızca ezilen ve sömürülen kürt halkının kurtuluşu bir anlam taşıyordu. onunla yaşamanın bir diğer zorluğu daha vardı: onun yanında hiç kimse hakkında konuşamazdık... çok sinirlenirdi: “susun, kendisi burada yok!” diye azarlardı bizi. ben ona küçük masum yalanlar da söyletmeyi hiç bir zaman başaramadım; hani şöyle..''…kusura bakmayın bu akşam evde değiliz yarın olabilir mi ?” yerine ''yok bu akşam gelme sana ayıracak zamanım yok bu aralar” derdi, utanırdım.

    orhan çok okur ve çok araştırırdı. bütün ortadoğu tarihini en ince detaylarına kadar bilmesi sayesinde tespitleri ve yorumları doğruydu. o rızgari’ler o öyle günlük gazetelere ve başkalarının kalıplaşmış tezlerine göre yazılmadı.

    orhan kotan tüm varlığını ezilmiş ve zulme uğramış halkların mücadelesine adamış bir insandı.

    orhan, öyle günlük sağdan sola esen rüzgârlarla duruşunu, yazılarını ve yorumlarını değiştiren sıradan ve ucuz bir politikacı değildi. aslında ve bence o, hiç bir zaman politikacı da olmadı... olmak da istemedi ve zaten beceremezdi de. çünkü o günlük politikayla uğraşanlar ki ben de onlarda biriyim, şartlara ve duruma uygun laf söylenmesi gerekir... sıkıştıklarında yalan atmayı… lafı evirip çevirerek hiç anlaşılamaz bir hale getirmeyi bilmek zorundadırlar (zor bir zanaattır!) işte onun için ısrarla diyorum: orhan kotan bir politikacı değildi.

    bence orhan, kürt halkının kurtuluş mücadelesinin gerçek teorisini yazmış ya da yazabilmiş tek insandır.

    orhan’ın geçmişin de bir gılala vardır, bir komal vardır ve bir kürdistan press vardır.

    kürdistan press, kürtlerin yurt dışında ortaya koyduğu ve onu tüketen nadide bir oluşumdu.

    orhan 18 yıl çok ağır hastalıkların pençesinde yılmadan usanmadan “yeter artık” demeden hep kürt halkının kurtuluş mücadelesine yurt dışından en iyi şekilde katkıda bulunabilmenin çabasında olmuştur. kürdistan press'te bir çok insanın alın teri vardır. orada yalnızca beş arkadaş değil pek çok insan elinden geldiğince katkıda bulundu. çünkü işin önemini kavramışlardı. bu arada işin önemini başka şekilde kavrayanlar da vardı! kişisel hesaplar... küçücük hesaplar... ben buradan ne çıkarabilirim kendim için hesapları... ve bu insanların arasında çok hasta, çok saf ve dürüst ve tüm çevresindeki insanlarında hep kendisi gibi idealleri olduğunu sanan orhan.

    iki böbrek nakli… iki kez yapılan açık kalp ameliyatları, yıllarca diyaliz makinesine bağlı yaşamasına rağmen hiç bir zaman mücadele hırsını kaybetmedi. orhan’ı bitiren onun en yakınım sandığı en çok güvendiği insanların ihaneti olmuştur.

    orhan’ın dayanma ve yaşam gücünü bitiren şey o en çok güvendiği bazı insanların basit para hesapları, bayağı kişisel çıkar paniklenmeleri olmuştur. orhan tükendi en sonunda. ben bunu çok iyi biliyorum. dayanma gücü kalmadı çünkü onun alışık olmadığı mücadele edemeyeceği bir sürü mide bulandırıcı olaylar cereyan etti. ama detaya girmeğe gerek görmüyorum.

    bu arada merak ettiğim bir şey var: kürdistan press’in dijitalleştirilmesi çalışmalarında neden yalnızca iki kişinin adı geçiyor? diğer arkadaşların adı neden geçmedi ? bunu merak eden yalnızca ben değilim onu da eklemek isterim.

    şimdi gelelim kürt ve kürdistan meselesine ve kendi kendimize soralım: peki şimdi ne olacak? ne nasıl yapılacak ve kimler yapacak? ve işte şimdi orhan kotan olmalıydı diyen çok dostlarım olduğunu biliyorum.

    satırlarımı bağlamadan herkesten küçük bir ricam var:

    eğer elinizde rizgari 9 var ise onu bu aralar bir kez daha okuyun derim.

    saygı ve sevgilerimle.

    mehtap bora kotan"
    1 ...
  12. 9.
  13. ilkokul arkadaşımın amcası olan şair. derin yazıyor, içli yazıyor. imgelerini seviyorum. şiirleri ahmet kaya tarafından yorumlanınca ayrıca tadından yenmez oluyor.
    2 ...
  14. 8.
  15. efendim şu cümle otomatikman tanımlıyor kendisini:
    (bkz: sosyalist, erotik, kürt şair)
    4 ...
  16. 7.
  17. nette şiirlerine zor ulaşacağınız şair, ahmet kaya ile fazlasıyla andığımız.
    1 ...
  18. 6.
  19. 9 Temmuz 1998 tarihinde, Karolinska hastahanesinin ıssız odalarının birinde, hayata veda etmiştir.
    Çoğalt gecenin kapılarını
    zulmun kasaturalarını
    acıyı ve hüznü
    ve ihaneti çoğalt
    artık kendimizi yargılayabiliriz.
    2 ...
  20. 5.
  21. ahmet kaya'nın gözlerim bin yaşında isimli şiir albümünde okuduğu 26 adet şiirin şairi..
    1 ...
  22. 4.
  23. bu sevda isimli şiiri..

    seni..
    gök gözlü çocuklar,
    nazlı gülüşlerde verir.
    bu sevda sağ komaz beni..
    sağ komaz,
    beni öldürür..
    3 ...
  24. 3.
  25. 2.
  26. 1.
  27. ahmet kaya'nın bazı şarkılarının söz sahibidir. zamanında oluşan rizgari hareketinin önemli isimlerindendi. türkiye'de yayımlanmış tek şiir kitabı Gururla Bakıyorum Dünyayadır.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük