""Bir keresinde de ödüllü bir sinema sanatçısının Reha Erdem adını hiç duymadığını görünce dehşete düşmüştüm. Rolündeki çıplaklığıyla da konuşulan kadın oyuncu, gazeteleri okumadığı, son günlerde tartışılan hiçbir manşetten haberi olmadığı gibi kendi işiyle ilgili bir şeyle de ilgilenmiyordu. ikinci şok, "Memento'yu izlemediğini öğrendiğimde geldi."" *
"(...) Ertuğrul Sağlam"ı ele alalım; bugüne kadar ne yaptı? Ama bağlantıları ve çevresi var. Yardımcısı da Gülen cemaatine yakın. Ve bu teknik kadro Beşiktaş"ın işine çok yarayabilecek üç futbolcuyu bir anda gönderebiliyor. Hele de Koray"ı. Çok iyi bir futbolcu ama yaşam tarzı cemaatçiliğe uymuyor. Burada verilen mesaj da açık: Allah retoriğine ya teslim olursunuz ya da kelleniz gider. Bir tür Taliban taktiği."
yazının sonuna dogru gelirkenn ''koray karşısında bilerek cemaatci birisi alınmadı.holosko'yu da beşiktaştaki cemaatçilerin arasında kaynatıp müslüman yaparız kaidesiyle transfer ettiler'' sözlerini bekledim , ama beni iyimserliğiyle şaşırtmıştır kendileri.
oray egin icin önemli olan yazdiklarini dogru olup olmamasi degildir. bastan sonra kurgu da olabilir. kafasinda kurguladiklarini gercekmis gibi aktarir. bu aktardigi yazilar muhataplarina zarar vercek dahi olsa. o bunlari önemsemez. onun derdi cünkü ses getirmek, spekülasyona yol acmaktir. bu yüzden böyle akil almaz yazilar cikar.
aksanina yonelik ne kadar edepsizce laf varsa yazilmis. bir tek aksanina saldirilmis, agziyla butunlestirilmemis uzuv kalmamis. basligi gorunce oray egin le ilgili hatirladiklarimi yenilemek adina juri uyesi oldugu programdaki videolarin cogunu izledim tekrar tekrar biraz once. suraya yazip hemen "ekle" demek istedigim cumle cok kisa aslinda. ne olursa olsun bir insani sirf konusma tarzi "bizden" degilmis gibi durdugu icin yerden yere vurmak sanirim gunah olmali. ibadetine benden kat kat fazla bagli olanlar benden daha iyi bilirler bunu hic suphem yok eminim. o kadar basit, sığ bir nedenler var ki aslinda oray egin'den nefret edenler icin, o da;
"yaaa, adam soylediklerinde hakli ama n'apiim tipine uyuz oluyorum"
"amerigan ozentisi! varos dusmani!"
bunlarin disinda, daha genisce hakaretlerler de gunah alma'lar da var. ( escinsellikle suclanmasi gibi).
yani niyeyse oray egin'in sadece aksanindan yola cikarak ( ki evet ilk bakista belki de en dikkat ceken ozelligi aksanidir. itici ya da degil) turlu hakaretler, hafif espriler yapilmis.yapiliyor.
simdi soru 1; acaba oray egin ayni soylemlerini; "argadaşıım", "guzel gardesiiimmm" saygksızlık etmicen" uslubuyla yapsaydi bu kadar tepki alacakmiydi? isteyen dusunsun cevaplasin ama bence kesinlikle hayir. niye? cunku "bizden biri" etiketini yapistiracaktik ona. ya da ayni sivri uslubu ama aksansiz haliyle oray egin " beyaz giymeee tooooz ooolurrr" filan soyleseydi juri oldugu yarismada, soyleyin yere mi vururduk? havaya mi firlatirdik?.
ikinci bir nokta elestirdigi isimlerle ilgili. mesela;
serap ezgu ye gazeteci olmadigini, ve sarki soyleyemedigini soyluyor bir sure sonra serap ezgu oray egin tartismaya devam ederken elindeki meydan davuna vurarak "arkasi gelmez dertlerimin biktim illallah" diye soylemeye basliyor. gule oynaya. dikkate almiyor yani. tamam seninle bas edemeyecegim diyemeyecegi icin. meydan davuluyla ya da degil, bir sozlu tartisma sirasinda birden bire bagira cagira sarki soylemeye baslamak mi uslup? yani toplumumuzun kabul ettigi uslup buysa bu yuzden oray egin in aksanli konusmasi hic ama hic rahatsiz edici degil benim icin. hele ki "la soyledikleri dogru olsa n'olur, nasi gonusmak la o? garı gibi" diyenlerin savunduklari sey, bir tartisma sirasinda soylecek birseyi kalmadigi icin, işi ciftetelli ye cevirmekse tam da oray egin in yanindayim ben.
