başrollerinde daisy ridley, naomi watts, clive owen ve george mackayin olduğu hamlet uyarlaması film. hamlet'te gerçekleşen olayların bir kısmını, hamlet'in aşkı ophelia'nın gözünden izliyoruz. kızımız çok güçlü bir karakter, gözü açık, zeki ve inatçı. öyle aptlaca aşk meşk oyunlarında gözü yok, bu yüzden izleyiciyi kendisine bağlıyor. tabi itiraf etmek de gerek ki, daisy ridley'e uzun saç ve rengi çok yakışmış böylece karakterle bir bütün olmuş, bu sebeple kendi kızınızmış gibi seviyorsunuz.
hamlet'i bilmeyen birisinin rahatlıkla anlayacağı bir konusu var. zaten şiirsel olarak değil de bir tarihi film gibi ilerlediğinden bazı olaylar gerçekleşene kadar hamlet ile alakası olduğunu anlamıyorsunuz.
filmin problemi saray ve tebası arasında ki enseye şaplak kulağa parmak ilişki. yani bir yandan ophelia kalkıyor "ben soysuzum, soylu olan beni ne yapsın" diyor, diğer yandan kral soysuz birisine masaj yapıyor yada o alt tabaka adam kraldan ve prensten hesap soruyor. asıl hikayeyi bilmem, lakin bu problemin -şayet başıma bir şey gelmeyecekse- yönetmenin kadın olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
"Doubt thou the stars are fire
Doubt the sun doth move
Doubt the truth to be a liar
But never doubt i love."
Filmi izledikten sonra Kendinize engel olamayıp hamlet'de size en çok dokunan tiradı tekrar okuyup ağlamaya engel olamazsınız...
"Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
düşüncemizin katlanması mı güzel,
zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
yoksa diretip bela denizlerine kaşı
dur, yeter! demesi mi?
ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
çünkü o ölüm uykularında,
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
kim dayanabilir zamanın kırbacına?
zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
sevgisinin kepaze edilmesine,
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine,
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altından inleyip terlemek,
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?
bilmediğimiz belalara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanı?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden,
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar."
elinde çiçekleriye çağlayan suya düştü ophelia.. bir deniz kızı gibi açıldı elbisesi beyaz. talihinden habersiz eski şarkılar söylemeye devam etti. suyla dolan elbisesi ağır ağır onu aşağı çekti çamurlara batıp oracıkta yitirdi hayatını güzeller güzeli ophelia.
monolith'in efsanevi fps oyunu blood'da ana karakter caleb'in, tip olarak lara croft'u andıran sevdiceği. caleb ile beraber öldürülür. ama caleb mezarından çıkarak onu öldürenlerden intikamını alır ve ophelia'nın cesedini alır. "sleep ophelia" der ve benzin döküp kızın cesedini yakar. o zamanlar ne etkilenmiştim be. yıl 1998.
Müthiş, müthiş olan bir John Everett Millais eseri. Tate gallery'de sergilenmektedir.
(#15555573) Bundan daha detaylısı anlatılamazdı.
Ancak ben de atmak istiyorum resimlerini
Ergo proxy adlı animenin 14.cü bölümünün adıdır. shakespeare 'e (özellikle hamlet oyununa) sık sık atıfta bulunan bu bölümde real mayer (ana kızımız) tıpkı ophelianın ölümünü simgeleyen tablodaki gibi dua etmektedir.
hamlet'in aşık oldugu hatunun adıdır. **
bir zamanlar sevdiğim adam tarafından keşfedip çok sevdiğim, sonrasında hep dinlemekten uzak durduğum,
her dinlediğimde de beni ağlatmayı başaran kashmir şarkısı.
uzun zaman sonra dönülüp bakılıyor böyle şarkılara. çünkü öylesine size ait bir şeyler yaratıyor ki bir dönem, sizi öylesine etkiliyor, öylesine soğutuyor ya da ısıtıyor ki bir şeylere; bırakıyorsunuz bir süre sonra. kendinizi böyle çıplak görmek, savunmasız olduğunuzu bilmek hoşunuza gitmiyor. tıpkı sevgiliye karşı çıplak olmak gibi, savunmasız olmak gibi, cümleler kurup büyük büyük, altında ezilmek gibi. göz kapaklarınızın altında dolaşan gözyaşına neden oluyor, sonra burnunuzdaki hafif sızlamaya.
tüm bunları yaşatırken, tori; sizden ayrı öylesine güzel söylüyor ki, neden tori demiyorsunuz bu yüzden. tori olmalıydı çünkü.
bir cümleyi, bir şarkıyı, bir ophelia hikayesini tori söylemeli bu yüzden.
daha da cümleler yazmak var, kahveli düşlerim ile.
ama izin vermiyor boğazıma takılan hıçkırık.
nöbet...
aşk...
ophelia...
şu tiradında görüldüğü üzere artık delirmiştir.ve kendisini öldürmeye gidecektir.ayrıca bu tiradı rejisi sağlam biriyle çalışırsanız royal shakespeare'e bile girersiniz.*
nasıl ayırdederim bir bakışta
seveni sevmeyenden?
külahından, tozlu çarıklarından,
elindeki değnekten.
öldü, güzel sultanım çoktan öldü.
öldü, gömüldü bile.
başında yemyeşil otlar büyüdü,
taşı dikildi bile.
ne olur dinleyin!
ak kefenler giyindi kardan beyaz,
sarıldı çiçeklere.
arar arar sevdiğini bulamaz,
ağlayanlar içinde.
Fırıncının kızı baykuş olmuş diyorlar. Allah korusun. insan ne olduğunu bilir, ama ne olacağını bilemez. Tanrı bereketini eksik etmesin sofranızdan. Kendiniz hiçbir söz söylemeyin sakın bunun üstüne, ama ne demek olduğunu soran olursa şöyle dersiniz:
Yarın bayram, Saint Valentine bayramı,
Erken uyanır herkes.
Ben bir kızım, gelirim pencerene,
Eşim ol derim sana.
Delikanlı kalktı, hemen giyindi,
Açtı kıza kapısını.
Kız girdi içeri, kız girdi ama,
Kız çıkmadı dışarı.
Ayıp, ne ayıp şey bu!
Fırsat bulan her genç yapıyor bunu
Yüzü kızarmaksızın.
Kız dedi: Bu işi yapmazdan önce
Evleniriz demiştin?Delikanlı şöyle karşılık verdi:
Evlenirdim sabah sabah gelip de
Koynuma girmeseydin.
Elbet bir gün düzelir her şey. insan sabırlı olmalı; evet ama ağlamamak elimde değil düşündükçe soğuk topraklara gömüldüğünü. Geceniz hayrolsun, bayanlar, iyi geceler, güzel bayanlar, iyi geceler, iyi geceler!
özellikle girişine aşık olduğum tori amos şarkısı.
ophelia your secret is safe
ophelia you must break the chain
some girls will get their way
some fathers will control from the grave
ophelia you must remember
veronica's america is not like
is not like charlotte's, one to savor
cosmic flavor
then alison whispers, "remember
change waltzes in with her sister pain
waiting for you to send her away
wish her well break the chain
break the chain"
i feel you
ophelia
"the eve of st. agnes",
a poem he can't reach you in
ophelia you know how to lose
but when will you learn to choose
those men who choose to stay
those mothers who won't look the other way
ophelia you must remember
veronica's america is not like
is not like charlotte's, one to savor
cosmic flavor
then alison whispers, "remember
change waltzes in with her sister pain
waiting for you to send her away
wish her well break the chain
break the chain"
i feel you
ophelia
ölümü/intiharı bile çiçeklerin ortasında şarkı söyleyerek olmuş, masum, erkek egemen bir ortamda babasının ve abisinin sözünden çıkmamak adına sevdiği adam hakkında casusluk yapmayı bile kabullenmiş, hamlet oyununun en zavallı karakteridir.