"hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
iyimserliğin."
Bana çok şey kattın. Unuttuğum hiç bilmediğim ben' i öğrettin. Beni kendimle tanıştırdın. Başka bir yolda olman üzmüyor artık. Yolun açık olsun, ikimizinde yolu ayrı ayrı aşkla dolsun...
Bazen utanıyorum. Aslına bakılırsa utancım senden değil de yaptıklarından sanırım çünkü gün sonunda yine onca şeye rağmen en sevdiğim sen oluyorsun.
Ya ben çok bencil bir aptalım ya da, aslında ya da' sı da yok. Ben gerçekten aptalım.
Seninle beraber bir roman yazalım istiyorum. Çeşitli dillere çevrilsin, ödüller alsın. Sabahlara kadar bir çatı katında bir masa lambasının aydınlattığı izbe odada hem roman yazalım hem sevişelim istiyorum. 100 günümüz böyle geçsin. Yemekleri dışarıdan söyleyelim. Sigara dumanı dolsun odamız ve içki koksun. Kokunla kokum karışsın. Tek vücut, tek beyin, tek yürek olalım.