çöpe atılması gereken kızdır. madem buluşuyorsun, bizon gibi otlamanın ne anlamı var. zebralar bile koklaşırken o'nun buluştuğu insanın elini tutmaması hayvansal bir davranış bile değil. kaldı ki onbeşinci buluşma diyorum, hadi birinde beşinde elini tutturmadın, bahenelerin vardı falan filan da onbeş kez buuluşmuşsun. adama gülerler, madem elini tutturmuyorsun ne diye buluşuyorsun, milli ekonomiye zarar veriyorsun. sen bir tarafa seninle onbeş defa temassız buluşan öküzü merak ediyorum. her buluşmada narkoz mu yiyorsun napıyorsun, kendinde misin. onbeş defa buluşulur da bir cacık olmaz mı. neyse onaltıncı defa buluşma sen, o kız seni ekiyor. kızdan arkadaş olmaz, bunu bil.
evde her türlü yola gelip -ki onbeşinci buluşmadan bahsediyorsak üç günde bir desek bir buçuk ay yapar ve bir buçuk ayda da yılana deliğinde tur attırırım- dışarıda;
'aman aşkım elimi tutma, sağı solu elliyoruz mikroplar boklar püsürler falan... dur ıslak mendili çıkarıyım bi silelim.' diyen kızdır.
ha bu kız başkasının evinde de takılmaz zaten. dezenfekte edilmiş evine seni atar, önce duşa sokar hemen ve bir güzel keseler, sonra sevişir...
ilk buluşmada elini verse ikinci buluşmada yatağa atılmaya çalışılacağının bilincinde olan, yavşak erkeklere müstehak olan kızdır. bizim milletin, azıcık yakınlaşsa kıza orospu damgasını vurduğunu iyi bilir. süründürsün efendim milleti yerlerde...
"hayalimi yirmidört saat zihninde asmandır" dedi adam.
kadın hayallerini gözden geçirdi;
bir adam, sigaraya karışık parfüm kokuyor.
bir bebek; kokusu "o adam" ı hatırlatıyor.
bir ömür; seyrinde aşk kokuyor.
bir ihtiyarlık; kırışıklıkların "o adam" ın gamzelerine henüz yenik düşmemiş.
bir ölüm; "o adam" ın nefesine nefesin karışıyor.
"hayalin yirmidört saat zihnimde asılı" dedi kadın.
"öyleyse aşk bu"
ellerini tuttu adam kadının, elleri biraz çamaşır suyu biraz soğan kokuyordu kadının.
bu işte bir "kadınlık" vardı, bu işte bir emek vardı.
" Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan,
Tahta uğmak,sabah karanlığı ateş yakmaktan. "
bunu bir adam anlayabilir miydi?
eğer anlarsa, bu adam "o adam" dı.
" Eller, hepsi de beşer tane parmaktan,
Eller, türlü türlü... Yaşamaktan. "
" yaşanmamış bir çift el sunuyorum sana " dedi kadın.
" yaşaman için "
bunlar sadece bir çift el değil, bir çok şeyin simgesi.
bu ellerle hazırlayacağım her sabah sigara böreği kokan kahvaltını.
bu ellerle oynayacağım saçlarınla bir akşamüstü sen televizyona dalmışken.
bu ellerle bakacağım ateşine; hastalandığında.
bu ellerle dokunacağım kalbine ilk defa.
bu ellerle bağlayacağım kravatını her sabah seni işe uğurlarken.
bu ellerle değiştireceğim " senin çocuğunun " altını.
bu eller herhangi bir kadının elleri değil.
" hiç bırakmayacağım ellerini " dedi adam.
ve kadın teslim etti ellerini adamın avuçlarına..
kızına bağlı ama, bence namuslu kızdır. ilk buluşmada elini, ikincisinde götünü veren kız sadece eğlenilecek kızdır. 15. buluşmada bile elini tutturmayan zorlu, akıllı, namuslu, evlenilecek kızdır. tabii bokunu* da çıkarmamak lazım.
bu artık bir olay haline gelmiştir. erkeğin deliye dönmesi, arkadaşlarının baskıları, dünyanın en güzel kızı sanki lan demeleri bıktırır ve erkek ayrılır. yarın bir gün kızı başka biriyle sarmaş dolaş görünce sinirinden kendini paralayarak aslında sorunun kendisinde olduğunu farkedip buna çözüm getirmeye çalışır.