bursa'daki uludağ'ın eski adıdır. çok eski, milattan önce helenlerin canları sıkıldıkça tanrı uydurdukları zamanlardan kalma adıdır uludağ'ın. tabi bizanslılar da "olympos" diyordu uludağ'a.
an itibariyle 3 günü devirdim son 2'ye az kaldı. tespitlere başlayabiliriz; geçen sene ve ondan önceki senelere oranla kalabalığın azımsanmayacak derecede arttığı yer öğlen ve akşam küçük yolumuz kilitleniyor, seneye pansiyonlarda bir-iki metre alıp yolu genişletmeyi düşünüyorlarmış. doğal olarak plajda insan kaynıyor( bu arada sahile topuklu ayakkabılarıyla gelen kadınları gördüm ne işin var ablacım burada demek geldi içimden)yeme-içmeye geldiğimiz zaman ucuzluğunu bu sene de korumayı başarmış (gözleme 4 tl, bira-tekila 5...) gelelim en mühim kısım olan eğlenceye. bu konuda tek geçeceğim yer cactus kafe'dir. bomba etkisi adlı grup geçen yıl ve bu yıl yardırmaktadır adete. reggae, gypsy ve soul dinlemek isteyenler için güzel bir yer. tabii aniden dün gece nikah masası'nı çalmaya başladılar ve ben yaklaşık bir saat öncesinde tanıştığım kızla çartist hareketi tartışırken buldum kendimi(sağolsun varolsun geceme ışık verdi) velhasıl kelam buraya geldiğinizde çicek gibi çocuklar karşılar sizi bir de mercedes benz'ler. kendilerine dün gece hediye ettiğimiz şarkımızı buraya koyuyorum ve denize kaçıyorum.
Deniz, güneş, dağ, orman, tarih ne ararsanız bulabileceğiniz, Türkiye'nin en güzel cennet köşelerinden biridir. Eskiden daha da güzel olduğunu kabul etmekle birlikte, halen gidilmesi görülmesi gereken yerlerdendir. Kalacak yer, yemek, içmek için fiyatlar gayet uygundur. En kötü yanı gece sahile gidişin yasaklanmasıdır. Bir haftalık tatil için çok uygundur. 1 haftadan sonra sıkılabilirsiniz. Gideceklere en önemli tavsiyelerim;
1- Gitmeden önce "Müze Kart" almakta veya müze kartınızı yenilmekte büyük fayda vardır.
2- En az 2, en fazla 4 kişi gidin.
3- Bilgisayar götürmeyin, cep telefonunuzu kapatın.
4- Sabah kahvaltıya kalkın, hava cok ısınmadan hemen dağ veya kale tırmanışlarını gerçekleştirin. Öğleden sonraya sakın bırakmayın.
5- Eğer imkanınız varsa, eylül ayında gidin.
80'lerin sonunda, 90 'ların başında herkesin bilmediği, bu yüzden seçici bir azınlığa hasken; şimdi ortam yeri olmuş boku çıkmış bir yerdir. (bkz: nerde çokluk orda bokluk)
eğlenmek için değil dinlenmek için gidilmesi gereken yer. bir yere gitmeden önce sözlükten bakıp okuduğum için benimle aynı şeyi yapan arkadaşlara yardımcı olmak açısından yazacağım bir kaç bir şey.
- eğlenmek için kemer'e gidin. olympos'ta kitap okunur, trekking yapılır. hatta bir dağın zirvesinde sigara içilir. o kadar.
- öncelikle 'antik kenti koruyoruz biz' ayağına devletin para tuzağına dönmüş bir sahile sahip. akşam 10'dan sonra sahilde oturmak yasak. girişe turnike koymuşlar paran yoksa geçemiyorsun haliyle. ama müze kartıyla giriş çıkış serbest onu bari düşünmüşler, aferin. yabancılar tamam da yerli turisti niye öpmeye çalışırsınız ki?
- geçen hafta oradaydık. nisan sonu oluyor sezon açılmadı diye düşünebilirsiniz ama bildiğin ana baba günüydü. o sahili yazın düşünemiyorum. yer bulamazsınız.
- ağaç evlerde kaldık. klima yoksa kalmayın lan. ucuz olsun diye klimasız oda tutan arkadaşlar hararet yapıp ara ara bizim odaya geldiler 'nabıyonuz tarla fareleri hehehe' naralarıyla.
- fasalis'e gittik orada da turnike tarzı bir şey vardı. müze kartıyla giriş serbest ama sahili olympos kadar kötüydü. allah belamı versin suyun rengi yeşil-sarı karışımıydı. girişte bizden para alarak koruduklarını söyleyeceklerine demir atan ipnelere 'bokunuzu buraya salmayın.' deseler daha iyi olurmuş. fasalis'teki antik kentte yalandan iki taş iki duvar.
- otostopla hemen hemen her yeri gezdik. yani yakındaki tüm sahillere gittik. çıralı'nın denizi fena süper bir yer. bir yer daha vardı sahili çok süperdi ve pek tercih edilmeyen bir yerdi ama unuttum. olympos'a en yakın yerleşim yerinin sahiliydi. otostoptan 10-15 kilometreydi onu hatırlıyorum.
- yanartaş yada yanantaş gibi bir yer var. çok ilginç bir jeolojik olay. böyle taş yanıyor falan. gidip ateş başında mangal yapılıp, içilmeli bence orada.
- inferno eğlenmek için güzel bir yer evet. en az 3 bin kişiyi alabilecek bir mekan yapmışlar canlarım. diğer yerleri bilmiyorum kıyaslayamayacağım ama hayli iyiydi.
- fiyat olarak ucuz baya. biz olympos'un sahiline uzak bir yerde kaldık tur tarzı bir şeyle gitmiştik. olympos'a yakın olan bir yerde kalıp servisle, otostopla uğraşmamak en mantıklısı. otel, pansiyon, ağaç ev bakarken ona dikkat ederseniz daha güzel geçer tatiliniz.
hayatımın en güzel tatilini geçirdiğim memleketimin en güzel tatil yeridir. doğasıyla doğal kalmasıyla büyüler insanı. ceneviz kalesine çıkıp söyle bir ufka baktığımda cennete tepeden bakmak gibi bir his uyandıran o muhteşemliğin içinde hep kaybolmak istemişimdir bütün ruhumla. geceleri ateş başında yapılan danslar sohbetler ve o muhteşem ahşap evler benim için ruhumdan kocaman bir esintidir. bütün yunan tanrıları orada doğmuştur. yüzerek mağaralara gitmek, o pınarlardan su içmek... ayrıldığım ilk dakkada özlediğim tek yer. en ucuz ve en doğal tatil yeri.
"eğlenmek için kemer'e gidin, olimpos'ta en fazla kitap okunur" tadındaki insanlar azalarak bitmeli bence burada.
"yeaaa bu sene oraya gidelim bakalım ne var ne yok" tadında bir yer değil. kaçılabilecek sadece birkaç yerden birisi idi. bu mentalitedeki insanlar yüzünden artık orada da bir süredir o çirkin pop müzikler çalıyor.
seneler önce sahilde çıplak oturana bir şey denilmediği bir yerdi. bugün aynı şey yapılsa "biradeer hoop, ahlak denen bir şey var siktir git şuradan!" tepkisi verebilecek yüzlerce insan doluşmuş durumda.
Dağların arasından çıkan denizi ve iç rahatlatan ferahlığıyla herkesin en az bir kere görmesi gereken yerdir.
--spoiler--
Gittim gördüm ve bağımlısı oldum.Şimdi her hafta turlar düzenleyip insanlara olymposu tanıtıyorum.
--spoiler--
çıralı ile aynı sahili paylaşırlar. denizi ve doğası mükemmel ötesidir. yalnız ortasından geçen dere biraz kurumuş sanırım eskiden denizle birleşiyordu. geçen sene gölge ve cactus'de çok daha fazla eğlenmiştik ama eski yeni biraz toparladı luxusla saolsun. şimdiden özledim.
Çok güzel anılarımın geçtiği aynı zamanda kendi dokusu ve yapısı bulunan tatil cenneti. Her ne kadar bozuldu deselerde gidin, görün ve gezin aldırmayın öyle bişi yok. O antik kentin içinden sahile inmek ve gece sahile elindeki şarap şişesiyle uzanıp yıldızları izlemek bir harika. Ha bir de denizden gelen o ılık rüzgarın şarap şisesinin ağzında oluşturduğu uğultuda paha biçilemez...
antalyanın en nadide tatil için huzu arayanların yeridir. sıcak ortamlar, dostluklar, gece canlı müzik keyifleri, orman kent arasında küçük bir koy, sahil tertemizdir. tanrılar kentidir olympos.
eylül veya mayıs aylarında gidilmesi gereken, yeşil ve mavi yerdir. denizinde ayrı huzur vardır. etrafında kaleler, sanki içinden birazdan mitolojik insanlar çıkacakmış gibi gelir insana.
tam bir üniversiteli mekanı. adana da bir bende vardır umuduyla taktığım ve harbiden de nadir rastladığım yuvarlak camlı gözlükleri orada kumluca belediyesi bedava dağıtıyordu.
ağaç ev mevzusu, konserler, gençlerin yaklaşımları ve iletişim harika. ayrıca tarihi bir kentle iç içe olması da ayrı bir gizem katıyor mekana. birkaç saat gidilecekse gidilmemeli, oraya gidip en az 3 gün kalınmalı.
fakat yine de çok bir numarasını göremedim. belki de az kaldığımdandır.
çok bozdu, eskisi gibi değil gibi söylemlere aldırmadan 10 gün sonra gideceğim yerdir. fakat daha önce gitmiş olan arkadaşlardan kalıcak, gezicek yer gibi tavsiyeler ve detaylar alabilirim.
3 kafadar 7 gün boyunca yine orda olacağımız mabedim. her yıl aynı ritüelleri tekrarlamaktan zevk aldığım, oraya gittiğimde dünyanın sonu yarınmış gibi hiç bir şeyi sallamadığım yer. bu tarihte orada olan sözlükçü arkadaşlarımız varsa bir merhaba demek de isteriz. (bkz: orange pansiyon)
havası, yerı ve konumu olarak mukemmel bır yer. Ancak o sıvrısınekler ıcın bır care bulsunlar, saglam gıdıp vucutta sıvılcelerle donmek var. Bı de gecmıste yasadıgım anıdan mıdır nedır adını duyunca tıksınıyorum.
