parayı çok buldu kıçına başına sürdü denen adamdır. oyunu zevk için oynamayı abartmıştır. para harcayarak kendini rahatlatır.
bir gün ben online oyun oynarken bir adam dikkatimi çekti. oyuna göre çok güçlüydü. nasıl böyle oldun falan diye mesaj attım. gördüğüm mesaj karşısında çok şaşırmıştım. adam bana ayda 44 milyar para yatırdığını söyledi. buna inanmadım tabi ve oyun sahipleri ile irtibata geçerek olayın aslını öğrendim. oyun sahipleride aynı şeyi söyleyince içimden bu adama küfür etmekten başka bir şey geçmedi. halbuki o parayı fakir fukaraya dağıtmak daha mantıklı iş.
şaşırmayın bunlara, yardım dernek ve fonlarının gelir defterlerini oturup açdığınızda kendi ofis ve personel masraflarının yaptıkları yardımlardan 3 kat daha fazla olduğu bir ülkede yaşıyoruz. insan bari yardım yaptık diye fatura keser de gidere koyar. bunlar o kadar kaşarlanmışlar ki afedersin onu bile saklamaya çalışmıyorlar. eee tabi böyle maliyeye böyle defter. (bkz: namlı kemal)
online oyun denilince kuzenimi hatırlarım hep. bu silkroad mıdır ne skimse bir online oyun vardı zamanında. ulan o nasıl bir oyun, kardeş o nasıl bir oyun o? amerikan oyunu sanırım. gerçekten amerikan oyunu dedikleri bu olsa gerek. adamlar bildiğin oyun yapıp piyasaya sürüyor amına koyim.
neyse, bu oyunda hayatta kalabilmek adına birtakım serserilikler yapıp; böcekti, tosbağaydı, anakondaydı, elektrik trafosuydu, nükleer enerji santraliydi ne bulduysan yiyorsun. ya da parçalıyosun bilmiyorum. item dedikleri şeyler vardı bi de. bazı canavarları öldürünce değişik aksesuarlar kazanıyorsun. sonra onları satıp hayatını kazanıyorsun. ondan sonra çoluk çocuk, yaşam mücadelesi, 3. dünya savaşı, akraba ziyareti derken yaşlanıyorsun.
silkroad denilince bunlar geliyor aklıma. online oyun desen kuzen gelirdi. silkroad dedin sen ama. duydum ben.
deme bi daha. korkuyorum.