nüfusunda barındırdığı herkesin doğrucu olduğu ve artık kovulacak başka yerleri olmayanların gittiği köydür.yakında bana da uygun bir yer ayarlayacaklar o köyden.
memleketimizde 10 yılı aşkın süredir hizmet veren reklam ajanslarından biri idi, kriz döneminde bir diğer reklam ajanslarımızdan marka ile birleşerek yoluna devam etmekte.
onuncu kent'in rakibi olan balıkesir cafe'sidir. mekan olarak on bassa da onuncu kent kadar revaçta değildir. şimdi nasıl bilemiyorum gerçi.. hey gidi lise günlerim hey..
mükemmel bir anlatıma sahip olan fakir baykurt romanı. tamamen halk diliyle yazılmış, köylerde ki direnişi bir öğretmenin gözünden anlatıyor. Bir öğretmenin karanlıkla olan savaşını öyle güzel anlatıyor ki, aklıma öğretmelik mesleğini düşüren romandır bu. Romanda ki öğretmen Prometheus gibi, insanlara ışık dağıtıyor. Hatta prometheus'u anlattığı bir bölüm vardı. Yazayım da ziyan olmasın.
"...tanrılar ışığı hapsetmişlerdi. Akşam olunca insanlar, karanlığa kalıyorlardı. Uzaktan bakınca her yer karanlık. Sadece olimpos'un başı çiçek demedi gibi ışık... prometre diye yoksul bir adam ışığı çalıyor... ovalardaki derelerdeki köylere koşup: 'alın parlatın' diyor. Ovada nokta nokta ışıklar başlıyor. Noktalar çoğalıyor. Baba tanrının aklı başından gidiyor. Kimi görürse yakasına yapışıp kim yaptı bunu kim ? diye sarsıyor."
Tavla mekanı. Büyük olasılıkla ne zaman gitseniz ortamdakilerin en az %70 'i tavla oynamaktadır. Çok berbat olmamakla birlikte o kadar iyide değildir. Kadın ve erkeğin karışık girmesi sebebiyle kıraathane'lerin biraz evrimleşmiş türü.**