Her taşın altından çıkan. Bir ilimizin adı ne yazık ki Ordu´dur.
Oysa ordu, Ordu ile yan yana gelemeyecek kadar manzarası kötü bir şeydir. Mesela içinde, Veli küçük gibi adamlar vardır.
türkiye'nin 52. şehri, doğu karadeniz'li olarak beni en çok gururlandıran şehir. kıydırmadılar ya denizlerine, nefise akçelik tüneli gibi tek yüz akı ayağıyla yer aldılar ya karadeniz sahil yolu projesi garabetinde, helal olsun. adı geçen türkiye'nin en büyük tüneli olup, ismini vefat eden kadın mühendisinden almaktadır, o isim verme sürecinde yaşanan kepazelikler kötünün lehine sonuçlanmadı ya, bu da ayrıca takdir edilesi.
artvin ile birlikte karadenizin yegane sol görüşlü ilidir. candır, insanları ne rizeliler ne trabzonlular gibi değildir. her köyü öğretmen, avukat, doktor ve mühendis çıkartır. eğitim seviyesi en yüksek 3 4 türkiye ilinden biridir ordu. insanı tipik karadeniz insanı gibi silah kullanmasada yinede çok asabidir. renkleri mor beyaz olmakla birlikte boztepe den orduya bakmak bir karadenizlinin boynunun borcudur.
şehir merkezinde toplu taşıma araçları olarak ford transit'ler kullanılıyor. havalandırması, kliması zartu zurtu olmadığı için yolculuk etmek çiledir resmen. bir de ömrümde ilk kez gördüğüm bir olay var bu minibüsçülerdeü ki onu da şu şekilde dile getireyim;
adamlar ayakta yolcu almıyor asla, durakta fazla yolcu kaldıysa telsizle bir arkadaki araca bilgi veriyorlar. "migros önünde bir bayan el kaldırdı tamam." gibi sözleri oldukça fazla kere duyuyorsunuz. *
kıyı şeridi güzel fakat,kıyısından hemen itibaren dağların başlayıp bi türlü bitmediği merkeze 55 km olmasına rağmen 3 saat süren ve telefon hattı bulunmayan köyünde öğretmenlik yaptığım şehre benzer bi yer.
televizyonda bir programda izledim.kent merkezinde yayın yapıyorlardı,dikkatimi çekti mikrofon kime uzandıysa meslekleri öğretmen,öğrenci,devlet memuru,üniversitede öğretim görevlisi.kibar,güleryüzlü insanlardı ordulular.
herkesin bir kenti vardı, sokaklarında özgürce bisiklet sürdüğü, sevdiği kızın sokağını kabe'ymişcesine tavaf ettiği, ilk kez traş olduğu, ilk kez sopa yediği okul önünde, ilk isyan ettiği, yenice çıkan sakallarından gözyaşlarının akmasına izin verdiği.. benim hiç bıçak yaram olmadı, sakarlıktan kendimi kestiğim zamanları kayda geçmeyeceksek eğer. malum solaklık bir yerde azıcık sakarlık demek...
hah ne diyordum, herkesin bir kenti vardı. ben de bir zamanlar kotyora diye anılan onbinler ordusunun konaklamasına mütevellit adına ordu denmiş olan karadenizin kıyısındaki o küçük şehirde doğdum. bakmayın doğdum dediğime, görmedim ben doğduğumu. kayıtlarda geçtiği gibi konuşuyorum. küçük bir şehirdi ve ben en fiyakalı yerinde geçirdim çocukluğumu, şehri kuş bakışı gören, adına boztepe dedikleri bir tepe... akşam olunca şehrin ışıkları yanardı, sanırsınız binlerce ateşböceği bir yakıp bir söndürüyor ışıklarını... ve alabildiğine hoyrat bir deniz döverdi kıyıları. çocukluğu kir pas içinde geçince insanın, sonradan şehirli olmak zor geliyor. gözleri hep dağları seyiriyor...
