gece uykudayken bir susuzluk hissedip, uyanıp yataktan kalkarken , en sevdiğimiz, en sevmediğimiz kişilere nefret kusarken ya da sevgiyle sarılırken, evde tek başına karanlıkta loş bir ışıkta en sevdiğimiz şarkıyı dinlerken, en baba yazarların en güzel yapıtlarını okurken, film izlerken, dağa tırmanırken, arabayla ya da yaya giderken, bilimle, ilimle, felsefeyle, edebiyatla ve bilumum disiplin, bilgi, ilgi alanıyla uğraşırken insanın aklından geçen sorgulamalar zincirinin bir halkasının diğerlerinden ayrılmasıyla ortaya çıkan durumlarda yeni düşünceler, inançlar üretmesi sonucu çoğalan, her daim yeni bir halkanın kopma kendine yeni bir zincir bulma, yaratma durumuyla çeşitlenmesi. gerçekten milyarlarca düşünce var milyar insanın idealar dünyasında ölüm ve sonrasına dair. çoğu belli bir inanç dahilinde sorgulama sürecinden geçmeyen, yeterince renklenmeyen resimler gibi. ya yok oluş, ya tekrar varoluş. aslı ne olabilir acaba? sırf inandığımız için mi var olacak ölümden sonra yaşam; yoksa şu açıklamayla teoriden öteye gidebilecek mi?
bir teori: yokluktan varlık, varlıktan yokluk, yokluktan varlık süreç olarak vardır, bunun da kanıtı tabiat yasalarıyla çelişmez. günler doğar batar, gece sabaha kavuşur,sabah öğlene, öğlen ikindiye, ikindi akşama, akşam geceye. gece varken gündüz yoktur, gündüz varken gece yoktur. birbirinden doğarlar hep değişmeyen bir düzenle. gündüzün yokluğundan gecenin varlığı, gecenin yokluğundan gündüzün varlığı doğar.
insan insanlık özelliği kazanmadan önce,spermden önce yoktur canlı olarak.farklı madde formlarındadır.yani canlı olarak yoktan varolmuştur.(yokluktan varlık).sonra yaşar ve ölür,canlılık özelliğini yitirir ve başka madde formlarına dönüşür.(varlıktan yokluk)(ölüm-yaşam-ölüm-..). süreç olarak tabiat yasaları gereği birbirinden doğması gerekeceği için, yokluktan varlık, varlıktan yokluk ve yokluktan tekrar varlık doğacaktır. ilkçağ filozoflarından sokratesin düşüncesi buydu.
onun bu düşüncesiyle tamamen aynı olmasa da semavi dinlerde ve kimi mitolojilerde ölümden sonra yaşam inancı oldukça güçlüdür. tabi bunun tam tersi olarak kimi kabilelerin inancı yoktur ölüm sonrası yaşama. kimsenin düşüncesi ölmeden tanıtlanamaz, o düşünceye ancak inanılır. bana sokrates'in teorisi gerçekçi gibi geliyor. inanmayan olursa ona da saygı sonsuz, ne de olsa tanıtlanabilir ölümümüz ortak kaderimiz. belki bulutlar üzerinde geçmeyecek ölüm sonrası hayat öncesi bekleme süresi, belki mezarda gözyaşı dökerek de geçmeyecek. bunlar inanılan resimler,sorgulanabilip başka formlara dönüştürülebilecek düşünceler. ölüm sonrası bir inanç, ister inanalım ister inanmayalım.