omayra

    269.
  1. Murathan mungan'a ait şiir kitabı. Bu kitaba dair en sevdiğim şiir, ismi gibi omayra oldu. Ikinci olarak sevdiğim şiir çöl işaretçileri oldu. Şu bölümü;

    (...)
    "çöl geçer
    çöl durur
    çöl yaratır yeniden
    çok uzaklarda değil
    içimizin iklimi
    kuma bakar
    suları çekilen kumlara bakar
    'anlarsın sen de uzun bir susmadır
    başkasındaki ölüm'
    herkes bunca sözünü ederken
    kolay keşfedilmez yalnızlık
    dünyanın bir yerinde
    seninle aynı işaretlerin şiirini yazan
    gün gelir şiiri bırakır... çöle bakar 

    siste bir şey görünmez
    yalnızca aydınlanır yüreğin derinliği
    nöbetçi kalırsın başkalarının öykülerine
    vadilerde kaybolanlar bulsun diye seni
    ölüp geri döndüklerinde
    yaratamayacağı hiçbir durum yoktur yalnızlığın
    örneğin çölde bulunmuş şu gemi
    ya da deliliğin gizli mesleği aşk gibi
    kendi tülüne tutulan hayaletler
    işaretledikleri gövdelere geri döndüklerinde
    ne aşk, ne çöl, ne gemi

    çölün ağına takılmış
    binlerce işareti tanımak
    çöl ile yıldızlar arasındaki
    derin akrabalığın boşluğunda
    ruhu tanrıya çıkaracak kadar günah
    ancak ondan sonra konuşabilir
    konuşulacak bir işaret kaldıysa

    çölde bir anakaraydı aradıkları
    su değil, susuzluk değil, vaha değil
    serap değil çöl bile
    bir anakaraydı kıyısına adım atar atmaz
    başlarını yaslayıp uyuyacakları
    bir işaretle yaratılan krallık istiyorlardı
    o ilk işaretin arılığı
    kalmıştı gözlerinde
    ne kadar uzağı görseler
    dönüp geliyordu yine ilk imge
    hiçbir serap silemiyordu, ne ölüler, ne cinnet, çöl bile...

    kimsesizlikten çıkış mümkün mü çölde
    uğultusuna sarınmış gidiyor
    seraplarımızın gözleri önünde
    uğultusuna sarınmış gidiyor
    sarışın çöllerin esmer erkekleri
    uğultusunda sarınmış gidiyor
    kefenleri sis renginde, okunmuyor işaretleri
    ufkumuzu bitiyor onların vardığı yerde
    bir uğultu kalıyor
    bir uğultu
    bir uğultu
    hiçbir çölü geçemeyenlerin kalbinde."
    22 ...
  2. 1.
  3. murathan mungan'ın kitabı ve şiirinin adı

    cevabı ömür süren bir soru bıraktım sana
    mendili kan kokan sevgili arkadaşım
    usta bakışların keşfettiği rahatlıkla arkama yaslandım
    elimde şah mat yüzüğümde tek taş siyanür
    adınla bulanan bir aşkın, bir maceranın mecrasında
    yolun sonunu söylüyordu
    günahkar iki melek olan sağdıçlarım

    al birkaç bulutlu sözcük
    atlasını sırtında taşıyan çalınmış bir zaman
    mekik, taflan, kar kesadı bir iklim
    aşk mı, macera mı dersin bu uzun seferberlik
    bu ilişkinin topoğrafyasını
    mezhepler tarihinden bulup çıkardım
    adanan boynunda o gümüş zincir
    bilmiyorsun arması sallanıyor ucunda
    işte yazgının kara zırhlısı!
    kork! kutsal kitaplardaki kadar kork!
    çünkü hiçtir bütün duygular
    korkunun verimi yanında

    benim ruhum nehirler kadar derin!
    kızıl kısraklar gibi üstümden geçeceksin!

    arı bir sessizlik duruyor
    şiddetimizin armaları arasındaki uzaklıkta
    gövdenin demir çekirdeği
    kalkan teninin altında
    sana okunaksız bana saydam giz
    içindeki uğultunun izini sürüyorum
    bir açıklığa taşıyorum ele vermez yerlerini
    harabeler diriliyor
    heykeller tamamlanıyor
    kendi kehanetinden büyülenmiş gözlerimin önünde
    başka çağlara gidip geliyoruz
    aşk tanrısı için
    seviştiğimiz ve uyuduğumuz sahillerde
    aşkın kaplan ve yılan düğümüyle

    öpüyorum seni boynundaki yaradan
    iniyorum kaynağına
    aydınlanmamış yanların ışığa çıkıyor
    dokunuşlarımın parıltısında
    düğümlü mendilin, gümüş zincirin
    sımsıkı mühürlendiğin bütün kilitler
    çözülüyor avuçlarımda

    tılsım tamamlanıyor
    ortaçağ kentlerinden geçiyoruz dönüşte
    indiğim kaynakların mezhep değiştiriyor
    zamanın ve uzamın kilitlendiği kara kutuda benim kelimelerim
    tılsım tamamlanıyor
    dudaklarımdan sızan erkek sütünün kara büyüsüyle
    sevgilim, oluyorsun
    uyuyor ve yıkanıyoruz ay ışığında
    bakıyorum güneş iniyor yüzünün alacakaranlığına

    adın yoktu tanıştığımızda
    eksiğini de duymadık
    bazen bir rüzgarı, bazen birkaç zeytini
    adının yerine kullandık

