yolsuzluklara bulaşan komutanların sayısının son zamanlarda büyük bir artış göstermesi, çetelerin, mafyaların ve ipini koparanların arkasından emekli askerlerin çıkmasından sonra, hiç de şaşırtmayan sonuçtur...
ordunun davranışlarında veya görüşlerindeki değişmeden değil, çeşitli kandırmacalardan ve ayak kaydırma çabalarından dolayı karşılaşabileceğimiz durum. ordu her zamanki gibi yerli yerinde duruyor ama insanlarımıza çıplak gösteren gözlük gibi insanları kötü gösteren gözlükler takılırsa* o zaman, başkalarının kötü amaçlarla aşıladığı fikirleri kendi fikirleri sanan insanlar orduyu çok daha farklı görecek ve bu kendi fikirleri olmadığı için olur olmadık yerlerde orduya sövmeye, orduyu kötülemeye başlıyacaklar. orduyu sevenleri hor görecekler.
hayal etmesi bile ürkütücü olan ihtimaldir. hatta, gerçek yüzünü ortaya çıkaracak kadar yol katedilebilirse en güvenilir kurum olmasının sebebi de ortaya çıkacak kurumdur. bu açından kıyamete denk ihtimaldir. zira, en güvenilir kurum diye bahsedilen ordu 70 yıldır anamızı ağlatmamıştır, ortalama her aileden bir evladı işkencelerde harcamamıştır.
Ordu ve vatandaş kavramının farklı düşünülmemesi gerektiğini hatırlatan bir yaklaşım. lisede milli güvenlik derslerimize gelen yarbay bekir urnal'a bir arkadaşımız ordumuzdaki asker sayısını sordu. Yarbay'ın cevabı;
- Her türk vatandaşı ordunun doğal askeridir. Eğer türk silahlı kuvvetlerini soruyorsan bunun cevabı farklıdır.
Dolaylı yoldan sorumuza cevap bulmuş oluyoruz.
yolsuzluk yaptığı için bir kuvvet komutanını gözünü kırpmadan yargılıyorsa bu ordu. ufacık bir olayda emekli de olsa bir subayın yargılanması sağlıyorsa bu ordu halen en güvenilir kurumdur. meclisin 550 vekilinin hepsi yolsuzluk yapsa yine de hiç biri yargılanmaz. yani şimdi bir yanda meclis gibi dokunulmazlar, bir yanda da tsk gibi yamuk yapanın göz yaşına bakmadan cezalandıran bir kurum var. *
psikolojik harp tekniğidir? tuzağa düşülmemesi lazım.
abdullah gül seçim sonrası "tekrar aday mısınız?" sorusuna "yüzde 47 nin isteğini geri çeviremem" derken acaba kimle kimi karşı karşıya getirme kaygısındaydı. tarihsel süreci boyunca hiçbir zaman böyle bir tezat yaşamamış tsk ve türk halkı ilişkisi acaba son dönemlerde niçin bir boşluğa sürükleniyor ve kimler bundan çıkar sağlıyor? soruları aklımıza gelmiyor mu? en acısı bu gün akp için yüzde 47 var ama en güvendiğiniz kurum nedir sorusuna halkın vereceği yanıt belli iken bu toplumsal çelişki nasıl açıklanacak. yarın darbe olsa cefasını yine ülkedeki sol görüşlü demokrat tabaka çekecekken dini bile bir şekilde siyasi emeller uğrunda feda edebilen akp ve yandaşı oportunist güruh ondan bile fayda sağlayacak sakalı için jilete uzanmaktan korkmayacaktır.
halkın orduya duyduğu güven azalmışsa bunu hangi verilerle açıklıyorsunuz ? elbette takke düşüp kel görünecek birgün ama eminim o gün de sakalı kesip asker kepi takacaklar da aynı kişiler olacak.
Günlerden bir gün "ordu" her zamanki gibi sevdası "halkı" düşünerek yolda yürümektedir. "Halk" ve "ordu" çocukluktan beridir birlikte büyümüş iki aşıktır.
Ordu Birden ileride bir kargaşa görür " o da ne öyle" der içinden ilkokul arkadaşıyla, sevgilisi "halkın" aslnda pek sevmediği abisi kavga etmektedir. "Halk" da arada kalmış kime ne diyeceğini şaşırmıştır. aynı zamanda "Ordu"nun ilkokul arkadaşıyla "halk"da birbirini seven çocukluk arkadaşlarıdır.
Bu kargaşada "ordu" hemen atılır "aman etmeyin" der. Kavga şiddetlidir, biraz zayıf kalan ilkokul arkadaşı hemen koşup "ordu"nun ardına saklanır. "Ordu"da istemeden de olsa kendini kalkan olarak kullandırmıştır. Buna çok sinirlenen "halk"ın abisi bölgeyi terk edip evine döner, "halk" da evine döner.
Ertesi gün herşey değişmiştir. çünkü bir süredir yüzünü bile görmediği ilkokul arkadaşı için abisine diklenen "ordu"ya karşı "halk" ilişkiyi dondurma kararı almıştır. O kavgada taraf olmak "ordu"nun işi değil diye düşünür "halk".
"Ordu"nun günleri hep üzgün geçer, abisini pek sevmesede "halk"ı çok seven "ordu" durumdan rahatıszdır. "halk" ise "ordu"yu hala sevsede eskiden iyi arkadaşı olan "ilkokul arkadaşına" çok kızmıştır. Tüm bu olanlar "halk" ile abisinin arasındaki bağı güçlendirirken, "ilkokul arkadaşı" ile "halk"ın arasında kara bulutlar girmiştir. "ilkokul arkadaşı" eskisi gibi değildir ve düzelene kadar "halk"ın onu affetmeye niyeti yoktur.
Bu süreçte "halk" yeni agresif arkadaşlarda edinir ama onları henüz tanıma aşamasında olduğundan çok güvenmemektedir.
"Halk" ve "ordu" gibi iki büyük aşığın ilişkileri elbette böyle olaylarla yıkılmayacaktır aksine onların ilişkisi dahada büyüyecektir.