bir ara galatasaray'ın milli takıma giden tek oyuncusuydu. galatasaray kötü bir dönemden geçiyordu o aralar. galatasaray'ın yüz akı başlığıyla verilmişti tabiki haber.
22 ağustos 2010 galatasaray bursaspor maçı , 19 ağustos 2010 galatasaray fc karpaty lviv maçı ve daha niceleri maçlar sonrasında kendisinden takımımda oynarken ettiğim beddualardan, küfürlerden dolayı özür dilemek istediğim futbolcudur. Senin çok kötü bir sol bek olduğunu düşünürdüm, ayda yılda bir orta açardın ama gerçekten açardın, sol kanattan bindirmelerin az olurdu ama olurdu, defansta müdahelen oluyordu en azından... işte bu sebeplerden dolayı senden özür diliyorum, senin galatasaray'a gelmiş en kötü sol bek olduğunu düşünürdüm ama beterin beteri varmış.
Bucaspor gerek Süper Lig'e çıkış macerası gerekse Bülent Uygun'la yaşadığı sorunlarla adını oynadığı toptan farklı şekilde duyuran bir takım olarak küme düşmeme mücadelesi veredursun, Orhan Ak da varolma mücadelesi veriyor...
Kocaelispor çıkışlı Orhan, PAF'ta ilk çıktığı maçta Galatasaray'ı 3-1 yenen takımının son golünü atar... O sezon as takıma da yükselir, forvet oynadığı sezonda toplamda 11 gol atar... Romanya-Türkiye maçında gol attığı 1997-98 sezonunda biraz gol bazında pasif kalır; 5 gol atar... Kuşadasıspor'a gönderilir, Lig B Klasman'da bilenir ve Kocaelispor'a döner. Gol olarak tükendiği sezonlar yaşar. Defansa adapte olmuştur sadece, arada 2000-2001 yılında milli formayla Macaristan'a gol atar, 2 sezon sonra Galatasaray'a transfer olur. ilk golünü 31 Ocak 2004'te Antep filelerine bırakır... 3-0 kazanırlar. 2-1 yenildikleri Beşiktaş derbisinde de gol atan Orhan, bir sonraki sezon da 3 gol atar ve derin bir sessizliğe bürünür...
Sol bek yapılmaya çalışılır, bunu bilen Galatasaray taraftarı da nedensizce mevkisi haricinde oynatılmakta inat eden Orhan'a tepki gösterir. Adam küser, futbola da küser... Ankaraspor'a kiralanır... Aynı kaderi yaşadığı Necati Ateş çıkıp ikide bir demeç verirken o sadece burukca gülümser objektiflere. Biliyordur, dönüşü olmayan bir yoldadır artık. Tek yapabileceği, yeniden bir kariyer inşa etmektir. Sakatlanır, uzunca bir süre kopar sahalardan...
Antalyaspor forma giydirir Orhan'a. 2 yıl forma giyer Orhan. 2008 - 2010 arasında önce 15, sonraki sezon 28 maça çıkar. Toplam beş gol atar ve hiç şüphesiz bu gollerin en güzeli attığı son goldür: 11 Aralık 2009, Antalya Atatürk Stadı, rakip Galatasaray. Kariyerinin rövanşını alırcasına kornerden gelen topa hırsla yükselen bir Orhan ve dakikalar 7'yi gösterirken öne geçen Antalyaspor. Jedinak'ın golüyle 2-0'a gelen maçı Galatasaray yabancı oyuncularıyla 3-2 çevirir ama Orhan muhtemelen içi rahat bir şekilde evine gitmiştir o gece. Elinden gelenin en iyisini yapar.
Bucaspor'la yeni bir sayfa açar Orhan, ama başta da dedim ya; "kötü günler, bizi bekler"... Etkisiz bir takım, saha dışı faktörler... Ve takımı sırtlayan Orhan Ak.
Kocaelispor günleri gibi, elini taşın altına sokan; rakibi "ısıran" oyunuyla puanlar koparma savaşı veren azimli bir oyuncu o. 11 maça çıktığı Bucaspor'un en golcü oyuncusu olan Orhan Ak'ın gol attığı maçları Bucaspor kaybetmiyor: 3-2'lik Gençlerbirliği maçı, 1-0'lık Türkiye Kupası'nda Konyaspor maçı ve bu hafta... Eski takımını pas geçmeme ekolünün temsilcisi olma yolunda ilerleyen Orhan, 89. dakikada sahadaki tek golü atarak kümede kalma yolunda da büyük bir adım atmış oldu.
Kariyerinin en ilginç noktalarından birisi, Arda Turan'la ev arkadaşlığı olduğu dönemlerdedir sanırım. Zira Arda bir röportajında “Öz ağabeyim gibi. insanın kanı kaynar ya! Ev aldı, beraber oturacağız şimdi. Çok sağlam karakteri var. Bana hep çok destek verdi. Bvlgari saat hediye etti, Louis Vitton çanta hediye etti. Hayatı öğretiyor bana. Gezdiriyor beni.” diye anlatmıştı Orhan Ak'ı... Ve bu röportaj bir süre spor medyasında alay konusu olmuştu...
bir sezon daha galatasaray da kalsaydı belki arda yı adam ederdi. stoper olarak oynatılsaydı bugün gökhan zan ın yerine kadroda yer alıyordu büyük ihtimalle.
17 eylül 2012 beşiktaş sb elazığspor maçının son saniyelerinde yaptığı hareketle kabullenememek kelimesinin sözlük anlatımını görsel olarak bizlere aktaran sporcumsu adam. gittiği hiç bir takımda dikiş tutturamamış, işi futbol olmayan topçu.
yazın her günü reina, supper vb kulüplerde yanında 3 4 erkek arkadaşıyla eğlenirken görebileceğiniz futbolcu. etrafataki yer alan insanların yanındaki kızlara da laf attıkları görülmüştür. akabinde dayak yediklerine de şahit olunmuştur.
Mehmet özdilekin ilk sezonunda mucize eseri ligde kalan ve belkide son 20 yılda ligde kalabilmiş en zayıf takım olan antalyasporda adam yokluğundan stoper oynamış cengâver. yeteneksizdi ama savaşçıydı, takımın ligde kalmasına büyük katkı sağladı.
yıllarca galatasaray da afedersin yarrak gibi top oynamış simdi de Başakşehirspor da top tepmeye çalışan part time olarak da emre Belözoğlu nun silahlı korumaligini yapan zat.
çok düzgün pas verebiliyormus gibi arada topukla pas vermeye calisirdi hepsi de taça giderdi amk.
o değil de fenerbahçe maçına kadıköy de hazirlaniyor herhalde.. gece gunduz emre ile takilmalar felan...