Sözlük yazarlarının sevdiklerini niçin sevdiklerini sorguladıklarında kendi içlerinde buldukları cevabın başlangıç kısmıdır.
-Beni hâtâlarımla kabÛl edebiliyor.
-Kendisinden çok beni düşünüyor.
-Canım sıkkın olduğunda moralimi yerine getirmek için elinden geleni yapıyor.
-Beni herkesten çok seviyor. Ve beni herkesten çok seviyor.
-Geçmişimdeki hÂtÂların geçmişimi ilgilendirdiğini, önemli olanın bugün ve yarın olduğunu düşünüyor.
-Benim sevdiğim aktiviteleri yapmaktan, sevdiğim filmlere gitmekten keyif alıyor.
-Elimde değil. içimden gelerek seviyorum.
tamamen karşıtlıklar üzerine kurulan bu hayatta; kendime yakıştırdığım güzel erdemlerden birini yaşıyorum. geceyi anlamlı kılan gündüz, iyiyi anlamlı kılan kötü, siyahı beyaz... tüm var olan bu karşıtlıklar içinde kendine karşı hiçbir olumsuz ifade işitmeyecek kadar asil ve nedensiz tek bir eylem vardır. o da sevmektir. insanın sevmek için hiçbir nedene ihtiyacı yoktur. sebepsiz seviyorum onu. beklentisiz, korkarak, üzerine titreyerek, düşünerek, özleyerek... hissederek ve isteyerek...