olur olmaz herşeye haram demezler. kur'an formatı itibariyle ayrıntılı bir hukuk kitabı değildir, bu o'nun şu anki yapısına da uymaz. dolayısıyla teorik olarak bir anayasadır kur'an, genel hatlarıyla kuralları çizer bunların uygulamasının öğretilmesini ise peygambere devreder. eğer aksi doğru olsaydı zaten bu kur'an peygambere bir kitap şeklinde iner peygamber de bir tebliğci değil kitap dağıtımcısı olurdu. 23 yıl boyunca onlarca işkenceye katlanmak ve müslümanların olur olmadık tüm sorularını cevaplamak, onlarla ilgilenmek zorunda da kalmazdı. kitap var ne de olsa di mi? peygambere ne gerek var? *
kur'an insanları uyaran, onları yasaklardan men eden ve onları peygambere ve allaha itaat etmeye çağıran bir mesajdır. örneğin namazın kılınması gerektiğini söyler, önemini anlatır fakat "önce elini kaldırıp allahu ekber diyeceksin, sonra ellerini önünde birleştirip fatiha okuyacaksın, ...) şeklinde açıklamalara girmez. çünkü bu açıklamaları yapması için zaten bir elçi, bir peygamber göndermiştir insanlara.
bir önemli mevzu daha var; alim kelimesi. bakalım tdk ne diyor?
"Bilgin, bilen"
peki siz alim dediğiniz insanların tamamının birden kafalarından uydurduklarını, yani kısaca "cahil, bilmeyen, uyduran" olduklarını nasıl iddia ediyorsunuz? tehafüt üstüne tehafüt, nedir bu civcivler?
hadi bakıyım, gidin top filan oynayın, ikide bi bilmediğiniz mevzularda cik cik cik...
Peygamberin müslümanları menettiği şeyler de allah tarafından men edilmiş hükmündedir. dolayısıyla bu dindarlara buradan vurmaya çalışacaklar için de bir cevap vermiş olalım.
Kur'an'dan alıntılar yapalım, tabi ki adam akıllı çevirilerden;
[Tahrim Suresi, 01]
1. Ey Peygamber! Kadınlarının hoşnutluğunu arayarak, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin (kendine) yasaklıyorsun? Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.(2)
Dipnotlar:
1-Hz. Peygamber, hanımlarından Hz. Zeyneb'in evinde iken, o, kendisine bal şerbeti vermiş ve bu yüzden onun evinde kalması, diğerlerindekinden fazla zaman almıştı. Bunu kıskanan Hz. Âişe, Hz. Hafsa ile ona söyleyecekleri bir sözde anlaşmışlardı ki Hz. Peygamber önce Hafsa'nın yanına vardığında, "Sende meğâfir kokusu duyuyorum, meğâfir mi yedin?" dedi. Meğâfir, urfut denilen ağacın tatlı, fakat fena kokulu reçinesi idi. Hz. Peygamber de onu hiç sevmezdi. "Hayır! Bal şerbeti içtim." buyurdu. "Öyleyse arı, balı meğâfir özünden yapmış." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber de bir daha bal şerbeti içmemeye and içti ve bunun gizli kalmasını istedi (Zebîdî, XI, 209; Elmalılı, VII, 5084 vd.). Bu sûrenin nüzûl sebebinin bu olduğu rivayet edilir.
2-Şu halde, helal ve meşru şeyleri, birinin hoşuna gitmiyor diye terk etmek gerekmez.
[Yunus, 59]
59. De ki: "Baksanıza, Allah size rızık olarak ne indirdi ise siz ondan (kimini) haram ve (kimini) helal yaptınız." De ki: "Bu hususta Allah mı size izin verdi, yoksa siz Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"(3)
Dipnotlar:
3-Demek oluyor ki, Allah'ın yasak kıldığı şeyleri helal/serbest yapmak, emrettiklerini de haram/yasak yapmak kimsenin hakkı değildir. [bk. 9/29, 31, 67]
[Nahl 116]
116. Dillerinizin (birçok şeyi) yalan yanlış nitelendirmesiyle (kendi kafanıza göre): "Bu helaldir, bu haramdır." demeyin. Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise şüphesiz iflah olmazlar.
(Dînî hükümleri bilmeden veya kendi hevamız ya da mevki ve şöhret için verilen fetvâlar veya islâm'a aykırı verilen hükümler de Hz. Peygamber'in ifadesi ile: "Hem sapar, hem de saptırırlar" nitelemesine sebeb olur. Yine Hz. Peygamber buyurur ki: "Muhakkak benden sonra gece karanlığı gibi fitneler ümmeti kaplayacak. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabahlar, kâfir olarak akşamlar. Topluluklar dinlerini geçici bir dünya menfaati karşılığında satarlar.)(3)
Dipnotlar:
3-Muhtâru'l-ehâdîs, 1010.
