Dünya üzerinde yetersiz olan bağıştır. yetersiz organ bağışı yüzünden ölen 2 grup var. birinci grup organ temin edemeyip hayatını kaybedenler. ikinci grupta savaşlarda organları çalınan yada kaçırılma suretiyle organları çalınıp sağa sola atılan belki de asla bulunmayacak bir yöntemle yok edilen cesetler. organ bağışı hem hayat kurtarır, hemde organ mafyalarına darbe indirir, en az yanmak yada boğulmak kadar kötüdür organ mafyası tarafından öldürülmek.
Şimdiden bunu konuşmak insana garip hissettiriyor.
Ama yapılan olay paha biçilemez.
Ki haksız yere gitmek istiyorsanız yapmamak küfür gibi.
Kimi insan olur yaşama sevinciyle dolu ama hasta; kimi olur bıkkın ama sağlıklı. Neyse benim kafam karışık.
yıllardır kan ve ilik bağışçılığının üstüne birkaç sene önce de organ bağışçısı oldum ama bu karta sahip olmana rağmen sen öldükten sonra yine de ailenden onay alıyorlar. sakata gelmesin diye ailemi de uyardım.
caizdir, değildir bilemem. kurtlar, böcekler yiyeceğine ihtiyacı olan biri faydalansın.
sen öldükten sonra kimsenin etmeyeceği duayı, senin herhangi bir organınla hayata dönmüş kişi ve ailesi yapar.
Fransa'da Yakın zamana kadar kişi öldüğü taktirde üstünde bulundurdugu bağış kartı sayesinde gerçekleştirilen şimdi ise kişi ölmeden önce "organ bağışında bulunmak istemiyorum" diye yazılı bit kanıt bırakmadıysa otomatik olarak gerçekleşen bağıştır.
Tek kelimeyle insanlık dışı, öldükten sonra bari rahat bırakın da insan gibi gömülelim.
kişinin isteğine kalmıştır, baskı yapılamaz ancak insan neden toprakta çürüyüp gidecek uzuvları bir başkasının hayat bulması için bir adım atmaz ki?
bu kadar zor olmamalı, kim bilir kimin hayatı kurtulacak bizden sonra.
hayır anlamıyorum mezara mı götüreceksin onları, ne işine yarayacak senin...
günah diyenler vardır ki onlar zaten ayrı bir alemdir.
yapılması şiddetle tavsiye edilen bir eylemdir organ bağışı. korkulacak, düşünecek bir şey yoktur...
bağışta bulunabilmek için 18 yaşında olmanız yeterli. herhangi bir devlet hastanesine gidip, 3 dakikanızı almayacak bir forum doldurarak bağışta bulunabilirsiniz.
bi bölüm geri zekalı toplumlar tarafından günah olduğu, bi bölüm bilgisiz toplumlar tarafından da ölmeden alındığı falan rivayet ediliyor, ki yok öyle bir şey.
beyin ölümü gerçekleşen, yani yaşamla tek bağı cihaz olan ex lerden alınıyor organlar.
tabi organlarınızı bağışlamanız, yani organ bağış kartına sahip olmanız organlarınızın uygun imkanlar dahilinde alınması anlamına gelmiyor. bağış kartına sahip olmanız yalnızca sizin bu duruma razı olduğunuzun belgesi . aile fertlerine tek tek soruyorlar, atıyorum anneniz kabul etti ama babanız kabul etmedi o zaman bağış ne yazık ki gerçekleşmiyor.
tereddütte kalınan en büyük husussa 'ölünün açıldıktan sonra kapanmaması, ya da vücutta deformasyonlar olması' bu da olmuyor. bir anestezist, bir cerrah, bir kardiyolog ve organ bağışından sorumlu bir hemşire tarafından açılıyor ölü ve tıpkı normal hasta gibi kapatılıyor. dikiş izleri fark edilir derecede oluyor ama 'nasıl olsa ölü, kafamıza göre dikelim' düşüncesi pek olmuyor. çoğu insanın bilmediği tek konu da; herhangi bir sebeple ölen her hastanın korneası, hasta bağışta bulunsun ya da bulunmasın yakınlarına da sorulmadan alınıyor. zaten kimse fark etmiyor bu durumu.
türkiye'de artık oldukça ileri bağış konusunda. bu konuda biliçlenmek önemli. ben bağışladım. ailemden herkes tabii ki bağışladı.
size emanet olan bedenin parçalarını, başkasına emanet etmektir. çünkü siz tertemiz, çalışan bir organı toprakta çürütecekken o hayat vermeye devam edecektir.doğru olan da budur.
yaygınlaşması gerekmektedir.
ailenize bildirmeniz -onlar bunu duymak istemeyecektir- ikna etmeniz yerinde olur.
son bir haftadır aklımı kurcalayan eylem. galiba yapmak en iyisi, insanlık onuruna birazcık sahip olan herkesin de ihmal etmeden yapması gerekir sanırım.
imanlı inançlı bir insan olarak diyanetten fetva falan beklemeden, kimseye sorup etmeden gidip "tamamı" sınıfından yapmak istediğimi belgelendirdiğim bağıştır. kartımı yanımdan ehliyetimin üstünden ayırmıyorum. ayrıca eşime, dostuma, arkadaşıma, aileme bunu haber verdim, vasiyet ettim.
türkiye'nin çok geride olduğu bir konu. zaten biliyorduk da, geçenlerde doktor kabaca bir yüzde verince düşündürdü. örneğin en yaygın nakil olan böbrekte yaşayan donör oranı yaklaşık yüzde yetmişken, öldükten sonra bağışlayanların oranı yüzde 30 gibi imiş. gelişmiş ülkelerde bu durum tam tersi.
insanları korkutan durumlar var tabi, fakat bu kadar tutucu olmak da yersiz be kardeşim. tamam yaşarken kayıtlı olarak bağışladığında görevini suistimal eden doktorların elinde piç edilme ihtimalin var. ama en azından sözlü vasiyet et çevrene. ben söylemeye kalktığımda annem ağzıma kürekle vurdu gerçi ama bu böyle. çoluğu çocuğu, milyonlarca insan bir organla hayata dönebilecekken toprak altında çürütmek nasıl bir bencilliktir benim aklım almıyor şahsen.
amerikan organ bağışı derneğinin simgesi chimera dır. her organ yeni bir hayat sloganıyla ülkemizde organ nakli haftası etkinlikleri sürdürülmektedir. chimera keçi ayakları olan aslan ve keçi başlı üstündede kartalın simgelediği mitolojik bir kavramdır. Başka başka organların aynı organizmada olmasını simgelemektedir.
türkiye'de önemsiz olan konudur, sağlık ocağına ne zaman gitsem bağış odası kilitli ve yetkili yok, bağış için form ve karta gerek yok aslında ailenize söylemeniz yeterlidir.
Parmaginiz kanasa bile hastaneye gitmemenizi gerektiren bir hatadir. Bagisci oldugunuz biliniyorsa en basit ameliyatta bile masada kalinabilir bu ulkede.
öldükten sonra bir işe yaramaktır. empati yapılması gerekir. yaşamak için bir umut verebiliyorsanız birilerine neden o ışığı söndüresiniz ki. organ bağışı candır. hiç tanımadığınız birinin ömrüne soluk katmaktır. her ölüm erken ölümse madem o zaman bir kez olsun birbirimizin için bir şey yapalım.