ordu deyince insanların aklına boztepe'den sonra şehir merkezindeki en önemli cadde olan fidangör caddesi gelir. bi' nevi mecburiyet caddesidir gençlerin. sonrada sahil, burda önemli bir bilgi vermeli, ordu sahili karadenizdeki en güzel ve en iyi planlanmış sahildir. karadeniz pek sevmez sahilde kayaların üstünte oturup melankoli yapanları. tecrübe ile sabittir ki hep tepeden tırnağa ıslanırsınız. siz siz olun fazla yaklaşmayın. ne yapacağı pek kestirilebilir bir deniz değildir kendisi. biliyorum bu cümleleri yazarken bileniyor bana. islayacak bi dahaki görüşümde. oysa ben uzaklardan izliyorum onu yıllardır... neyse konu dağılacak. ben genel özelliklerini anlatayım biraz ordunun.
fındık üretiminde birinci yada ikinci olduğu tartışması asla bitmeyecektir giresunla. birbirine en yakın iki ilidir türkiyenin bu ara ordu ve giresun. şimdilerde kivi ekimi başlamıştır boşbakanın isteği ve fındığa kota getirme çabaları ile. perşembede çay yetiştirilebilecek bir mikro iklim vardır. aynı zamanda trunçgiller de yetiştirilebilir. türkiyenin en lezzetli mısırları da bizim oralarda yetişir. bilelim değil mi ? o kadar mısır araklayıp yol kenarlarında pişirdik çocukluğumuzda. fatsalılar kabul etmeseler de ordulu olduklarını, fatsa ve ünye en gelişmiş iki ilçesidir. e eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, fatsanın ünü, orduyu geride bırakmıştır.
türkülerini hepiniz seversiniz mutlak. hekimoğlu vardır eşkiyanın hasıdır. sonra yukarı akıtılma çabasındaki dereleri ordunun. newton sanırım salak mısınız kardeşim derdi duysa. şükür duymadı. boztepeye çıkmalı der başka bir türkü..
içine girdiğinizde fındık bahçesi ve deniz kokusunu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz karadeniz' in az gelişmiş ama en şirin şehirlerinden biri olan memleketim.
karadeniz in en demokrat insanlarının yaşadığı il. zaten karadeniz ordu dan başlar artvin ile biter. samsun, sinop, zonguldak vb iller karadenizden sayılmaz.
memleketimdir. yaz kış yağmur yağar ama olsun. ağustos ayında fındık sezonunun başlamasıyla 'amele dallara yerlere iyi bak' cümlesini çok duyabilirsiniz. haa fındık bahçesi olanlara zengin diye bakarlar, inanmayın. kilosuna daha fazla para verilen yıllar biliyorum geçmişte de olsa. hatta bir zaman vardı ki fındığı olan herkes bir sene yaylalarına villa yaptıracak parayı almıştı, gel gör ki artık işçi parası gübre parası taşıt parasını çıkaramayacak duruma gelmiştir fındık üreticisi. tek geliri seneden seneye topladığı fındık olan insanların hali fındığa verilen parayla içler acısı haldedir. ayrıca her sene de fındık olmaz öyle bazen fındık dalları ağırlıktan taşıyamaz kendlerini bazen de daldaki tek bir fındığı görmek için uğraşacağın kadar az olur fındık. toplaması zahmetlidir. sabahın erken saatlerinde girer işçi bahçeye akşam 5 gibi çıkar bahçeden.bahçeler düz değildir çoğu zaman bu daha da zorlaştırır fındık toplamayı. antepfıstığı kadar değerli değildir artık.
ordu yemyeşildir, masmavidir. teleferiğin yapılmasıyla daha da ilgi çekici hale gelmiştir güzel şehrim. boztepeden bir yandan yemyeşil doğayı diğer yandan masmavi denizi görmek insanları bu küçük ile hayran bırakacaktır.
birkaç gün önce otobüsle içinden geçmek suretiyle iklimine birkaç yıl aradan sonra tekrar nail olduğum şehir. iç kısımlarını bilemiyorum ama, sahil şeridi oldukça gelişmiş görmeyeli. kocaman bir mado var örneğin. gece saat 11'de sahil yolunda kalabalık denecek kadar insan vardı.