kocası tarafından her fırsat bulduğunda sikilen kadındır. sevişmeleri olmamıştır, sevişmenin ne demek olduğunu bilmemiştir... ve yazıktır ki günün birinde karşısına gerçek bir erkek çıktığında "kadının doğasında" pek de barınmayan(en azından evlilik anlamında) "ihanet" ile tanışması muhtemeldir. sonra adı "orospu" olur ve öyle de kalır. bakkalından, manavına, imamına, kuruyemişçisine kadar hepsi için de "orospu" denilen soyut nitelemenin, ayaklı ve kanlı-canlı yaşayan örneğidir.
erkek ise bu durumda mazlumdur, gariptir, ihanete uğramış bir mağdur nihayetinde. erkek olmak, taşıdığın takavat ile veyahut ortalığa saldığın emir kipiyle kurulmuş cümlelerle mümkün değil(en azından salt bunlar yeterli değil). ibnelerin de bir çoğunda aynı takım mevcut ama iş görmüyor. sen kadınının ruhundan anlayacaksın... amaç olmayacak hiçbir "sevişmek". sevişmeyi bir araç yapacaksın. ona daha sıkı sarılmak için, ter damlacıklarının, tenindeki dokulara işlemesi için bir araç. hem böylece kadınını sürekli teftiş etmene de gerek kalmaz. bilecek ki dünya üzerindeki hiç bir erkek ama hiç birisi; senin sarıldığın gibi sarılamaz ona. bilecek ki dünya üzerindeki hiç bir erkek gerdanındaki kokuyu tâ ciğerlerinin derinliklerine kadar çekemeyecek. işte o zaman bir kadının, gerçek bir orgazm yaşamasını sağlarsın ve gerçek orgazm sadece cinsellikle alakalı değildir kadınlarda.
not: "erken boşalma" gibi sağlık sorunları olanları kapsam dışında tutuyorum. nihayetinde bir hastalık söz konusu...
anadolu kadınıdır. gündüz sapana, gece kocasının altına sürülen anadolu kadını. yeri soframızda öküzümüzden sonra gelen.
yine o kadındır bereketin simgesi, süt dolu memeleriyle emzirir nice mehmet'i, nice ayşe'yi..
ayşe'ler, analarının makus kaderini kutsal bir emanet almışçasına yüklenirler omuzlarına. mehmet'ler ise ağa olur, paşa olur, sırtlarına vurularak gerdek gecesine yolcu edilirler..
toplumumuzun taaa erkek evlat yetiştirme biçiminin başına kadar gider bu sorun. adam belli ki kadını toplumda bir statüsü diye almış. babası ve çok ilginçtir ki anası "oğlum karını çok şımartma tepene biner sonra" diye tembihler. sonrasında yatakta sırf üreme amaçlı 30 saniye kuru kuruya gelinip gidilir ve bizim aslan oğlan boşalır ve kıçını dönüp yatar. yatma esnasında da ulan helal olsun bana beee diye salak salak ta övünür ayrıca. erkeğinin kendisiyle sadece 30 saniye olan ilgisinden sonra kadında bir hayal kırıklığı başlar ki işte o hayalkırıklığı alışkanlığa dönüşerek beyinde yatakta mutlu olamama komutu verir... kadın orgazm değil mutlu olamaz aslında....
ulan be adam gül gibi karın var yanında önce onunla bir seviş kadını yatakta bari olsun kutsa be öküz. peygamber bile demiyor mu? hayvanlar gibi boş cima etmeyin. önce dilini dudağını öpün diye?
yooook dudağını öperse karının götü kalkar. kalksın a.q zevkin artar senin de işte. seni daha çok mutlu eder. hayvan gibi bedeninle karıya görmemiş gibi saldırırsan olur mu? yine peygamber demiyor mu? karılarınız sizin tarlanızdır istediğiniz gibi sürebilirsiniz diye. yani her türlü pozisyon serbestken sen sadece vajinaya odaklı kalırsan hem kendini hem de karını mutsuz edersin...
ortadaki üçüncü kişilere gerek duyulması noktasında esas kahramanımızdır. ve hatta bu kadın ile tanışmış, bir şeyler paylaşmış olan üçüncü kişi; bir anda ikinci kişi olabilmektedir. 4 sene evli kaldığı adam tarafından defalarca sikilmesine(!) rağmen, bir kere olsun sevişememiş kadınlar mevcuttur yazık ki realitede.
velhasılı, buna maruz bırakılan kadın "koyun" değilse alıp başını gidecek, en iyi ihtimalle kendi eşi tarafından resmen ihanete zorlanmış olacaktır.
hoş bu durumu beğendiği kadın ile "konuşmak" yerine "kesişmekle yetinen" dingoz yurdum erkekleri anlamaz... ama karşısına alıp da kadını konuşabilme yetisi olan erkekler, ilgili durumun bizzahiti bileni konumunda olabilirler.
her ne kadar bu sebepten ihanet kadının kendine saygısı olmadığına dalalet etse de, günümüz toplumunda bu durum öyle yaygın bir durumdur ki hatanın idrakı ve kabulu çok zordur. toplum kuralları, tabular ve gelenekler yüzünden asla dile getirilemez, masaya yatırılamaz dolayısıyla çözüm bulunamaz.
ve bu tür bi adamın çocuğu ileride karısına aynı şekilde davranarak sonu gelmez bir kısırdöngüye sebep olur. ne yazık ki bu durum da türk kadınının makus talihindeki çilelerden biridir.
erkek yada kadın olmak farketmeksizin kendinizi o kadınların yerine koyunuz. haftada iki ya da üç kez hem ruhsal hem bedensel bir işkenceye tabii tutulmak ve bunu yapmaya erkeğin sosyal ve kanuni hakkı olması oldukça düşündürücü ve acıdır. bunu önlemenin tek yolu eğitimden geçer, hiçbir çocuk bilimsel ve etik bir cinsel eğitim aldığı zaman orospu ya da ibne olmaz. ergenlikten itibaren okullarda ped dağıtmak erkeklere de prezervatif göstermek yerine ciddi bir eğitim verilmesi bir nebze bu yarayı saracaktır.
'aman aşkım evlenene kadar kimseyle beraber olma!', 'ben olmuyorsam sen de olma!'
gözünüzün elifine girsin, her boş bulduğunuz meydana bu lafları çemkirmekten imtina etmeyen sizler değilmisiniz? 'herşeyi beraber öğrenelim aşkuıoom', 'biz bize yeteriz' diye kulislerde feryat figan dolaşan siz değilmisiniz. e ne oluyor şimdi.
kadının hayat felsefesinde çok istemek ama ne istediğini bilememek önemli bir yer tutuyor. öyle ki onu ne dediğini bilmez bir hale getiriyor. kadın hem eşinin bakir olmasını, kimseyle beraber olmasını istiyor. kıskanırım, yakarım dünyayı diyor. ama bir diğer yandan da istiyor ki beni cinsel hayatımızda bulutların üzerine çıkartsın. öyle bir sevişelim ki ard arda 10 kere orgasm olayım. nasıl olacak o? ne kadar tahammül edebileceksiniz bakir sevgiliye, sadece sok çıkardan ibaret bir ilişkiye ne kadar dayanabileceksiniz? önce cevaplayın bunu bakalım. sonra siz orgasm olmak için gereken koşulları yerine getirebilecekmisiniz ki? her gün tek tip plav yaparken bana pozisyon zengilliğin bahsetmeyin allah aşkına.
bir kadının cinsel tecrübesi olabilir, olmayabilir de. bu durumun, onun evliliğindeki cinsel hayata etkisi %10u geçmez. evlenmeden önce ilişkiye girmemiş olsa dahi evlendiğinde yaşayacağı sevişmelerle bu eksikliğini giderebilir. fakat bir erkek için öyle mi? erkek ne kadar az deneyimli ise kadına aktarabileceği ve cinsel hayatı renklendirecek girişimler, deneyimler de bir o kadar azalacaktır. bırakın erkekler olması gerektiği kadar cinselliği yaşasın, kadınlar da. herkes evlendiğinde güzel güzel sevişsin. seks evliliklerde mecburiyetten değil isteyerek, arzulanarak icra edilen bir olgu olarak yerini korusun.
herkes ayağını denk alsın, yorganına göre uzatsın, kasaptaki kıymaya da maydonoz doğramasın. öptüm, bye.
ülkemizde hepsinin seks ilahı olduğu, hiç erken boşalmayan, saatlerce sevişen, hiçbirinin küçük şeyi olmayan erkek nüfusu yoğunluğuna rağmen kendi beceriksizliği yüzünden bilinmeyenlerde yaşayan medeni durumu evli olan kadın. eee sanırsam bu erkek nüfusu , evlenmeden önce birlikte olduğu kadınların çok becerikli olmasından dolayı orgazmı yaşatıyor, evlendiği kişiler hede oluyor, bu iş niye evlilikle sınırlandırılıyor, ben bir çok şeyi anlamıyor.
ya da psikolojisi bozuk olan kadındır. (illa ki çok ciddi boyutta bir psikolojik sorundan bahsetmiyorum. çok önemsiz görünebilecek bir psikolojik sorun bile sebep olabilir buna)
malesef türkiyedeki kadınların birçoğu bu sebeple orgazm olamaz; ve bunların da bazıları durumu kotarabilmek için rol yapar.
erkeğin ikisi adına da sonuca ulaştıracak başarıyı gösteremediği bu seyahatta dizginleri eline alma cesaretini göstermesi gereken kadındır. farklı sorunlar da olabilir. çocukluğa kadar yolu var. olmadı psikoloğa başvurmakta fayda vardır.
kadınının orgazm olmadığı ilişkiden mutlu olan erkek te sevişmenin, seksin ne olduğunu bilmeyen ve aslında seksi ruhunda özümseyip damıtamayan, o astral seyahata hiç çıkamamış yarım yuvarlanmış kadın bünyesinde erimemiş bir garibandır doğrusu.
