onat kutlar

entry32 galeri0
    26.
  1. unutulmuş kent şiirindeki naifliği, tadı hiçbir zaman unutamadığım insan...

    Vermeme olanak yok bana verdiklerini
    Ama ayrılırken bir hesaplaşma da gerekli
    Geçmiş bunca güzellikten bir anı olarak
    Ben seni alayım istersen sen de beni
    9 ...
  2. 27.
  3. Unutulmuş kent ve peralı bir aşk için divan isimli iki şiir kitabının şairi, yazar. Yeter ki kararmasın isimli, mektuplardan oluşan eseri okunasıdırı. Üçüncü bir şiir kitabı varsa da bilmiyorumdur.

    --spoiler--
    Sordum kendi kendime ne yapılabilir çamurdan. Heykel.
    Acılardan? Aşk. Yoksulluklardan
    Bir devrim bile yapılabilir. Ama hiçbir şey
    Hiçbir şey yapılamaz ayrılıklardan.
    --spoiler--
    0 ...
  4. 28.
  5. tam da bu günlerde hatırlamak ne güzeldir seni..

    (bkz: sadece senin yüzün)

    yeraltinda bir bizans sarnici gibi loş
    kuyularda körlerin duragan bakişlarini
    tedirgin bir çocugun önsezileriyle
    bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
    yukarda bembeyaz bir güvercinin
    mavi bir balkonun bulutlarindan
    benim topragimi aradigini

    karşida tepelerin hayal perdesini
    bir sardunya agaci hişirdatiyor
    koyunlar sessiz bir yilan bir güneş
    bir kisragi her yil aşan kirlarin
    azgin tanrisi Pandan dogma yabansi
    ve inatçi bir keçi gibi Gavvino
    bir zincirlemeyle geçiyor çocuklugumun
    kisapantolonlu kara gözlü yoksulluguna

    sanki Peranın bindokuzyüzden
    art nouveau pencerelerden baktigi
    tirşe haliç ve loş kumrular oteli
    birbirinden habersiz iki odada
    seni de saliyor düşlere ve beni
    tanrim görmeden tedirgin ve kizgin
    gümüş bir asansör çikarirken seni
    kara bir agirlik gibi iniyorum boşluga

    sakalinin koyu meşe dallariyla
    kapatinca karanlik bulutlar
    göklerdeki hâsin ve eski ahitten
    bir mezmurla isyan eden babamiz
    dilsiz ve korkulu ve yoksul
    sıkı topragi delip güneşe dogru
    alinyazisini yirtan ufacik tohum
    benim geçmiş tarlalardan arkadaşim
    kemik sapli kaçamak bir çakiyla
    kurak hayalgücümü kanatiyor

    sanki bir sayim günü ya da sıkıyönetim
    ıssız sokaklarinda surdiplerinin
    birbirine rastlamadan dolaşan
    iki serüvenci gezgin gibiyiz
    bomboş bir sinemanin koltuklarinda
    kapkara bir perdeyle ayrilmiş gözlerimiz

    bir kuzunun bogazina saplanan hançer
    birden gürültülere boguyor kenti
    kanli sokaklarinda gondollar yüzdüren
    bir venedik dişarda bu bozgun bizans
    çocukları hançerleyip öldürüyorlar
    kırık bir akordeon gibi yüzleri

    sanki erken rönesansin bir sarayinda
    sesleri sarmaşiklar gibi bir madrigalin
    iki sagir şarkici gibiyiz
    şiirimiz sariliyor usanmaksizin
    birbirine ve biz sarilamiyoruz

    gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
    kucağında fisildaşan tavuklar
    kara gözlü sipalar ve soluk soluga
    evreni sevişmenin kuşlariyla dolduran
    gelinler metresler orospular melekler
    ağaçların ve rüzgarin ve tüm denizlerin
    seslerine karişan su azgin hayat
    sanki seni ve beni
    boğazın çok derin akintilarinda
    ters yöne habersiz yelken kaldiran
    iki çagdişi ve şaşkin balik gibi
    bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor

    perdede şimdi kocaman bir hayal
    sadece senin yüzün
    1 ...
  6. 29.
  7. (bkz: hakkaride o mevsim)
    doğrudan kendisini hedef alan değil ancak islami terörün bir ürünü olan bombalı saldırıda yaşamını yitiren edebiyat ve fikir insanı.
    1 ...
  8. 30.
  9. surlar ve deniz

    körler ülkesinin tam karşısında
    çünkü gören olmadı seni benden başka
    duran kent sevgilim nicedir
    surların çevirdiği denize doğru
    kurdum barbar çadırını bekliyorum

    bekliyorum bembeyaz bir yapının
    omuzlarına konacak kartal
    kapına dikilmiş boynuzlarıyla
    kara koç başı hırslı kalkan
    ve hasret ve tutku ve bitip tükenmez
    ayrılığa inatla kafa tutan
    bakısların tozlarına bulanmış
    ağaç heykeli olan gövdemle

    içinden görmek istiyorum seni
    dinlemek daha da bir güze doğru
    çimenlerinden geçen serin esintiyi
    yıkanmak derin saatlerinde denizinin
    yarı aydınlık sokaklarından geçmek ve eski
    bir balıkçının uslanmaz merakıyla
    ağ atmak akşama karşı sularına
    yanan alnımı su mermerinin
    karnına koymak ve uyumak
    yorgun savaşçının
    tütün ve barut kokusuyla uyumak bir hayvanın
    karlı sınırlarını aşmak bir yaza doğru

    saklı kent bıktım seni kuşatan
    kendi çadırlarından kör kılıcına
    tuğlalarla örülmüş yanık surlardan
    bıktım bana uzaklığı öğreten
    di'li geçmisiyle zamanın
    yazılmış kuşatma günlüklerinden

    taş perdeleriyle bir gize doğru
    yelken açan kent göremiyorum seni.
    2 ...
  10. 31.
  11. 27 yıl önce kaybettiğimiz bir değer.

    pkk tarafından katledilmiştir.

    vahşice saldırı, şöyle saldırı diyen ama pkk'nın adını vermeye hdpkk'lı kardeşleri üzülür diye götü yemeyenlere inat biz dürüstlükten vazgeçmeyelim.

    o ve kader arkadaşı yasemin cebenoyan olmak üzere bütün pkk mezalimlerinden zarar görenleri saygıyla ve rahmetle anıyorum.
    0 ...
  12. 32.
© 2025 uludağ sözlük