dükkanının önünde hasır tabureler üzerinde oynadığı tavlanın ruhunu yakalıyamacayak esnaftır. çay söyeyip çay tabağındaki çayı yere dökmenin zevkine varamaz. derhal çizgili tişört, 2 haftadır aynı giyilen kot pantolon ve çorapla beraber giyilmiş sandalet kombinasyonuna geri dönmelidir.
bir saat ya oluyor ya olmuyor, güzel bir pazar kahvaltısı yapmak üzere kalktım. çağdaş duruşum engel olmasa bime gidecektim ama dedim laiklikten ödün vermeyelim kahvaltı uğruna. ekmek, sigara, cumhuriyet gazetesi ve biraz da peynir almak üzere bakkala girdim.
-iyi günler azizcim nasılsın?
+iyi abi ya n'olsun...
-oruçlu musun bakiim?
+yok abi ne orucu
-iyi iyi, aferin. napıyosun sen öyle bilgisayar başında deminden beri
+abi şey.. halk tv'den bi şey sipariş ettim de onu inceliyodum
bilgisayara yönelmemle dehşete düşmem bir oldu.
-yalan götünüzde yuva yapmış azizcim!
deyip dükkanı terk ettim. adam civarında manavından, kasabına zilyon tane rakip olmasına rağmen internetten feyk olduğu her halinden belli olan seksi kızlarla tavla oynuyor, aşna fişne ediyordu. eve giderken farkettim, manav hüseyin de karıya kıza bakıp karpuz tokatlıyordu. izmir marşı eşliğinde terkettim olay mahalini.