simdi teker teker hangi unlulerle tartistigini yazmayacagim. sezen aksu dahil cogu unluyle tartismasi olmus. zaten az da olsa haberim vardi ama, bugun izledigimde dikkatimi ceken 2. bir nokta ise, tartistigi kisilerin hepsi bir sure sonra cevap veremiyor. ya susuyorlar *, ya pişkinlige vurup guluyorlar *, ya kendi savunduklari yerden vuruluyorlar oray egin'in cevabiyla *. isteyen bunlara girsin baksin videolarina.
ve en guzel yer. "e napsin seviyesine inmiyolar iste daha n'olcak" "muhattttap * olmamislar iste" diyenler! kabul ettiginiz uslup buysa, tekrar soyluyorum, ben antipatik aksanli oray egin' in yanindayim.
ülkemizin başındaki, ikinci hıncal uluç vakası. normalde spor yazarlığı yaparken, nerden nasıl şekilde zıpladığını anlamadan her türlü atraksyonun içinde gördüğümüz kişi. sündürülmüş konuşma tarzıyla gıcıklar ötesi bir yaratık. bunu canlı yayında etyen mahçupyan'ın karşına dikip, iyi bir tokatlattırmak gerekiyor. o zaman aklı başına gelir de spor yazarlığı mı, ekşisözlük suğzırlığı mı, ne halt ediyorsa eder.
hincal takintili adam. takintisini her seferinde belli ediyor ama yanlis yerden dolaniyor. bugunku yazisinda birand gibi hincal'in da MHP desteginde yanildigini ifade etmeli gerek demis.
Oray!
1-Fatih Altayli senden once sormustu bunu zaten.
2-Hincal Uluc'ta 25 ocak 2008 tarihli yazisinda ''elim kirilsaydi keske MHP ye oy verdigim icin demisti.
Daha ne yapsin hincal?
senin icin soyle bir yazi kaleme alabilir belki;
MHP'nin burunundan getirmesini diledigim ve bir zamanlar destek verdigim icin nasil yanildigimi nasil uzuldugumu dusunmek icin lizbon'a sevgili nese'nin yanina gittim. havaalaninda daha beni sarilip open nese nasil serpilmis nasil degismis bir o kadar taze kalmis ismi gibi. abi kardes muhabbet ederken bir yandanda matador fikralari anlatip bugun olen boga var mi? yok mu? diye sorup neseleniyorduk. radyoda cikan amalia rodrigues beni atletizm icin otuz yil once sevgili tugrul ile burda fado ruzgarlari esen gunlere goturdu. bir cafe lugano icin kisitli butce gunlerimizdi. Nese beni otelime brakirken giristeki sex shop dikkatimi cekti. Hani boylesi istanbul da olsa zaten haberdar ederler mutlaka bir seyler gonderirlerdi. (ertegun duymasin elinde ne varsa paket yapar gonderir simdi)
bir otel ve musterileri icin inanilmaz cesaret gosterilmis bir girisimcilik. Efendim otelde ayni anda oda anahtarlarimiz elimizde kapilarimizi acarken yasli bir bayan ile tanisma firsati buldum. kendisi italya'dan mussolini doneminde predappio sehrinden kocasi dinlarto tamburetti ile kacmis gelmis burada yasamislar. Kocasi albay dinlarto olunce bu otelde kalmis yillardir ve hic evlenmemis. tabi bu kadar detaya girmeden once tanisma vesilemiz elindeki sex shop paketi oldu, merak ettim sordum yeni mi acildi ondan mi satin aldiniz?
kadinin ismi klara. yillar ondan bir cok sey goturmus olabilir ama mihrap yerinde duruyor..
-hayir yeni acilmadi ama aldigim sey kisisel bir urun sunrise vibrotor!
bir an sasirdim tabi ama yanlizlik kolay degil. hemen asagi indim bir tane de ben aldim. dostlar ben boyle bir sey gormedim nasil mutluluk titresimleri sacan bir sey bu cesitli renklerde.nasil sik nasil guzel... odamda turkiye partiler secimler derken kaptirmisim kendimden gecmisim.
istanbul'a dondugumde ertegunu aradim. Megersem ayni urunlerden besiktas ta bulunabiliyormus , hatta ertegunden ogrenip bana bir katalog ve vibrator maskot anahtarlik gondermisler. hemen atladim gittim oraya iceri girer girmez bir yazi musteri velimiz memnuniyeti ise tacimizdir.
bu kadar dokunakli bu kadar oturakli bir isletme bravo ece bravo tahir opuyorum gozlerinizden. sectigim yeni dildolari da ucretsiz verdiler. telefon; 567 11 0
edit; bu arada nese kim? ertegun kim? tahir kim lan ? kisilik bolunmesi olabilir.