    adın yoktu tanıştığımızda
    sonra da olmadı
    çünkü başka biri oldun zamanla

    şimdi adın var
    şimdi ruhumun sislere sarılı derinlikleri
    yükseliyor ve tehdit ediyor
    kıstırılmış varlığımın bütün cephelerini
    yüzümün pususunda geziyor
    sularda bilenmiş bıçaklar
    uyandırılmış acılarım, bulanmış sarnıcım
    etimle ruhum arasında çelişen ilke
    geri döndü bana
    kendi ellerimle kurduğum kara büyüden
    içimdeki tarih bitti
    siliyorum bir aşkı var eden her ayrıntıdaki parmak izlerini
    ve şimdi adın var
    ve şimdi
    ikimizin vaktinde
    intikam saati geldi

    omayra, bu adı verdim sana
    ve mevsimleri bütün anlamlarıyla
    iki çakılına bir deniz vereyim
    hayallerine mavi buğday
    dokuz yaşamın olsun tek tek öldüreyim
    esmer ve çırılçıplak bir gecede
    bütün düşmanların gelecek
    koynumdaki cenazene

    seni saran efsane çürüyüp toprağa karışırken
    kucağımda başın
    gümüş bir tarakla tarayacağım saçlarını
    kendi enkazımın üstünde
    kurtlar, çakallar gibi uluyarak ağlayacağım acıdan
    öldürerek yaşatacağım seni kendimde

    ocağın parıltısıyla aydınlanan yüzün
    gücünden habersiz sakin gülüşün
    kamçılıyor içimdeki bütün köleleri
    ben ki hileli bir oyun,
    birkaç kırık zar
    ve kara muskalı tılsımlarla
    almışken seni kaderinden, kıyasıya bağlamışken kendime
    asıl sen tutsak etmişsin beni
    dünyaya kapalı kapıların ardındaki
    içi boş sessizliğine

    sığlığın, sevgisizliğin
    o sonsuz kendiliğindenliğin
    dünyanın sana değmeyen yerleri
    nasıl da çekici yapıyor seni
    o kadar bağlandım ki
    tutkusuz bedenine
    ya öldüreceğim seni
    ya tunç çağından heykeller indireceğim dökümüne

    sayıklayan bir ağaç gibiyim omayra
    uğultusu geliyor ta derinden
    gövdemin geçtiği masalların
    içimdeki deprem ayakta tutuyor beni
    geri dönüp vuruyor çalınmış zaman
    bak sana korkaklığımı veriyorum
    var olmanın bütün varoşlarından
    ben yenildim, işte silahlarım
    tılsım tamamlandı
    sonuna geldim çizgilerini sildiğim
    bir büyük haritanın
    aşkım ölümün sınırında omayra
    olduğun yerde kal kımıldama!
    6 ...
  4. 191.
  5. üzerinde epey bir kanka muhabbeti dönen yazar..

    hayır ; msn'de bugün smiley yaptığım yazar falan diye ben de yazmak istiyorum ama yapmadım nasıl yazayım..

    bir de bu muhabbetleri döndüren iki farklı grubun kesişim kümesinde bulunmasından dolayı sol cerceveden hiç düşmüyor mübarek..cidden düştüğünü bir görsem , düşüp bir yerini mi kırdı acaba diye sanrılara kapılıp epey korkacağım..pardon bu nicke bu formatla yazılmıyordu..şöyle yapalım ; düşüp bir yerini kırmasından çok korktuğum yazar..oldu galiba..
    8 ...
  6. 192.
  7. uludag sozlukte bir irc kanalının adı..bambaşka insanları biraraya getiren , kah güldürüp kah eğlendiren bir kanal bu..
    6 ...
  8. 121.
  9. her üç ayda bir doğumgünü kutlayan yazar. tahminlerime göre 88 yaşına girdi bu sefer.
    5 ...
  10. 120.
  11. nice mutlu yıllara inşallah, doğum günü kutlu olası yazar.

    (bkz: dogum gunum bana geldigin gundur) *
    4 ...
  12. 57.
  13. kendisinin şuan bir şiire ihtiyacı olduğunu düşündüğün ve hemen kendisine bir şiir yazdığım yazar:

    MELEK

    Meleğim,
    kanatların kopmuş,
    uçamazsın artık.
    Eskisi gibi dokunamazsın,
    yaşayamazsın böyle.
    isteğim,
    seni mutlu etmekti hep.
    Elimden çok şey gelmedi,
    elimden gelenlerse yetmedi.
    Uzanmışsın boşluğa,
    içinde bir fırtına,
    Sahillerin kalabalık,
    limanların karanlık.
    Rengin solmuş,
    gözlerinin etrafına
    siyah halkalar dolmuş.
    Yaşlanmışsın,
    saklanırken.
    Yaşlanmış gözlerin,
    beni beklerken.
    Çok mu geciktim ben
    gelmek için,
    iyi etmek için seni?
    Geç mi çağırdın sen
    gelmem için
    iyi etmem için seni?
    4 ...
  14. 145.
  15. evlenmek istediği kişiye babasının sıcak bakmamasının sebebi damat adayının henüz sünnet olmamış olmasıdır. bu sebebiyetten evlilikte pürüz vardır. kendisiyle anlaşma zemini aranan damat ile son düzlüğe gelinmiştir.

    (bkz: Kemal Özkan'la konustum haberler iyi)
    5 ...
  16. 150.
  17. 142.
  18. "allah tamamına erdirsin" demek istediğim yazardır. madem gençler(!) birbirlerini beğenmişler, sözlük camiası olarak bize de "hayırlı olsun" demekten başka bi'şey düşmez.

    ayrıca...

    tüm uludağ fm dinleyicileri.. sıradaki parça, berkcan'dan omayra'ya geliyo;

    (bkz: nikah masası)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük