Onsuzluk sadece bir yoksunluksa hayattan, o zaman hayatın ne önemi var.Bizi var eden şey o muyduda var olduk, onunla.
Eğer onsuzluk nefes almanı kesiyorsa ve bulunduğun her yer, bir öncekinin aynısı olmuşsa ve sen hiç bir şey gibi duruyorsan, sana anlatılanları boş gözlerle dinleyip, bir an önce zihninde ona koşuyorsan onsuz olamıyorsun.Onsuz olamayıp, zaten onla deiilsen, bu zihin paradokslarının etkisinin geçmesini kaç yüzyıl bekleyeceksin? Eğer bir drakula da deilsen.
Onsuz olmak öyle zor gelir mi, her gece. Sadece sen ve senin kafa sesinle.Gölgelerle boğuşur gibi anıları başa sarıp, önce en güzelinden başlamaz mısın.Geriye doğru kavgalar ve acıların. Sonra yalancı pis bir mutluluk zarmaz mı içini"iyi ki onsuzum diye" tam kendin bile inanmışken acının yanlızlığından ruhun çekilir gibi olmaz mı? Sonra ağlamaz mısın, her gece kurulu saat gibi.
Zor tarafını atlattım deyip, gün gün çökerken yanlışa sapmaz mısın? Yanlışların ruhunda onsuzluktan daha çok delik açmaz mı?
Bir gün ansızın kesilecek bu ağrıyı, bu sefer kangrene dönüştürmez misin? "Biri geçti artık ben yanımdayım" diye seslendiğinden battığın pislikten kurtulmanın telaşını mı, yoksa hazzını mı yaşayacağını iyi planlamalısın.
Onsuzluklar klasiklerine bir yenisini eklemeden iyi düşünüp, acını ve onsuzluğu iyi öğrenmelisin.