Gazetenizin 5 Kasım Perşembe günlü nüshasında Oray Eğin tarafından kaleme alınan “Hadi hadi hadiiiii” başlıklı yazıda müvekkilimiz Perihan Mağden’in kişilik haklarını ağır bir biçimde ihlal eden yalana ve çarpıtmaya dayalı bir yazı yayınlamıştır.
Anılan yazarın büyük bir gururla kendine atfen sıraladığı; ihale takipçiliği yapmamak, patronunun işinin peşinden koşmamak, gazeteciliği kullanarak kooperatiflere üye olmamak, araya tanıdıklar sokup düşük faizli krediler almamak, büyük şirketlere aracı olmamak, gazete köşelerini patronun çıkarlarına kullanmamak ve benzeri tutumlar zaten bağımsız ve doğru bir gazetecilik yapmanın asgari gerekleridir. Bunları övgüyle ve vurguyla yazmak Oray Eğin’in zihnindeki gazetecilik ve yazarlık standartlarının ne kadar düşük olduğunu gösterir. Oray Eğin bilmelidir ki bunlar erdem değildir. Bunlar vasat ahlakın olması gereken sıradan sonuçlarıdır.
Ancak bu sıradan sonuçları yazarak sanki Perihan Mağden bunların aksine davranan bir yazarmış izlenimi yaratma çabasına yönelik Oray Eğin kurnazlığının, gazeteciliğin hangi faziletiyle (!) bağdaştığını anlamak güçtür.
Gazetecilikte erdem gerçeğe sadakattir. Gazetecilikte erdem ortak iyilik adına sürekli muhalif olabilmektir. Gazetecilikte erdem her koşulda kişilikli ve doğru yazabilmektir. Ülkemizde bu erdemlere sahip değerli yazarlardan biri olan Perihan Mağden aleyhine gerçeğe aykırı ve gerçekleri çarpıtan ikinci bir yazıyı kaleme alan Oray Eğin’in bu tutumunun gazeteciliğin hiçbir erdemiyle uyuşmadığı açıktır.
Oray Eğin bilmelidir ki; bir yurttaşın hukuka uygun davranmak için imar izni alma başvurusunu, sağlık yardımı alan bir kişinin doktoruyla meslek sırrı kapsamında kalan ilişkisini ve bir insanın kişisel bir tartışmasını; gerçeğe aykırı bir biçimde, gerçekleri çarpıtarak ve dedikodular ekleyip okuyucunun gerçeklik algılamasını bozarak gazete köşesinde yazmakla, hukuka aykırı ihale takipçiliği yapan zihniyete sahip olmak arasında hiçbir fark yoktur.
Perihan Mağden’in yazıda sözü geçen ailesinden kalmış evi Boğaziçi imar Müdürlüğü ile Anıtlar Yüksek Kurulunun yetki alanındadır. Bu alanda bulunan yerlerle ilgili hiçbir belediyenin tadilat ve restorasyon izni verme yetkisi yoktur. Bu nedenle Perihan Mağden’in eviyle ilgili herhangi bir Belediye Başkanı ile görüştüğü iddiası her şey bir yana bu basit gerçekliğe aykırıdır. Sormak gerekir: Bu sıradan bilgiyi bile temin etme niyetinden ve belki de becerisinden yoksun Oray Eğin’in sadece dedikoduya dayalı olarak Perihan Mağden’e yönelik asılsız iddialarda bulunmasını hangi gazetecilik erdemiyle bağdaştırmak mümkündür.
Sormak gerekir: Oray Eğin, bir yazarın sosyal ve siyasal sorumluluk duygusuyla ve gündemde yer alan olaylarla bağlantılı olarak doğru değerlendirmeler ve isabetli eleştiriler yapabilmek amacıyla toplantılara katılmak, izlemek ve iletişimde bulunmak faaliyetlerini gerçeği bozarak, uydurma unsurlar ekleyerek o kişiyi aşağılama amacıyla kullanma becerisinin, gazete köşelerini patron ve kişisel çıkarlar için kullanma cambazlığından farklı olmadığını görme yetisine haiz midir?
