bence olum gercekte o kadar aci verici korkunc bir sey degildir. topu topu nefes aliyorsun veriyorsun nefes aliyorsun veremiyorsun ve rahmetli oluyorsun. o kadar basit.
insanlar nedense bu ölüm denen seyi cok ciddiye alirlar. gerci insanlar örümceklerden, vergi iade formlarindan hatta kavundan bile korkar ya...
öyle ahim şahım ciddiye alinacak bir şey değildir ölüm. bolbol matrak gecilecek bir zimbirtidir.
bazen bir kurtulustur ölüm, misal trajik oyunlarin sonunda hemen hemen bütün kahramanlar ve belli basli tipler nallari dikmektedir. eee bu da onlarin trajedilerinin sonu olmaktadir.
sözün özü ölüm sadece bir neticedir, korkmanin bir alemi yok.
nasıl öleceğim ve ölüm sonrası n'olucak düşüncesidir aslında ölümden korkmak.
ecelimle acı çekerek mi*, arabanın çarpmasıyla mı, bir dikkatsizlikle kafama düşen saksıyla mı yoksa bir ameliyat masasında mı ölücem?..
acısız ölüm lazım bana, uyku da ölmeliyim. kimseyi son nefesimde telaşlandırıp üzmeden. evet , evet.
ama buna karar verilmez ki çok acı çekicek miyim acaba...
ya erkenden ölürsem. hayata hiç bir katkım olmadan.
hadi bunu geçtim. öldükten sonra n'apıcam peki?...
namaz, zekat, hac hiç biri yok. resmen günahkârım. geçen gün baldıza da sarktık. cehennem de cayır cayır yanıcam ben.
ben ölünce çocuklarım n'apıcak.
adam kara kara düşünürken telefon çalar.
- alo? oo müjgan. iyim yavrum sen... oldu. tamam. 20 dakikaya ordayım. ısırdım bende dudaktan. hadi görüşürüz.
(3 dakika sonra)
+ kimdi o aykut?
- şey, birol ya. morali bozukmuş. gel dertleşelim diyor aşkım. gitmesem ayıp olur şimdi.
+ tamam canım. selam söylersin.
- tabi tabi.
ölüm korkusu yumurta kapıya dayanmadıkça anlıktır.