Böyle güneşli havalarda sahilde yürürken birebir eserdir.
içinde kaybetmenin verdiği tatlı serzenişi hissetmek, kana zehrin girmesi demektir; geçmiş olsun.
insanı karşı cins arayışa sokabilen şarkıdır. bir kadını ve onun evin içindeki elindeki kadehi ile sallanışını izleyesiniz gelir. bırakırsınız onu evin ıssızlığına, salınarak dolanır. saçları uzun ya da kısa fark etmez. sessizce suratındaki tebessümle oradan oraya dans eder. yalın ayak, duyarsınız topukları yere dokunduğunda. gülümseyerek izlersiniz. belki üstünde bir gömlekten başka bir şey yoktur kadının. belki bilmez sizin cenneti izlediğinizi. sadece siz bilirsiniz.
melodisi insanın iliklerine kadar işleyen, kesinlikle dinlenilmesi gereken dinlerken bağımlılık yapan şarkıdır. o nasıl bir söyleyiştir öyle ki insanı alıp nerelere götürür.
şarkının orjinali olan bob dylan'ın seslendirdiği hali ile,
müthiş duygular hissederken,
şarkının sertap erener versiyonu ile, evler ırak olmasını dileyebiliyor insan.
hani ağdalı bir söyleyiş...
yok arkadaş, bazen yeniden bir şarkıcı söyler eski bir şarkıyı, vayyy dersin; olur işte, kendince bir yorum getirir.
ama sertap erener, yani şarkıya tecavüz etmiş yahu.
normalde hakikaten kendisini çok sevmeme rağmen, dinlerken tüylerim diken diken oluyor bu şarkıda.
gelelim şarkının özü'ne,
müthiş bir ayrılık şarkısıdır.
müthiş betimlemeler taşır içinde.
dinlerken ''ulan bu hatun falcı mı acaba?'' falan dersiniz.
gözünüzde canlandırma çabası.
ama işte bazı şarkılar, tıpkı bu şarkı gibi, yaz gecesi ya da yağmurlu bir hava şarkısı niteliği taşır.
sorgulamadan dinlenmesi icap edenlerden.
gökyüzüne bakıp öylece dinleyeceksin.
adam ne hissetmiş, kim bilir.
ya da hangi mücevher gözlü kadın aslında bahsi geçen.
yahut hangi şehrin gökyüzüydü baktıkları.
böyle şarkılar dinlemelik, bir kez daha replay tuşuna basmalık şarkılardır.
keyifli şarkılar.
hüznü bile keyif veren şarkılar.