Üstelik Perihan Mağden, uzun yıllardır devam eden yazarlığı süresince gazetecilere sunulan hiçbir promosyon imkanını kullanmayan, yazıda sözü edilen kişilerin bazılarıyla sadece bir kere bazılarıyla (Cumhurbaşkanı ve eşi de dahil olmak üzere) iki kezden fazla asla görüşmemiş olan, mesleki ve sosyal yaşamında olanaklı en az sayıda ilişkiler kurmayı tercih eden bir kişi olarak, bu asılsız suçlamalarla karşı karşıya bırakılıyorsa, bunu yapan Oray Eğin’in bu yazıyı yazarken gazetecilikten başka niyetler taşıdığı ortaya çıkıyor, demektir.
Peki, Oray Eğin, Perihan Mağden’in “aylarca işsiz kalıp, herkesle yemek randevularına çıkıp iş teklifi bekleyen ve bir türlü alamayan” şeklindeki tümüyle yalan olan bu beyanları, köşesinden aktarmayı herhangi bir gazetecilik “erdemine” uygun mu buluyor. Eğer öyleyse yürüyecek yolu kalmamış demektir.
Hukuk sadece Oray Eğin’in ilgi alanı dışında gördüğü “yasa” değildir. Hukuk aynı zamanda kişilerin bir davranış normudur. Hukukun önceliklerinden birisi başkalarının kişilik haklarına saygı gösterilmesidir. Bu hukuka saygı demektir. Hukuk, kendisine saygı duymayana bu saygının ne olduğunu öğretme kapasitesine sahiptir.
zamanında sezen aksu'yu eleştirerek tabuları yıktığını zanneden kişi. sezen aksu'nun eleştirilecek bir şeyi olmadığını bildiği için "siz kendinizi tabu haline getirttiniz" demiş, kendisini kaale bile almayan ve tüm bunlara gülüp geçen değerli bir sanatçıyla, kendini farklı gibi göstermeye çalışan yazar arasındaki farkı görmemize neden olmuştur.
bugünkü yazısı ile fetullah iyi ama çevresi kötü demeye getirmiş yazar. kendisi tam olarak "fethullah gülen hocaefendi" demiş gerçi, saygıda kusur etmemiş.
ilahi oray eğin, fethullah gülen ve şürekası ile ilgili analizin bu mu olmalıydı? kişi olarak bana ne fethullah gülen iyiymiş kötüymüş, ben yaptıklarına ve niyetlerine ve bu niyetlerini gerçekleştirmek için örgütlenmiş mi örgütlenmemiş mi ona bakarım. belli ki niyetin onun adını kullanarak çıkar sağlayanlara geçirmek ama bu zatı yere göğe koyamamışsın. kabullenmişsin gücünü onun ve kötüsü bu şekilde yazınca onaylıyorsun anlamı bile çıkarılabilir neredeyse.
hiç olmadı bu yazın.
nerede kaldı o mangalda kül bırakmamalar, bunlar bu kadar mı etkili hale geldiler, şantaj mı yapıyolar anlamadım gitti. sen bile neredeyse kutsal bir güç gibi bahsediyorsan bu mahalle imamından ooo atı alan üsküdar'ı geçmiş demektir, geçmiş olsun.
emre aköz'e pornocu ve omurgasız, fehmi koru'ya da kötülük şovalyesi* ve nazi yakıştırması yapan yazar.
ilginç olan bu yakıştırmaları bu iki kişinin fetullah gülen'i temsil etmelerini ve anlatmalarını eleştirirken savurmuş olması. bu ikisi fetullah gülen'in barışçı ve yüksek vizyonuna zarar veriyormuş, fetullah gülen'i anlatamazlarmış. bunlar da kimmiş.
peki sen kimsin oray can? sen misin fetullah gülen'in barışçı yüksek vizyonunu anlatacak? bunu millete hakaret ederek mi yapacaksın?
peki fetullah kim lan? bu adam ne zaman barışçı, yüksek vizyona sahip oldu? biz ne zaman bu adamın üstün hocaefendiliğini kabul ettik de kendisini anlatmayı paylaşamıyoruz?
bi siktirolup gidelim lan. emre kuzeye gitsin, sen doğuya git, ben batıya gidiyorum, fehmi de burda kalsın.*
sevenleri tarafından http://www.orayegin.net adresinde (bkz: oray eğin sempatizanları) ismiyle bir site açılmasına, bağlantılı olarak, gece gece gülmekten göbeğimin çatıdanak yarılmasına sebebiyet vermiş yazarımsı.