özlemekten ziyade neden diye soruyorum kendime. aslında cevabı biliyorum ama yediremiyorum kendime. hem hak veriyorum kıza hem diyorum bu kadar sevdik birbirimizi paran yok deyip üçüncü yılın sonunda terk etmek doğru mu?
herkesin özlediği bir "o" vardır varsayımının başlığı. bu özlenen gerçek bir kişi olabilir, hayalimizde yarattığımız biri olabilir, gerçek bir kişi olup hayalimizde büyütüp süslediğimiz ve aslında gerçekten tanımadığımız için mükemmel olduğuna inandığımız biri olabilir... mükemmel olmadığını bildiğimiz halde deli divane olduğumuz, tüm o kusurlarıyla keşke burada olsa dediğimiz biri olabilir...
kaybettiğimiz - öte dünyanın var olup olmadığını bilmediğimiz için de - tamamen yok mu oldu yoksa ruhu bir yerlerde mi emin olamadığımız biri olabilir...
ah özlemek, burun direği sızlayarak özlemek ama, iç çekerek, çok özlemek fena.
saçma bir sorudur. binbir meşakkat içerisinde terhis olduğun askerliği bile özlüyorsun. hayatına bir şekilde girmiş herhangi birisi ile yaşadığın en küçük hoş anılar bile özlenir. özlemiyorum diyen yalan söyler. ayrıca özlemek tekrar aynı şeyleri yaşamak istemek demek değildir, sadece o güzel anları hasretle anmak gibi bir şeydir. belki de değildir. neyse sıçmam lazım.
Onu özlemekten ziyade onunla tanıştığım günü ve o muhteşem geçen saatleri özlüyorum efendim. Öyle muhabbetin dibine vururduk ki saat nasıl geçiyor anlamazdım. O gülüşü yok muydu, bir ömre bedeldi..
Burnumda tütüyor.insanın koku hafızası olur ya heh işte Bazen kokusunu alıyorum. Etrafıma bakınıyorum yok. Artık imkansız bile basit kalır. Yaktım bir sigara daha.