doğru olan önermedir. şimdi yaklaşık 2 yıl önceki yaşantıma dönenecek olursak, knigh online adlı oyuna deli gibi bağlanmıştım. onsuz bir yaşantım olacağını düşünmüyordum. sanki işsiz, güçsüz gibi gece gündüz bu oyunu oynuyordum. oyunda sürekli bir rekabet içinde olmak, karakterini ve silahlarını geliştirmek bana tarifi olmayan bir zevk veriyordu. bu ve bu tür oyunlar insanın hayattan soğumasına ve oyun bırakılınca hayata ayak uyduramamasına neden olabiliyor. ama allah aşkına, kimin umrunda ki! ailemle, oyun bağımlılığım yüzünden birçok kez kavga ettim. neymiş bana bir faydası yokmuş, boşu boşuna zaman öldürüyormuşum. yaşamak umrunda olmayan bir insan için, zamanın kendi kendine ve hızlıca akıp gitmesi kadar iyi bir şey olabilir miydi? anlamıyorlardı..
çevremdekilerin eziklemesi ve oyun hesabımın çalınması gibi nedenlerden ötürü oyunu bıraktım. yapayalnızdım, hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyordum. çünkü o, oyun benim her şeyimdi. o hesap benimdi, benim hayatımdı.. ne yapacağımı, bilemedim ilk başlarda.. mesela kahvaltıdann sonra bilgisayar başına oturup akşam yatana kadar bilgisayarın başından zorunlu ihtiyaçlarını gidermek haricinde kalkmayan birini düşünün, evet öyleydim. sürekli oyun oynama isteği duyuyor ama bu isteğime karşı duruyordum çünkü merak ediyordum.. ailemin bana övüp durdukları o hayatı ve içindekileri. sanal alemde kurduğum arkadaşlık ilişkileri dışında hiç kimseyle daha önce arkadaş olmamıştım. oyunu bırakıp dışarı çıkmaya başladığım ve hayatı keşfetmeye başladığımın henüz 2. haftasında biriyle tanıştım. ismi aliydi. ali beni görmediğim mekanlara götürür yaşamadığım şeyleri yaşatırdı. yani bana hayatı tanıyordu.. ona bunu neden yaptığını sorduğumda ise hayat güzel her şeye rağmen yaşamaya değer.. anladığım kadarıyla sen daha önce yaşamıyormuşsun, şimdi yaşadığına göre bu güzel hayattaki her şeyi sana göstermek için sabırsızlık duyuyorum gibi şeyler söylüyordu. neydi o sabırsızlıkla bana göstermek istediği şeyler, bunlar beni gerçekten mutlu edecek miydi diye düşünürken.. kendimi onun peşinde buldum, her seferinde.
ilk başlarda... yüzmek, sinema, kitap okumak, tiyatroya gitmek, kızlarla gezip dolaşmak* gibi herkesin yaptığı normal davranışları bana kazandırdı. sonra ne oldu bilmiyorum.. sigara kullanmaya başladım ve devamı geldi burada başımdan geçen her olayı ayrıntısıyla yazmak isterdim ama şuan bile entrinin okunacağını düşünmüyorum, uzun olunca okumuyorlar malum.
oyunu bırakmamla birlikte.. aşk acısı, nedensiz yere sıkılmak, arkadaş ihaneti, depresyon, durduk yere gelen ağlama hissi gibi yaşamadığım birçok şey yaşadım. uyuşturucu bağımlısı olmamda bunlardan biriydi tabi. soruyorum size o bilgisayarın başından kalkmamış olsam kaybedeceklerim nelerdi? durun ben söyleyeyim zaman* peki ben şimdi neleri kaybettim, ya da neyim kaldı geride? buradan sevgili, aileme selamlarımı iletiyorum. onlarda böyle olacağını bilseler, eminim kaldırmazlardı beni o bilgisayardan. belki doğru olan buydu, belki bu tür sıkıntıları çekmek insanın yaşadığının bir göstergesiydi. ama bu kadar acıyacağını bilseydim, hiç acı çekmemenin yollarını arardım. buradan çoluk çocuğa tavsiyeler.. bol bol oynayın oyununuzu,.gözleriniz kör olana kadar hatta. dışarıda sizi bekleyen acıdan başka bir şey yok..