one last goodbye

    8.
  1. türkçesi ise;

    nasıl da ihtiyacım oldu sana
    nasıl da üzüldüm gittiğin için
    rüyalarımda görüyorum seni
    öylesine yalnız uyanıyorum ki...

    biliyorum gitmeyi istemediğini
    yüreğin çok istedi kalmayı
    ama seni severek bulduğum güç
    pes etti sonunda

    her nasılsa, biliyordum
    beni bu şekilde terk edeceğini
    her nasılsa, biliyordum
    asla kalamayacağını

    ve gün ışığının erken saatlerinde
    sessiz, huzurlu bir geceden sonra
    alıp götürdün kalbimi
    ve üzülüyorum ben

    görebiliyorum seni rüyalarımda
    anlatabiliyorum sana, nasıl hissettiğimi
    sarılabiliyorum sana rüyalarımda
    ve öylesine gerçek ki bu....

    hala hissedebiliyorum acını
    hala hissedebiliyorum sevgini
    hala hissedebiliyorum acını
    hala hissedebiliyorum sevgini

    her nasılsa biliyordum asla, asla kalamayacağını
    ve her nasılsa biliyordum, beni terk edeceğini

    ve gün ışığının erken saatlerinde
    huzurlu bir geceden sonra
    alıp götürdün kalbimi

    dilerdim, dilerdim kalabilmeni......
    54 ...
  2. 1.
  3. anathema'nın kaliteli -kaliteli pek yeterli değil ama- şarkılarından biri daha. ardından parisienne moonlight dinlenir. bu hem bir kendine geliş hem de kendinden geçiş hareketidir. bünyeden bünyeye değişir.sözleri:

    How I needed you
    How I grieve now you're gone
    In my dreams I see you
    I awake so alone

    I know you didn't want to leave
    Your heart yearned to stay
    But the strength I always loved in you
    Finally gave way

    Somehow I knew you would leave me this way
    Somehow I knew you could never stay
    And in the early morning light
    After a silent peaceful night
    You took my heart away
    And I grieve

    In my dreams I can see you
    I can tell you how I feel
    In my dreams I can hold you
    And it feels so real

    I still feel the pain
    I still feel your love
    I still feel the pain
    I still feel your love

    Somehow I knew you could never, never stay
    And somehow I knew you would leave me
    And in the early morning light
    After a peaceful night
    You took my heart away
    I wished, I wished you could have stayed
    18 ...
  4. 145.
  5. in parallel albümün deki versiyonunun çok çok harika olduğu parça.

    10 ...
  6. 4.
  7. 157.
  8. Moralim bozuksa bu şarkıyı dinleyip ağlarım ben. Liseden beri 8 senedir dinlerim. Yine dinliyorum..

    Rüyalarımda belki seni görürüm diyedir uykularım.. Bedeniminin dinlenmesine ihtiyacım yok. Sana ihtiyacım var. Vardı..

    Biterse -ki bu kez ben umut denilen o duygudan dahi yoksunum- ne yaparım ben diye düşünüyorum iki saattir. Şimdiden böyle acıyorsa gerçekten bittiğinde ne kadar acır? Bir tahminin var mı? Varsa söyleme bilmeyeyim..

    yaşadığım bunca hayal kırıklıklarına rağmen hala sevgini derin bir şekilde hissedebilmemin mantıklı bir açıklaması yok. Mantıksiz bir açıklamasıysa hep vardır. Ama sen anlar mısın o mantıksızlıkları? Yoksa beni mantıksizlikla mı suçlarsın?

    "Hayat." demişti banktaki yaşlı amca.

    - Hayat nedir bilmiyorum. 78 yaşındayım. Bir keresinde köydeki ağa kızına vuruldum. Ama öyle vurulmak ki dişlerim ağzımda birbirini patakliyor sanki. Dizlerim birbirine vurmaktan yara olmuş. Olmadı ama olmazdı zaten. Sonra kendime gelemedim epey süre. Kebdime yediremedim. Ankaraya geldim. Babamın samimi olduğu kuyumcu bir arkadaşı vardı. Onun yanında çırak olarak başladım. Aradan yıllar geçti. Öyle hızlı geçti oyle hızlı geçti ki.. Önce annem gitti sonra babam. Sonra erkek kardeşim. Dedim ki cok kötü bir insanmışım ki ailemdeki herkesin ölümünü izledim.. Bir şey yapamadan izledim.. Hiç evlenmedim.. Hiç kimseyle bir münasebetim olmadı. Sadece bir kere genelevin birinde pişman olduğum bir şey yaptım.. Melek gibi bir kızdı. O köyde aşık olduğum ağa kızına benziyordu.. Kendime kizdim yıllarca. Ve bil ki zamanı yavaşlamanın tek yolu pişman olmaktır.. Herhangi bir davranışın için pişman olduğunda zaman acıyı daha fazla hissetmen için çölde giden kervan hızında ilerler..ve çok acı çekersin, umduğundan hak ettiğinden fazlasını çekersin.. Bak burada ağlamak için yaşın çok genç. Birini çok sevmissin belli oluyor gözlerinden..biri çok acıtmış seni. Biri çok ağlatmis seni. Hâlâ da ağlatıyor. Ama sorarım sana. Bu ne zamana dek böyle gidebilir? Üzülmek dedim zamanı yavaslatir. Ve çok üzülen insanlar yavaş yavaş ölürler. Yaşamları da bu yüzden uzundur. Anlıyor musun? O kıza bunların değmeyeceğini çok kişi söylemiştir. Biliyorum o kıza dünyaları versen yeriydi ama seninle mutlu olamayacak o kız. Sen onu mutlu etsen de o senin mutlu olduğun gibi olmayacak.. Onun gülümseyişinden cennet yaratmanın ona hiçbir yararı yok. Evet her insan bencildir biraz. Sen de bencilsin biraz. Onu kendinden çok sevmen hiçbir zaman onun seni sevmesi anlamına gelmeyecek.. Hiçbir zaman.. Kalk kendini toparla. Unutmayacaksin biliyorum, unutamayacaksın. çünkü ben bir an olsun o ağa kızını unutamadım. Ama geri kalan tüm yaşamım boyunca bu pişmanlıkla yaşadım, hâlâ da yaşıyorum. Bak şimdi ne var ellerimde? Boşluk. Evet Bu yaşlı ellerde kocaman bir boşluk var. Onca zamana rağmen bu boşluğu dolduramamın verdiği pişmanlıksa öyle büyük ki.. Anladın mı beni?

