her duyuşumda tiksindiren kavamdır. işbu entrynin girilme sebebi sabih kanadoğlu olmasına rağmen tiksintimle alakası yok. ne zamandır aklımı kurcalar dururdu bu onursal başsavcılık meselesi. akşam haberlerinde sayın "onursal başsavcı" yı görünce tiviyi kapatıp kumandayı karşıdaki kanepeye fırlattım, sonra monitöre tükürüp kolumun yeniyle sildim zira biraz tozlanmıştı. herneyse. evimizin köşesinde kahvesini yudumlayan ak sakallı bir dedemiz olmadığı için gogıla sordum. -nedir kuzum bu onursal başsavcılık hikayesi?
gogılın başı, kabahatli gibi, öne doğru eğildi, alt dudağını büküp ellerini yana açarak "- bilmiyorum walla" dedi. o an anladım ki bu onursal başsavcılık meselesine kocaaa türkiye'de benden başka kafa yoran yokmuş. üzüntü ve kızgınlıkla "-sen de hep böyle boş şeylere kafa patlatıyorsun" dedim.
benim bildiğim iki onursal başsavcı var. biri vural savaş diğeri sabih kanadoğlu. sabih bey yargıtay'da başsavcıydı. emekli olunca yargıtay kendisini "onursal başsavcı" payesiyle taltif etti. buraya kadar güzel. ama "onursal başsavcılık" kanunla düzenlenmiş bir unvan mıdır? yoksa yargıtay'ın bu konuda bir tüzüğü mü (bkz: tüzük) vardır? böyle bir tüzük varsa yargıtay kuruldu kurulalı mı vardır yoksa sonradan mı eklenmiştir? sonradan eklenmişse kim tarafından ne zaman eklenmiştir? bunlar ilk plandaki sorular. işin bir de arka planı var ki evlere şenlik. bu sıfatı taşıyan insanlar yüksek mahkeme sıfatına da haiz olup ekranlarda, gazete köşelerinde hukuki meselelerde karar verme hakkına da sahip olurlar mı? onursal başsavcılık insanlara hukuku manipüle etme yetkisini verir mi vermez mi? onursal başsavcı olmanın kriterleri arasında onurlu olmak var mıdır yok mudur?
düşündüm düşündüm çıkamadım işin içinden. birazdan da fm 2009 u açıp beşiktaş'ı şampiyon yapacağım (bkz: siyah ulan). sonra belki oradan da siyasete atılır beşiktaş belediye başkanı olurum.
ilave editi: unutmuşum. yargıtayın diğer emekli başsavcıları da onursal olmuşlar mıdır? olmamışlarsa onlar neden olmamışlardır? onursal başsavcı değilseler nedirler?