(Kim Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kılıyor ki? Zira o allah değil mi "Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasak ettiyse ondan da vazgeçin." diyen. Elbette peygamber nelerden bizi men ettiyse aslında onlardan bizi Allah men etmiştir!)
eğer vicdanınız kalben rahatsa ve bu profilde insan söylemiyle karşı karşıyaysanız, önemsemeyiniz. zira, hepsi değil ama aralarında var böyle bazıları, kendileri söylerler haram diye lakin kendileri uygularlar pratikte.
+ mehmet abi ? bu ne hal?
- n'olsun metinciğim, yengenle dolaşıyoruz.
+ hani haram diyordun ya evlenmeden, bir de genç bir imam olacaksın. vay bee.
- bak bi, açıklayabilirim.
+ tamam abi, allah aşkına...
adamin biri bütün esyasini essegine yükleyip bir yolculuga cikar. derken bir agac gölgesi görür ve essegi cayira birakip kendiside uykuya dalar. uzunca bir müddet uyur ve uyandiginda namaz vaktinin gecmek üzere oldugunu anlar. abdesti yoktur ve suyuda essegin sirtinda gitmistir. adam zaman kaybetmeden teyemmüm abedsti alir ve namazini kilmaya koyulur. simdi buraya kadar olan bölümü bos verin. sadece bundan sonrakileri okuyalim bakalim ne olacak?
soru: essegin sesi abdesti bozar mi?
cevap: evet bozar.
meselenin aciklamasinida iyi yapmak lazim. eger essegin sesi duyuluyorsa, cok yakinda su var demektir ki, teyemmüm abdesti suyu görünce bozuluyor. yada ayni durum, yakininda su oldugunu anlayinca bozuluyor olarakta söylenebilir.
ana tema: dini bilmeyen insanlarin, meselenin basini, sonunu okumadan yada dinlemeden söyledikleri yalandan beter iftiralardir.
'analık hakkım haram olsun' cümlesi gibi. bu durum beni çileden çıkarır. beni doğur die yalvarmadım, bana bak die yalvarmadım, emzir demedim, bunların hiç birini senden zorla istemedim ya da zor kullanarak almadım. kendin isteyerek verdin. ve şimdi haram olsun diyorsun. ben haram olduğunu bilseydim ne sütünü emerdim ne de beni büyütmene bana bakmana müsade ederdim. abuk sabuk bişe. ya da size yakın biriyle aranızda bi vukuat geçer 'bak böle yaparsan hakkımı helal etmem' die bir tehdit savrulur. şu an okadar şeyi haram edeceğini bilseydim nie kabul edeyim daha önceden. bence bu gibi saçma cümleler safsata. aklım ve mantığım var çok şükür haram olduğunu bile bile yapılan iyilikleri üstümdeki emekleri nie kabul edeyim ki. üstünden onca zaman geçsin , sonra haram oluversinler bi anda. o zaman ailem istediğim şeyleri yapmadığı vakit ben de tehdit edeyim 'o telefonu bana almazsanız 19 senedir size harcadığım emeklerin hepsi haram olsun' diyeyim. bu nekadar mantıklıysa öbürü de okadar mantıklı ancak.deli saçması.
bir de saçını boyatmak, kaşını almak, hatta daha da ileri gidip epilasyon yaptırmak günahtır haramdır var. daha çok babaanne ve anneanneler tarafından torunlarına söylenen türdendir. 'ben evlenene kadar kaşımın tek teline dokunmadım' derler. evlenmeden önce apilasyon haram evlendikten sonra helal demek. ilginç. o kaş ve bıyıklarla kim beyenip alcaksa artık...
mesele herşeye haram diyen zihniyetin müslümanlar üzerinde etkinliği meselesi değildir.mesele Kur'an fıkhı konusunda etrafına camii,ağyarına mani ilim tahsil etmiş insanların aramızdan isimleriyle sıyrılarak popüler olamamasından kaynaklanmaktadır.
zira eskiden islam fıkhı ve diğer islami ilimlerin araştırılması işi, cins kafalar yani alemi derya olabilecek beyinlerin bu konularda ihtisas yapma isteği idi.yaşanılan bu yüzyıllarda ise kafası çalışan,ıq'su tavan yapan beyinler artık bilgisayar,elektrik mühendisliği gibi konulara meylettirildi.
ve artık islami konularda söz sahibi olanlar ne yazıkki ilahiyat fakültesinden mezun olmalarıyla ölçülür hale geldi.
şu an mevcut islami akımlarda, ne yazıkki meselelere günah-haram bazında değil yarar-zarar penceresinden bakan pragmatist insanlarla dolu.