    + anladım..
    7 ...
  9. 77.
  10. hoşçakal diyememenin şarkısı.

    "düşlerimde seni görebiliyorum,
    sana anlatabiliyorum nasıl hissettiğimi" der..

    yakar bu sözler insanın içini. birini çok istersin, çok seversin, beklersin.. kavuşursun belki ama yarım kalmıştır bir şeyler, öyle ya da böyle bitmiştir. uyumak istersin gecelerce, sırf rüyanda onu görebilmek için. yanımda değil, bari rüyalarıma girsin diye dua edersin. ve yüzüne söyleyemediğin, beraber yaşayamadığın şeyleri rüyalarında yaşamak için çırpınırsın..

    "bir şekilde biliyordum beni bu şekilde terk edebileceğini,
    bir şekilde biliyordum asla kalamayacağını" der..

    ayrılığın kaçınılmaz olduğu, sevginin her şeye yetmediğini gördüğün anda düşünebileceğin başka bir şey yoktur. terk edilişler, yalnız bırakılışlar.. her ne yaşarsan yaşa, bunun acısı bambaşka olacaktır. yerine hiçbir şeyin geçemeyeceği bir acı. ve ümitlerini kurutursun bir zaman sonra. geri dönmesini de bekleyemezsin. hayal etmez olursun.

    "kalbimi götürdün yanında
    isterdim, o kadar isterdim ki kalabilmeni.." der..

    üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, hep "o" vardır senin için. yerine hiçbir şeyi, hiç kimseyi koyamayacağın "o".. senin hayallerin, ve yaşadıklarınız birbirinden çok farklıdır oysa. sen böyle hayal etmemiştin, bunları yaşamak istememiştin. ama sana soran olmadı. böyle aktı, böyle gitti her şey.. ve sonsuza onun yanında olabilmeyi, sonsuza kadar onun senin yanında kalabilmesini hayal etsen de, olmadı.

    sen ve hayallerin..
    işte bu şarkı bütün bunları elinden alır. her şeyi yakar, yıkar..
    gerçekleri yüzüne tokat gibi vuran bir yanı vardır. olmayacağını, geri dön(e)meyeceğini, anlatan..
    ama acıtsa da, bu duyguları bundan daha iyi anlatan bir şarkı yok, olamaz da..
    her ne kadar danny annesi için yazmış olsa da, rahatlıkla bir kavruluş, ayrılık ve aşk şarkısı olabilmektedir.
    nereye çekersen çek.. yine de acı veriyor işte!
    7 ...
  11. 7.
  12. bunalım, depresif ,melankolik, can yakıcı ,can sıkıcı,can verici,can alıcı, yeterrrrrrrrrr...
    6 ...
  13. 22.
  14. ölen anneye(daha doğrusu intihar eden!) yazılmış(helen cavanagh), aslında ayrılan sevgiliyle hiç bir alakası olmayan bir anathema destanı. belki de anathema'nın neden bu kadar depresif olduğunu görmemiz açısından en önemli anathema eseri. 4** senedir neredeyse her gün dinliyor da olsam her dinlediğimde ağladığım şarkı*.

    bakınız, ağlayınız:

    (bkz: küçük yaşta anneyi kaybetmek)
    (bkz: annenin intihar etmesi)
    6 ...
  15. 12.
  16. sözlerini okumanın bile insanın moralini bozduğu süper anathema parçası

    daha da beteri için (bkz: parisienne moonlight)
    5 ...
  17. 118.
  18. sözleriyle, müziğiyle, vincent'ın ses tonuyla, haykırışlarıyla kısacası her şeyiyle muhteşem olan bir şarkıdır.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük