otobüsle deniz kenarında akşam yolcuğu...
dışarıda yağmur yağar...
kafanızı cama dayayıp mp3ünüzü son ses açarsınız...
dinlersiniz bu şarkıyı...
kimse ne der diye düşünmeden gözyaşlarınız boncuk boncuk yanaklarınızdan aşağı kayar...
pişmanlıklarınız aklınıza gelir...
ağlarsınız...
birçok insanı anathema'yla tanıştıran şarkı. ilk günkü vuruculuğunu korur hala. mümkün olduğunca kaçınmak lazım, hele uyku öncesi... ayrıca yolculuk şarkılarının başında gelir, yolun depresifliğini birkaç kata çıkarır.
asla yaşayamadığım mükemmel aşkı anlatır. içimdeki "yüzüne hoşçakal dedim ama keşke gitmeseydin"leri gün yüzüne çıkarır. müziğiyle, sözleriyle tam olarak bunu anlatır.
tüm anathema diskografisi içinde müzikal kalite olarak daha iyi parçaları varken neden bu kadar önemsendiği bazıları tarafından sorgulanagelmiş parça. bak canım bu parçayı önemli kılan zoraki bir ayrılığa yazılmış olması, hem de ayrılıkların en zoruna, kaybedilen bir anneye yazılmış. kardeşler, sevgililer, arkadaşlar vs hepsi önemli bizim için ama hangisi bir annenin gidişi kadar boşluk bırakabilir ki hayatımızda, bir de öyle düşün bulursun sorduğun sorunun cevabını.
Şarkı sözlerinde anneden bahsedilmemesi giden sevgili için yazılmış olacağını düşündürse de ölen anne için yazılmış depresif anathema parçasıdır.
Sözleri bilinmese dahi dinleyeni duygulandırabiliyor. Sözlerini bilmediği şarkıda ağlayan ergen pozisyonuna sokuyor kısacası. Ambiyansı tutturduğunuz takdirde yaklaşık 6 dakika hayatı bir kenara bıraktıracaktır.
"i wish you could have stayed" sözü sonrası gelen solonun insanı nasıl hüzünlendirdiği belli olmayan, komadan komaya sokan şarkı. final döneminde dinlenilmesi önerilmez. ishal ve mide bulantısı yapabilir.